[26. BÖLÜM]: SADAKAT'İN KÜLLERİ

1.8K 117 100
                                    

Gece Akgün

Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Biz ne kadar daha fazla rahatsızlık vermek istemediğimizi söylesek de Naize Teyze kabul etmemiş, bizim için birer tane yer yatağı yapmıştı. Şu anda da Asrın ve Aypare'yle birlikte yer yataklarımızın içinde oturmuş sohbet ediyorduk. 

''O çocukla bir daha konuşmayacaksın.'' Asrın'ın sözleriyle Aypare gözlerini devirdiğinde güldüm. İkisinin de çocuktan farkı yoktu.

''Daha kaç kere söyleyeceğim Asrın Abi?!'' Dedi Aypare sitemle. ''Atlas'ı seviyorum! Onunla oyun oynamayı seviyorum! Onun beni sevmesini de seviyorum! Hem bana ablam bile karışmıyor, sen neden karışıyorsun?!'' 

Asrın duyduklarıyla şok olduğunda dayanamayıp bir kahkaha attım. ''Ablacım,'' dedim Aypare'ye dönerek. ''Asrın Abin error verdi sanırım. Hadi sen git Atlas'la oyna.'' Aypare gülücükler saçarak saniyeler içinde odadan çıktığında Asrın çatık kaşlarla bana döndü. 

''O çocuk resmen Aypare'ye yürüyor!''

''Sen de bana yürüyorsun?'' 

''O benim! İkisi farklı şeyler.'' dedi gayet ciddi bir tavırla. 

''Bırak çocuklar oynasın.'' Asrın ''Ama-'' diye karşı çıkıyordu ki dudaklarını örten dudaklarım buna engel oldu. Asrın birkaç saniye içinde yaşadığı şoktan kurtulup bana karşılık vermeye başladığında kendimi bir anda onun altında buldum. 

''Düşündüm de,'' dedi nefes nefese. ''Bırakalım oynasınlar. Hatta hep oynasınlar, hiç gelmesinler odalarından.'' Dedikleri beni güldürürken boşluğunu fırsat bilerek onu üstümden ittim. 

''Uslu der kedi. Aile evindeyiz, her an bizi duyabilirler.'' Asrın suratını asarak sırtını tekrardan yatakla buluşturduğunda ofladı. ''Of anasını satayım ya! Benim neden şansım yok? Hep o Ayaz itinin suçu. Hele buradan bi' gidelim ben biliyorum ona yapacaklarımı. Görecek o it oğlu it.'' Aklıma Naize Teyze'nin Ayaz hakkında anlattıkları geldiğinde gözlerim doldu. 

Asrın benim gülmediğimi fark ettiğinde bir şeylerin ters gittiğini anlamış olacak ki kafasını bana doğru çevirdi ve dolu olan gözlerimi gördü. Telaşla yatakta doğrulup yüzümü ellerinin arasına aldığında konuştu. ''Hayır öyle demek istemedim. Ben sadece şaka yapıyordum. Ayaz'a bir şey yapacağımdan korktuğun için mi ağlıyorsun?'' Aklına gelen düşünceyle hareket etmeyi kesti. Gözlerini öyle yoğun bir korku kapladı ki kaplanın ilk kez elleri titredi. 

''Yoksa,'' dedi duyacağı şeyden korkarken. ''Ayaza aşık mı oldun gerçekten?'' Ben cevap vermek yerine sustuğumda gerçekten Ayaz'a aşık olduğumu düşündü ve ellerini yüzümden çekerek başını öne eğdi. 

''Ben, özür dilerim. Ayaz'a karşı bir şeyler hissettiğini bilmiyordum.'' Hayal kırıklığına uğramış bir çocuk edasıyla benden özür dilerken gözyaşlarım arasından tebessüm ettim.

 ''Ben seni yalnız bırakayım en iyisi.'' Asrın gitmek için hareketlendiğinde kolunu tutup gitmesini engelledim. Gözlerindeki hayal kırıklığıyla bana doğru döndüğünde bir şey demeden onu kendime çektim ve sıkıca sarıldım.

''Ayaz'ı sevmiyorum.'' dedim dakikalar sonra. ''Yani seviyorum ama senin düşündüğün manada değil. Gözlerim doldu çünkü Naize Teyze bana Ayaz'ın küçüklüğünü anlattı. Ayaz'ın yaşadıklarını her çocuk kaldıramaz Asrın.'' Kafamı kaldırdım ve dolu gözlerimle ateş kahvesi gözlerine baktım. ''Hatta hiçbir çocuk kaldıramaz. Çok küçük yaşta babasını kaybetmiş,'' diye anlatmaya başladım bu sabah öğrendiklerimi. Aradan geçen dakikalar sonunda Ayaz hakkında bildiğim her şeyi Asrın'a anlattığımda onun gözlerini de kederle büründü. 

GECE KELEBEĞİWhere stories live. Discover now