Bölüm 3.1

8 0 0
                                    


Mükemmel ötesi bir ay geçirmiştik. Her şey hiç olamayacak kadar kusursuz gidiyordu. 

Yolunda gitmeyen bir şeyler olması gerekmez miydi? Ama hiç de öyle değildi. Mutluydum. 

Çevoski söz verdiği gibi bana baskı yapmıyordu. Sanki beraber dans ediyorduk ve yönlendirme işini bana bırakmış gibiydi. Böyleyken dansa öylesine uyumlu bir şekilde eşlik ediyordu ki ayaklarımız asla birbirine dolanmıyordu. 

Böyle devam edecekse sonsuza kadar dans edebilirdim. Bir tek eksiklik vardı lakin ben öylesine kendime odaklanmıştım ki bu eksikliğin farkına bile varmamıştım. Ama kendime hak da veriyordum. Daha önce varlığından bihaber olduğun şeyin eksikliğinin de farkına varamazsın ki.

Özgür, zengin ve hayalimin ötesinde olan bu yaşam başımı döndürüyordu. Dahası her istediğimi yapabilecek olmam içimde başka heyecanları uyandırmıştı. 

Öncesinde sadece kendimi kurtarmak için uydurduğum teklifler olarak düşünsem de daha sonrasında bu tekliflerin cazibesine kapıldım. 

Yaşamak istediğim duygular beni kontrol altına alıyordu. Bu sanki sonsuz bir uçuruma yuvarlanmak gibiydi. Ayağını kaydırdığın an asla bitmeyecek bir düşüş gibiydi. 

Ama yine de bedenim deneyimlemek, tüm sınırları zorlayarak yasakları çiğnemek istiyordu. Yasaklar mı? Ama artık yasaklar yoktu. 

Peki, beni delinmesi gereken yasaklar varmış gibi hissettiren o duygu da neydi böyle? Sanki biri varlığımın ilk anından beri boynumdan bir tasmayla sıkıyordu da tasma çıktı ama ben hala o tasmadan kurtulmak istercesine bir direniş sergiliyordum. Hala nefessizdim. 

Hala boyun kaslarımı sıkan o güç bir an olsun eksilmemiş daha da artmış boğdukça boğuyor gibiydi. Nefes almak o acıdan kurtulmak istiyordum. 

Nefes aldığımı anlamanın tek bir yolu vardı; tasmayla benden engellenen o saf, temiz, katıksız havayı solumak. 

Ancak böyle özgür olduğumu anlayabilirdim.

Sürekli Çevoski'yle korumaların önünde beraber olduğum o anlar aklıma geliyordu. 

Mahrem duygularımın gasp edilerek tüm korkularımla yüzleştirildiğim o an. En çok utandığım, en çok korktuğum ama zevk almaktan kendimi alamadığım o an. 

Korumaların sanki çok normalmiş gibi oralı olmama havalarında ama bir yandan da bakmaktan kendilerini alamadığı an. Sürekli onların kaçamak bakışları gözlerimin önüne geliyordu. Bu sahnenin beni küçük düşüreceğini düşünmüştüm.

 Ama bilakis Çevoski'nin karısı olacak olmamla beraber gözlerinin önünde gerçekleşen bu birliktelik beni daha da yüceltmişti. Şimdi karşılarında bir leydi duruyordu. Onların ortamına girdiğim anda, yanlarından geçerken ya da beni fark ettikleri her anda hazır ola geçiyorlardı.

Bugün onlarla biraz oynama vakti gelmişti...

KARTELİN KARISI Where stories live. Discover now