"Peki kolyem?" Diyerek boynumdaki tuğra kolyesini gösterdim. Serpil anne kolyeye uzun uzun bakarak devam etti.

"O kolye seni bulduğunuzda üzerindeydi, siyah pelerine benzeyen örtünün altında. Bilirsin kimsesiz çocukların ismini otomatik koyarız. Kız ise Ayşe, erkek ise Mustafa. Senin ismin Ayşe olacaktı ama o kolyeyi görünce Tuğra olmasına karar verdim. Üzgünüm kızım, daha çok bilgi edinmek isterdim ama kamera görüntülerinde de bir şey çıkmadı. Polisler araştırmıştı ama sen sanki bir anda ortaya çıkmış gibiydin."

"Bunları söylemen bile benim için çok değerli Serpil anne. Her şey için teşekkür ederim. Ailemle çok mutluyum; bana iyi bakıyorlar, sevgi gösteriyorlar. Onları seviyorum."

"Buna çok sevindim. Şimdi kaçıncı sınıf oldun kızım?" Artık hüzünlü hava dağılmış Serpil annenin yüzü gülmeye başlamıştı.

"Lise son sınıfım, Serpil anne ben bir şey yaptım" dediğimde yüz ifadesi oldukça meraklı hale gelmişti. Söyleyip söylememek arasında bir süre tereddüt ederek duraksadım. Serpil anne beni teşvik eder gibi sıcacık gülümsemeye başlayınca, ağzımdaki baklayı daha fazla tutamadım.

"Ailemden gizli askeriyenin sınavlarına girdim" gülümsemesi büyürken söylediğim 'gizli' kelimesine takılıp gülümsemesi bir anda dondu.

"Neden gizli?" Yüzünde saf merak vardı.

"Bunu asla onaylamazlar. Şu an tarih alanında oldukça iyiyim. Annem akademik hayatımı bu yönde ilerletmemi bekliyor. Babam ise bunların saçmalık olduğunu, eninde sonunda şirketin başına geçeceğim için işletme yönetimi okumamı ve yurt dışına çıkıp yüksek lisans yaparak eğitimimi tamamlamamı bekliyor. Ancak ben askeri sınava girdim bile ve oldukça iyi geçti."

"Ailen ile arandaki meseleyi bilemem güzel kızım" diyerek sandalyede duruşunu düzeltti. O esnada kapının diğer tarafında bağırarak tartışan küçük çocuk sesleriyle bakışlarım kapıya döndü. Serpil annenin elimi tutmasıyla tekrardan bakışlarımı kapıdan ayırıp güzel yüzüne çevirdim..

"Bu hayat senin. Nasıl yaşamak istiyorsan, nasıl mutlu oluyorsan, ne hoşuna gidiyorsa onu yapmalısın. Mesela ben, çocukları sevmesem bu işi yapabilir miyim? Ya da bir doktor düşün, kandan nefret etse ameliyat yapabilir mi? Sayıları sevmeyen birisi muhasebe yapabilir mi? Yaptığımız meslek ve yaptığımız iş bizim tüm hayatımız kızım. Bence aileni güzel bir dille ikna edebilirsin. Eminim içindeki isteği görünce ikna olacaklardır."

Serpil anneyle sohbet etmek beni her zaman rahatlatırdı. Zihnimden geçen kararsızlık ve korku, işte tam bu an yok olmuştu. Ben ülkeme hizmet etmek istiyordum. Asker olmak ve bu uğurda ilerlemek istiyordum. Daha önce deneyimim ve bilgim olmadığı bu meslek dalını, bir meslek olarak görmüyor, yaşam biçimi olarak benimsiyordum. Bir şirkete giderek orayı yönetmek, davetlere katılarak kendimi göstermek ya da ünlü olmak istemiyordum...

Beni çok zorlu bir süreç bekliyordu...

🌿

Dougal, kılıcını düşmanının boynundan çekmeden gözlerime bakmaya devam etti. Atımı, onların tam önünde durduğumda bile neredeyse Dougal ile aynı boydaydım. Kendi boyum çok kısa olmamasına rağmen bu yeni dünyada standartın altında kalıyordum. Bakışlarımız devam ederken kanla kaplanmış teninin her geçen saniye yumuşadığına tanıklık etmek benim de kalbimi yumuşacık yaptı. Sanki etrafta hiç kimse yoktu ve burada, bu bahçede ikimiz vardık.

Dougal'la göz temasımı kesmeden atımdan aşağıya indim ve tam dibine birkaç adımla yürüdüm. Aramızda çok az bir mesafe bırakmıştım. Bakışlarımız hâlâ ayrılmamışken çıkan rüzgarla topuzumdan fırlayan uzun saçlarım yine savruldu ve Dougal'ın yüzüne bir tutamı çarptı. Dougal gözlerini kısa bir an kapatıp derin nefes alarak tekrar gözlerini açtı ve elinin altında tutmaya devam ettiği Connor'u sertçe itekleyerek bizden uzaklaştırdı. Sol elinde tuttuğu kılıcı dik bir şekilde ona doğrultmaya devam ederek bana çok hafif tebessüm etti. Boşta kalan eliyle hâlâ savrulan saç tutamıma nazikçe dokunarak kulağımın arkasına götürdü. Ellerinin çok hafif titrediğini hissettim.

TUĞRA [İNVERNESS 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin