Bölüm 2

12 1 0
                                    




Hiçbir kuvvetin değiştiremeyeceği hayat felsefenize, yetiştiriliş tarzınıza, hatta inancınıza karşı hiç ters düştünüz mü? 

Hem de tamamen kendi kararınız olduğu için. Kendimi bildim bileli korkusuzdum, ne çocukluğumda ne de eşimin tehditlerinde korktum, çoğu insanın korkusunda ben başrolde koruyucu pozisyondaydım. 

Herkesin korkusu benim oyuncağım olmuştur. Yalan da değil korkanları küçük görmüşümdür.

 Bilmiyordum benim de korkabileceğimi hem de bir bez parçasının üzerimden sıyrılmasından hem de insani duygularımın ifşa olmasından korkuyormuşum. 

Herkesin beni izlediği o sahnede sanki kendileri de aynı duyguları yüklenmiyor muydu? 

O zaman neden utanç benim en büyük korkum olabiliyordu? 

Bu gelenek en büyük korkuma minik bir aralama yapıyordu; yani edep perdeme... 

Gerçek korkumla yüzleşiyordum. 

Kaya'dan başka dokunmadığım bu yabancı ten ile tüm gözlerin ortasında tanışıyordum. Ama Kaya'dan çok daha başka yaşıyordum hatta hissediyordum. 

Bu hislerim edep perdemin aralanmasıyla mı alakalıydı yoksa bu yabancı ten ile miydi ayırt edemiyordum. 

Ama kısa sürmesi ile ilgili bir telaşım yoktu. 

Dahası üzerimizden akıp giden dakikalarda karşımdaki gibi hissetmeye başlamıştım; özgür, en güçlü ve lider. 

Ortak hisleri paylaşmaya başladıkça çevre odağından gözlerinin odağına dönmeye başladım.

 Tanıştığım ten etrafa korku salarken, bana bilakis narin davranıyordu. 

Her şey bittiği an kenara fırlatıp atacakmış hissi verirken beklentimin çok uzağında gelişmişti olaylar, bilakis beni herkese karşı üstün kılıyordu. 

Aslan kralın eşini ailesine ilan edercesine bayram havasında beni ilan ediyordu. "Artık kraliçeniz o." Dercesine. 

Elbisemi bizzat bana kendisi takdim etmiş o anda herkes arkasını dönmüştü. Yanağıma uzun ve narin bir buse kondurduktan sonra;

"Hoş geldin hayatıma çiçeğim." Dedi. Ona şaşkın ama hayranlıkla bakmaktan kendimi alamıyordum.

Helikopterdeydik yuvaya dönüyorduk ama bu Çevoski'nin bana gidişim için söz verdiği helikopter değildi. 

Kendisinin ilerde olur da sevdiği kadınla evlenirse yaşamayı planladığı, her daim çalışanların olduğu, eşyaların çoktan yerleştirildiği ama hiç yaşamadığı evine gidiyorduk. 

Daha önce hiçbir zaman sabit bir ev yaşantısı olmamış. İş dolayısıyla sürekli seyahat ediyormuş. Sabit bir kadınla da asla yaşamı olmamış. Şuan da halihazırda on beş kadınla berabermiş. Buna rağmen hiç çocuğu yokmuş. Hepsini öldürmüş. 

Helikopterde böyle anlatmıştı. Kısa bir özet geçmişti ama hiçbir olayı ayrıntısıyla anlatmıyordu. Yanımda bir Türk avukatı aradı. Bir telefonla beni tek celsede boşamasını söylemişti. Çocuklarımın okuldan kaçırılması için de ayrıca talimat verdi. 

Bana güven vermek adına çocuklarımın gideceği okulu, odalarını, özel ders öğretmenlerini ve ekstra verilecek dil ya da etkinlik gibi özel derslerin hızlı hızlı bilgilerini veriyordu. Helikoptere bindiğimiz andan itibaren olaylar öylesine hızlı ilerliyordu ki önünü alamayacakmışım gibiydi.

Dahası Çevoski'ye karşı kendimi alamadığım bir istek duymaya başlamıştım. Yaşadığımız ilk anın etkisinden kurtulamıyordum. Bunu ona sözel olarak söylemek isterdim ama çekinmiştim ya da nasıl ifade edeceğimi bilemedim. 

Bunları düşündüğüm anda ona bakışlarım değişmiş olmalıydı ki o da bir anda duraksadı. Sadece bana bakıyordu. 

Helikopter inişe geçmiş ve yeni yuvamızın bahçesine inmiştik. Bahçeye indiğim ana kadar beni nasıl bir hayat beklediğini tahmin etmeyi bırak hayal bile edemediğimi anlamamıştım. Burası taştan uzunlamasına bir malikaneydi.

Ağzım açık kalmış öylece yürüyordum. Herkes bahçeye dökülmüş hazır ola geçmişti. Onlar da evleri bir gelinle taçlandığı için çok mutlulardı. Bense gülmekten kendimi alamıyor duygularımı da saklamıyordum.

"Aman Allah'ım bu nasıl bir ev? Burada 7 sülale yaşar. Burası sadece bizim için mi?"

"Evet sadece bizim için." Şok içindeydim. Beraber bir ay boyunca bu evden çıkmamıştık. Beni bir kez olsun zorlamamıştı. Bilakis ben onu rahat bırakmıyordum. 

Onunla her defasında farklı deneyimlere dalıyordum. Bana oldukça nazik ve sevgi doluydu. Söz verdiği gibi bana özgürlüğümü vermişti; bana en güzel sevgiyi göstererek özgürlüğüme dem vuruyordu. Ama ben artık ben değildim. 

Ona o gün sorduğum her olayı yaşamak için can atıyordum. Onun sevgisi beni doyuma ulaştıracaktı bunda asla şüphe yoktu lakin ben özgürlüğün peşindeydim. Onun sınırlarını zorlamak ve sınamak istiyordum. 

Yani durmayacaktım durulmayacaktım. Onun da bundan yana bir kaygısı yoktu. Oldukça rahattı. Bana helikopterde anlattığı on beş kadın da ortalarda yoktu. Daha sonra anlayacaktım; benden sonra Çevoski başka hiçbir kadına dokunmamıştı. 

Hayatında artık yalnızca ben vardım. Bunu acı bir şekilde tecrübe edecektim. 

KARTELİN KARISI Where stories live. Discover now