15

351 29 12
                                    

Sakin olmaya çalışıyordum fakat bir türlü olamıyordum. Sinirliydim çünkü Sana benden habersiz Tzuyu ile buluşacaktı, olayların ciddiyetini kavrayamamıştı belli ki. Ya ona bir şey yaparsa diye düşünmekten kendimi alamıyordum.

Buluştukları yer ıssız ve sessizdi, anlayacağınız pek tekin bir yer değildi. Arabamı göremeyecekleri bir tarafa park ettikten sonra şapkamı ve maskemi takıp kapıya doğru yöneldim. Önüme bakmadan yürüdüğüm için göğsümden durdurulmamla kafamı kaldırdım. Zayıf, çelimsiz bir adam karşımda dikiliyordu. Gözümle çekil dermişçesine baktığımda kollarını birbirine dolayıp konuştu.

"Bugün kapalıyız."

Bende inanmıştım.

"Çekil kenara kapalı olmadığınızı biliyorum."

Adamın yanından geçip girecekken kolumdan tutup geriye doğru savruldum.

"Ne yaptığını sanıyorsun?"

Etrafa fazla ses gitmemesi için kısık sesle konuşmuştum ama şuanda yüzünün tam ortasına bir yumruk çakmamak için zor tutuyordum kendimi.

"Kapalı dedim sana! Zorluk çıkartmadan git."

Pekala onun istediği tarzda konuşacaktım.

"Seni buraya kimin diktiğini iyi biliyorum. Birazdan onun için çalıştığın kişinin kendi gözlerinle hapse atılışını izleyeceksin, sende büyük ihtimalle ona yardımından dolayı bir ceza alacaksın. Bunun olmasını ister misin?"

Adamın yüz ifadesi değiştiğinde doğru yerden giriş yaptığımı anlayıp devam ettim.

"Eğer bana yardım edersen bende sana yardım ederim. Şimdi çekil önümden ve git buradan. Ne sen beni tanıdın ne de ben seni tamam mı?"

Kafasını olumlu anlamda sallayıp bulunduğumuz yeri terk etmişti. İki cümleyle korkup kaçacaksan ne diye bu işe başlıyordun zaten.

Sonunda içeri girdiğimde bana uzakta kalan bir masayı gördüm. İşte oradaydılar. Beni göremeyecekleri bir yere geçip onları izlemeye koyuldum. Normal bir şekilde konuşuyorlar gibi duruyordu. Tzuyu'nin arkası bana dönük olduğu için sadece Sana'nın yüzünü görüyordum. Bir korku ifadesi yoktu yüzünde.

Ama bir dakika, Tzuyu'nin belindeki şey düşündüğüm şey miydi? Siktir. Sana'yı öldürmek için buraya çağırmıştı onu.

Telaşla telefonumu elime alıp Sana'ya oradan uzaklaşması için mesaj attım. Masanın üstünde duran telefonu ters çevirip bakmamıştı bile. Her zaman görmezden gelebilirsin ama şuan yapma bunu Sana. Böyle olmayacağını anlayıp lavaboya doğru yürüdüm. Kimsenin olmadığına emin olduktan sonra Sana'yı aradım. Ne olursun aç Sana, lütfen.

Telefon çalıp çalıp kapandıktan sonra sinirle kapıya vurdum. Ne diye görmezden geliyordu beni, birazdan belkide hiç istemeyeceğim şeyler olacaktı. Hayır bunu düşünmemeliyim. Öyle birşey olmayacak.

Polise haber verip tekrardan Sana'yı aradım. Bu sefer telefon açılmıştı.

"Sonunda! Sana, şuan diyeceklerimi iyi dinle ve dikkatli ol. Tzuyu seni konuşmak için çağırmadı amacı farklı, seni öldürecek. Sakın yüzünü farklı ifadelere bulama yoksa fark eder. Bir arkadaşınla veya iş için konuşuyormuş gibi yap tamam mı güzelim? Ben polise haber verdim yoldalar şuanda."

"Ne zaman gelicekmiş yeni tasarım?"

"Aferin böyle konuş. Ne zaman gelicekleri hakkında bir fikrim yok, olabildiğince hızlı olmaları gerektiğini söyledim. Ben şuan olduğunuz mekanın lavabosundayım telefonu kapadıktan beş dakika sonra buraya gel. Daha fazla anlamaması için kapatıyorum."

Manken | SahyoWhere stories live. Discover now