➷ 1. BÖLÜM ➷

5.8K 291 96
                                    


Beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Yıldızları yakmadan geçmeyelim lütfen.

✨Bölüm Şarkısı :Rafet El Roman ;Yalancı Şahidim.

🌾Keyifle okuyun..


"Ve Bir gün iyi insan olmaktan da nefret edersin

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Ve Bir gün iyi insan olmaktan da nefret edersin."

                                 ☽

       Sebahattin Ali'nin "Sessiz sedasız bir köşeye çekilip yaşamak lazım." Dediği yerdeydi Asya. Baharın yeniden gelişiyle ağaçlardaki tomurcuk çiçekleri boş gözlerle izlerken yoğun duygularını büyük bir sakinlikle yaşıyordu. Hem de iliklerine kadar.

Ağzından dışarıya büyük bir nefes verdiğinde kafasını sağa sola salladı. Gözlerini camdan aldı ve bedenini usulca odasına çevirdi. Karanlık bir uzay boşluğunda gergin hava akımına kapılıp tembelce süzülüyor gibi hissediyordu. İç sesiyle konuştuğunu ise kalkıp inen omuzlarından ve dudaklarını birbirine bastırarak sıkıntıyla verdiği nefeslerden anlamak zor değildi.

Odası prenseslik edasından çoktan sadeliğe geçmişti. Boydan boya olan beyaz rafları kitaplar doldururken kenarda duran büyük beyaz aynası fazla şıktı. Sadeliğin şıklığı. Yanında, dışarıyı rahatça izleyebilmesi için tavana asılı duran makrome salıncağı vardı. Minik minik ledlerle döşenmiş bu salıncakta geçerdi zaten günün çoğu.

Sade konforlu yatağının üzeri ise birçok yastıkla doluyken ki bayılırdı onlara kenarda üzeri fazlaca kalabalık çalışma masası bulunuyordu. Aynı zamanda çizim masası olarakta kullandığı bu masa, okuduğu kitapların satır aralarında sevdiği adamı hissettiği her kelimenin altını çizmesine ya da o sayfalara minik minik aşkını ilan etmesine çokça şahit olmuştu. Dili olmasada ayrı bir derttaşıydı onun. Halden anlayan sessiz arkadaşları..

Dışarıdan gelen uğultularla kafasını biraz önce baktığı cama çevirerek aşağıya baktı. Ve gördüğü manzara karşısında durgun yüzü bir anda parlayarak gülümsedi. Abisi, güçlü kollarının arasında tuttuğu kızını nazlaya nazlaya evlerine doğru geliyordu. Babalık o kadar yakışmıştı ona ki bunca zaman ruhu buna çoktan hazırmışta tek eksiği Belis'miş gibiydi. Çok şükür ona da kavuşmuştu.

Henüz beş aylık olan minik yeğeninin pembeleşmiş burnunu oradan bile görebiliyordu. Bahar gelse bile havanın tatlı serinliği bir bebek için henüz sıcak değildi. Başındaki tavşanlı minik beresi pembe burnuyla çok sevimli dururken babasına olan hayran bakışları gören herkesin içini eritiyordu.

Daha fazla yerinde duramadı. Hızlıca üstünü başını düzelterek koşar adım alt kata inmek için odasının kapısını hızlıca açtı. Peşinden atlılar koşturuyormuş gibi hoplaya hoplaya indi merdivenleri ve salonda babasının kucağındaki yeğenine bakarak yüzünü sevimlice şekilden şekile sokarak bağırdı. "Halacııımmm. Minik kızım benim."

A Y  I Ş I Ğ IWhere stories live. Discover now