2

600 41 35
                                    

Sonunda defile günü gelmişti. Jihyo son kez elbiseyi kontrol etmek için Sanayı bekliyordu. İşinde en ufak detaylara takılan biriydi, her şeyin kusursuz olmasını istediği için gitmeden önce tekrardan kontrol edicekti.

Yarım saat gibi bir süreden sonra Sana gelmişti. Jihyo Sananın elbiseyi giymesini bekledi ve bakmaya başladı.

Sana elbiseyi o kadar iyi taşıyordu ki Jihyo şaşırmıştı. Sanki bu elbiseyi direkt olarak Sananın bedenine göre ayarlamıştı. Elbise vücut hatlarını çok belirgin bir şekilde gösteriyordu. Jihyo son kez baktıktan sonra olumlu sesler çıkardı.

"Geç kalacağız Bayan Park. İşiniz bittiyse gidelim artık."

Sana bıkkın bir ses tonuyla seslendi. Jihyo saatine bakıp haklısın diyerek giyinmeye gitti.

Sana Jihyonun yokluğundan faydalanarak odasını inceliyordu. Oda siyah ve beyaz temalıydı. Sade bir o kadar da düzenli olan oda sıradandı. Sana şaşırmamıştı böyle düz bir insanın sıradan bir odası olacaktı tabii. Masasında duran çerçeveyi eline alıp yakından baktı. Sanırım Momo ve Jihyo idi fotoğraftakiler. Birbirleriyle kadeh tokalaştırırken çekilmiş bir fotoğraftı.

Sana ayak sesleri duymaya başladığında eski yerine geri döndü. Kapı açılıp içeri takım elbisesiyle birlikte Jihyo girdi. Kahverengi tonunda olan bu takım gerçekten çok yakışmıştı. Bu kadar çekici bir kadın daha önce tanıdığını sanmıyordu Sana.

Jihyo yanına gelip kolunu Sananın girmesi için uzattı. Sana bu teklifi bekletmeden hemen geri dönüş olarak kolunu Jihyonun koluna doladı.
İkisi odadan çıktıklarında Jihyo menajerine kısa talimatlar verdikten sonra kendileri için gelen arabaya geçtiler.

Jihyo ile karşılıklı oturan Sana gözlerini bir türlü Jihyo dan alamıyordu. Defileyi unutmuştu şimdiden.

Jihyo bakışların üstünde olduğunu hissediyordu bu da özgüvenini yükseltiyordu.

"Nasıl hissediyorsun Minatozaki?"

Birbirlerine soyadları ile sesleniyorlardı çünkü daha samimi olduklarını sanmıyorlardı.

"Şuan gerildim."

Sana gelicekleri yere yaklaştıkça gerilmeye başlıyordu. Her zaman olduğu gibi en iyi tarafını gösterecekti. İnsanları büyüleyip geri dönecekti. İşi buydu. Ama bu sefer çok daha gergin hissediyordu. Sanırım yanında Jihyonun olması ona iyi gelmiyordu.

Aslında defileye Momo katılacaktı yani normalde hep öyle olurdu. Fakat bu sefer Jihyo bizzat kendisi gitmek istemişti. Sanayı podyumda yürürken görmek istiyordu.

İkilinin arasında başka hiç konuşma olmadan varmışlardı. Arka odalardan birinde makyajı yapılıyordu Sananın.

Sana bir çift gözün kendisini izlediğinden emindi. Jihyo ile birlikteyken gözleri hep kendisinden ayrılmıyordu.

"Minatozaki, elinden gelenin en iyisini yapacağından şüphem yok. Kendine güven ve yık o podyumu."

Jihyo artık oradan ayrılması gerektiği için son kez Sana ile konuştu. Kız yerinden kalkıp Jihyonun önünde durdu. Olması gerekenden daha fazla yakındılar şuan.

"Sadece bana odaklanın Bayan Park. İstediğinizi size vereceğim."

Kendinden emin bir şekilde konuşması Jihyonun çok hoşuna gitmişti. Kendisine güvenen insanları çok severdi. Küçük bir sırıtmayla ayrıldılar.

Jihyo onun için ayrılan yere geçip mankenlerin gelmesini bekledi. Yavaş yavaş podyum dolmuştu. Beğendi bir kaç kıyafet vardı ama en iyisi onlar diyemezdi. Artık sıkılmaya başlamıştı ki tam o esnada podyumun başında Sanayı gördü.

Tüm ihtişamı ile ilerliyordu. Vücudunu saran elbise o yürüdükçe daha da güzel geliyordu gözüne. Sana Jihyonun gözlerine odaklanmıştı. Tam uçta durup gözünü kırpıp sırıttı. Jihyo bu hareketin kendisine yapıldığını anladığında dudaklarından küçük bir kahkaha çıktı.

İşte benim kızım. Diye düşündü içinden.

------
Jihyo

Defile bitiminde after party olacaktı. Bizde bu yüzden mekana doğru gidiyorduk.

Yorulmuştum ve gitmek istemiyordum şuan Momoyu arayıp onun katılmasını istiyordum fakat yanımda duran kadını bu gecenin sonuna kadar gözümden ayırmak istemiyordum. Kendimi ne ara bu kadar kaptırmıştım bilmiyorum fakat beni kendisine çeken bir şeyler vardı. Bu kadar etkileneceğimi hiç düşünmemiştim. Bundan sonraki çalışmalarımı da onunla yapmak için bir teklif sunacaktım ama ilk önce Momoya danışmam lazımdı. Kabul edicektir eminim ama sormadan da bir iş çevirmek istemiyordum.

Mekana geldiğimizde yüksek müzik sesi ile yüzümü buruşturdum. Oldum olası yüksek sesi sevmezdim, sakin yerleri tercih ederdim. Bu tarz yerlere hep Momoyu yollardım o da çok severdi benim aksime.

"Park, iyi misin?"

Kulağımım dibinden gelen ses kendime getirmişti beni. Sana onu duymam için çok yakınıma girmişti ve vücutlarımız birbirine değiyordu. Hafiften sıcaklaşmıştı sanırım burası, bu kadar yakınlık heycanlandırmıştı.Cevap vermeden kafamı sallamıştım o da çok takmayarak uzaklaşmıştı.

Yanımıza birinin gelmesiyle dikkatimi o tarafa verdim. Kimleri görüyordum. Kang şirketin kurucusu selam vermeye gelmiş ha.

"Selamlar hanımlar, nasılsınız?"

Kısa bir sohbetin ardından hala yanımızda durmaya devam ediyordu. Bir şeyler söylemek istediğine eminim. Gözlerimle her bir yerini gezerken onun bakışları başka taraftaydı. Gözlerinin baktığı tarafa bakınca Sananın olduğu yeri kesiyordu. İstemsizce rahatsız olmuştum. En sonunda bana veda edip o tarafa doğru yürüdü. Arkasından ona bakıyordum, yavaşça elini Sananın beline doladı. Sana şaşkın bir ifadeyle ona bakıyordu ama bozuntuya vermemek için gülümsemişti.

Elleri o güzel beli sarmaya devam ederken parmaklarıyla daireler çizmeye başlamıştı. Artık daha fazla bu görüntüye katlanamayacağımı anladım ve yanlarına doğru adımladım.

Geldiğimi gördüklerinde adamın yüzünde hoşnut olmayan bir ifade oldu. Çokta şeyimdeydi açıkçası, bende kendisinden haz etmiyordum üstüne Sanaya bu kadar yakın davranması sinirlerimi oldukça germişti.
Sananın yüzüne baktığımda hiç bir duygu göstermiyordu. Eminim ki rahatsız olduğundandı.

Sanayı belinden tutarak kendi yanıma çektim. Daldığı için ilk korkmuştu ama sonra beni görünce rahatlamıştı. Onun aksine eli boşta kalan adam sinirle bana bakıyordu. Bende büyük bir gülümsemeyle onu izliyordum.

"Sanırım artık bir kurtatıcım var."

Sana kulağıma fısıldamasıyla hafiften güldüm.
O da bana daha çok yaklaşarak vücutlarımızı birleştirmişti. Elinide belindeki elimin üstüne koydu. Şuan kalbim duracak gibiydi. Bu kadının en ufak dokunuşunda böyle hissetmem hiç iyi değildi.  Ve bu onu biliyormuş gibi beni deli etmek için her fırsatta yakınlaşıyordu. Kafasını geriye atıp tekrardan kulağıma doğru konuştu.

"Açıkçası bu durum hoşuma gitti Bayan Park, teşekkürler."

Manken | SahyoWhere stories live. Discover now