Bölüm 3.3

7 0 0
                                    

    Bu tarifeyi hayatıma hadsizce girip keyfiyle çıkan tüm erkeklere uygulamak istiyordum. 

Özel uçakla hemen memleketime döndüm. Bir iddia sonucu benimle sevgili olmuş ve ardından kullanılmış peçete gibi beni bir kenara atmış olan adamın karşısına çıkacaktım. 

Çevoski'ye uçaktan inince haber verdim. Yine de birilerine karşı bağımlı hissetmekten kendimi alamıyordum. Yanımda dört koruma vardı. 

O uğraştığım yakışıklı koruma da bu dört korumanın başına verilmişti. Sanki gözüme sokulmak istercesine... Bu oyun daha da çığırından çıkacak gibi görünüyordu.

Memlekette öylece dolaşmaya başladım. 

Cebimde bir lira bile yoktu hatta çantam bile yoktu. Ama dünyanın en zengin kadını bendim ya da öyle sanıyordum kim bilir. İzmir'in en lüks alışveriş merkezlerinin bulunduğu caddeyi geziyordum. 

Yanından bile geçemeyeceğim kıyafetlere şimdi alıcı gözüyle bakıyordum. Bir anda gözümde değersizleştiler. 

Neydi yani alamamak mı cezbediyordu beni? Artık onlara sadece kıyafet olarak bakıyordum. Yalnızca bir kumaş parçası işte... 

Korumalar sessizce öylece yanımda yürüyorlardı. Telefonumdan bana yamuk yapmış o adamın nerelerde olabileceğine baktım. 

Sosyal medyanın imkanlarını kullanmak istiyordum ama bulamadım. Sonra ismini sorgularken koruma görmüş olacak telefonunda onun isminin yazdığı bir adresin mesaj olarak kendisine geldiğini gösterdi. Çok da zekiydiler. Başımı onaylar tarzda sallayıp "Tamam, gidelim." Dedim. Kiraladığımız limuzine atlayıp o adamın çalıştığı okulun yolunu tuttuk.

Genç kızlığımın ilk seneleriydi. Benden ilk defa bir erkek hoşlandı sanmıştım. Gerçekten benden hoşlandı sanmıştım. Değilmiş. 

Meğerse sadece bir iddia uğruna beni kandırmış. Bunu iddiaya giren diğer iki erkekten öğrenmiştim. Meğerse üçü beraber girmiş iddiaya. 

"Hangimiz kandırırsa..." diye bense o zamanlarda onları dost bilmiştim. Arkadaş olduğumuzu bir grup olduğumuzu sanmıştım. Benden ayrıldığını söyleme gereği bile duymamıştı. 

Başka bir kızı yanında gördüğüm anda bile hala masumca düşünmüştüm. Taki bana sevgilisi olarak tanıştırdığı an benden ayrıldığını anladım ya da tekmeyi bastığını ya da hiç olmamıştım. Yoktum yani. Yoktum. Kendimce onu yalnız yakalayıp ne olduğunu sormuştum. 

Benimle arkadaş olduğunu benim onu yanlış anladığımı söylemişti. Kendimi gülmekten alamamıştım. Ama onunla öpüşmediğim için belki de gerçekten arkadaş olduğumuzu zannetti diye belki senelerce de kendimi yemişimdir. 

Ne kadar aptalmışım böyle düşündüğüm için. Şimdi yolun karşısından onu okul bahçesinden izliyordum. Beni yok sayan tek erkek değildi. Bana defalarca bu kalleşliği yapmışlardı o ise ilkiydi.

Nasıl oluyor defalarca aynı hataya düşmek? 

Ders almam gerekmez miydi? Bense her defasında daha dibe batıyordum. Ben her defasında doğru sevgiyi buldum diye onların aşk tuzağına düşüyordum. 

Bu sefer o doğru kişi diyordum. Bu kadar erkeğe bu kadar tecrübeye, define olsa bulunurdu. Ama ben gide gide kayaya tosladım. Bir şeyi çok merak ediyorum. 

Terkedilen bir bebek olduğum için mi hep terk ettiler yoksa gözlerimi ilk açtığım andan itibaren bir terk edenleri tanıdığım için mi onları buluyordum?

Ya terk ettiler ya da fazlalıkmışım gibi hissettirdiler. Her zaman değersizdim yani. Her zaman kenara bırakılabilecek bir eşyaydım. Kullanıp kullanıp at. 

Ya da ne bileyim belki ben suçluydum yanlış yaptığım bir şeyler vardı. Öyle ya ben hiç olduğum gibi sevilmedim ki. O yüzden beni görmeden sevmelerini isterdim. 

Yani profilim olmadan beni ben olduğum için. Gördüklerinde hep bir yanıldılar çünkü. Görselim ile karakterim uyuşmuyordu. Görselde alfa bir kadın havası vardı. 

İçinde ise kırık dökük parçalar. Kimse toparlamak istemiyordu. Kimse dinlemek de. Sadece sevişmek istiyorlardı. Ben onu da yapamıyordum. 

Ömrüm boyunca yalnızca kendimi beğendirtme çabasındaydım. Hep onların istediği şekli almaya çalıştım. Bu tavrım da insanlarda bıkkınlık sendromu yaratıyordu. 

Olsun ama fark etmez ben yine sevimli görünmeye çalışırdım. Belki sevişmek yoktu ama şempaze gibi soytarılık yaparsam dururlardı yanımda olmaz mı? 

Denedim hep denedim. Ama başaramadım. Onlar için yalnızca bir obje olmanın dışına çıkamadım.

Bir anda duyduğum sesle irkildim. Korumalardan biri telefonun hoparlörünü açmış bana doğru tutuyordu. Telefonun karşısından Çevoski'nin sesini duydum... 

KARTELİN KARISI Where stories live. Discover now