6 - İhanetten Geri Kalan

4.4K 465 500
                                    

İsrail, Tel Aviv

Christopher'ın ağzından.

Hatırlatma : Kalın İtalik yerler İbranice.

Altımda yatan adamın dudaklarından ayrılıp gözlerimi açtığımda adamın sızıp kaldığını fark ettim.

Bir kaç kez elimle yüzünü okşasam da uyanmayacak gibiydi.

"Yosef.." diye seslendim, eğilip kulağının dibine geldiğimde "Uyuyacak mısın?" diye sordum.

"Uyumak istiyorum.." diye kendi kendine mırıldandığında bir hamleyle onun üzerinden kalktım.

Yerden eğilip pantolonumu alıp giyerken bir yandan da yatakta uyuyan adamı seyrediyordum.

İçimden tanrı bilir ne iğrenç işlere bulaşmışdır diye geçirsem de onum bulaştığı çoğu işe ben de bulaşıyordum.

Pantolonumu giydikten sonra yerden kazağımı aldım, ardından gözümü komidinin üzerinde duran telefona çevirdim. Onun içindekileri almam lazımdı.

Kazağımı üstüme giydiğim zaman yavaş adımlarla komidine doğru yürüdüm, adamın uyanıp sıkıntı çıkarmasını istemiyordum.

Gerekli olan cihazları ve kabloları daha önceden sakladığım yerden çıkarıp telefona bağlama işine çoktan girişmiştim, her otuz saniyede bir de adamın uyanıp uyanmadığını kontrol ediyordum.

Bir süre sadece telefondaki dosyaların kendi cihazıma yüklenmesini bekledim, o sırada kapının açılma sesiyle arkamı döndüm.

Kamâl gelmişti, fırlatıp atılan kıyafetlere basmadan yanıma geldi ve cihazları kontrol etti, ben ise o sırada uyuyan adama bakıyordum.

"Bu sefer kolay oldu." dedi Kamâl gülümseyerek ve omzuma dokundu.

Ardından arkamdaki yatakta yatan yarı çıplak adamı fark eden Kamâl'ın gülen yüzü aniden düşmüştü.

"Chris bu adamla birlikte mi oldun!" dedi sinirle ve omzumu sıkı sıkıya tuttu, "Hayır, gerek kalmadı." dedim umursamayarak ve önüme döndüm.

"Gerek olsa yapacaktın yani!" dedi Kamâl, sesinin çok yüksek çıktığını fark ettim, ifadesizce önüme bakmaya devam ederken "Sesini kes." dedim ve ona bakarak "Evet görev bu, yapardım." dedim ve geri cihazları kontrol etmeye döndüm.

"Senin hiç duygun yok mu? Nasıl kabul edersin.." dedi Kamâl öfkeyle, yine oldukça soğuk bir şekilde ona döndüm.

"Yok." dedim, "Beni aranıza aldığınız gün kalmadı." dedim hafif sinirle ve hâlolan işi görünce kabloları yerdeki çantaya koymaya başladım.

Kamâl'ın öfkeyle nefes alıp verdiğini duysam da umursamadım, ardından çantayı omzuma takıp cebimden maskemi çıkarıp kafama geçirdim.

Ardından çantanın içinden susturucu takılı olan silahi çıkarıp tereddüt etmeden, hızlıca yatakta yatan adama doğru iki kere ateş ettim.

Gözümü yatağa çevirdiğimde beyaz çarşafın kıpkırmızı olduğunu fark ettim, hiçbir şey hissetmiyordum. Üzülmüyordum ya da en basitinden rahatsız olmuyordum.

Silahı tekrar çantama atıp odadan çıkmak için kapıya doğru yürüdüm. Hemen arkamdan Kamâl de beni kendi kendine söylenerek takip ediyordu.

Otelin arka yangın merdiveni çıkışından hızlıca çıktıktan sonra Kamâl'ın getirdiği araba ile bu yerden uzaklaşmaya başlamıştık.

Kamâl arabayı dikkatle sürüyor, ben ise maskemi çıkarmış gözlerimi camdan dışarı çevirmiştim, dışarda gezen insanları izliyordum.

Ne vardı şunlar gibi normal bir hayatım olsa.. Herkes gibi yaşayıp gitsem.. Sıradan olsam..

"Yıldırım binbaşı işinden bir gün izin almış."

Kamâl'ın duyduğum lafı ile bakışlarımı ona çevirdim, "Niye?" diye sordum.

"Bilmiyorum henüz ama öğreneceğim." dedi, onayla başımı salladım ve geri bakışlarımı camdan dışarı çevirdim.

"Yıllardır onun hakkında her şeyi gelip sana rapor etmemden sıkılmadın mı?" diye sordu, "Hayır. Sıkılmadım." dedim umursamazca ve derince iç çektim.

Sıkıldım.. Çok sıkıldım. Bensiz yaşayan Yıldırım'ın yaşadıklarını dinlemekten çok sıkıldım. Artık onun ne yaptığını merak bile etmiyorum..

"Öğretmen Oğuz'un yanına gitmiş olmasın?" dediğinde sinirle kaşlarımı çattım, "Ayrıldılar niye gitsin?" diye sordum.

"Oğuz sosyal medyadan eklemiş Yıldırım'ı, demiştim ya iki gün önce." diye konuşunca bir duraksamıştım, olabilir diye düşündüm ve iç çekip kafamı camdan dışarı çevirdim.

"Yıldırım'a kızıyor musun?" diye sordu, ona bakmadan konuştum. "Hayır." dedim.

Kızmıyorum, acıdan geberiyorum.

"Sen de onun üstüne gül kokladın sonuçta kızmaman normal." dedi Kamâl, "Denedim en azından.." dedim iç çekerek ve gözlerimi kapattım.

"Seninki mi yoksa Yıldırım'ın yaptığı mı daha kötü?" diye sordu Kamâl, gözlerimi açtım.

"İkimizin de birbirimizin yaşadığından haberi var sonuçta. İkimizinki de eşit sayılmaz mı?" diye sordum.

"Hadi o videoyu hiç açmadıysa?" dediğinde istemsizce güldüm.

"İmkansız. O gün saatlerce o evde temizlik yaptı, ayrıca GPS sayesinde bilgisayarın yerinin değiştiğini de anladım, yüzde yüz dört yıl önce izledi o videoyu." dedim.

"İyi öyle olsun." dedi, bakışlarımı Kamâl'e doğru çevirdiğimde bana uzun uzun baktığını yola bakmadığını fark ettim.

"Yola bak." dedim, gülümsedi ve bakışlarını tekrardan yola çevirdi.

"Ne kadar süre birlikte oldunuz o çocukla." diye sordu Kamâl, "22 gün 7 saat." diyerek cevap verdim.

"Peki çocuk yaşıyor mu?" diye sordu, ifadesizce "Öldürdüm." diye yanıt verdim.

"Bu da mı görevdi yoksa içinden mi geldi?" diye sordu.

"Yarı yarıya." diyerek cevap verdim, "Örgüte çalıştığını partnerliğimizin bittiği gün öğrendim, ayrıca yüzümü gördüğü için öldürmek de istiyordum denk gelmiş oldu." diyerek yanıt verdim.

"Partner?" dedi Kamâl, "Duygu yok sadece yapıyorduk.." dediğimde, dediğim şeyin ne kadar utanç verici ve acınası olduğunu fark ettim.

"Yıldırım'ın ise o Oğuz'la hiç birlikte olmaması.. Ne enteresan.." dedi kafasını sallayarak, bir süre ona baktım ama gözlerimi devirip önüme döndüm.

"Biriniz bedenen, biriniz kalben aldattı. Bundan bahsediyordum, seninki mi daha kötü yoksa Yıldırım'ın ki mi?" diye sordu.

"İkisi de berbat, ayrıca siktir etsene sen işine bak." dedim öfkeyle ve uyumak için kafamı cama doğru yasladım.

"Sustum.." dedi Kamâl hafifçe gülerek ve sessizce arabayı sürmeye devam etti.

Ben ise gözümü kapatmış olsam da gram uykum olmayarak düşüncelere dalmış bir şekilde duruyordum.

Bir süre arabada uzun bir sessizlik oldu, ardından Kamâl müzik açmaya karar verdi ve denk gelen ilk şarkıyı açtı.

Sezen Aksu - İhanetten Geri Kalan

Yıldırım..

Senden aynı zamanda tüm kalbimle nefret edip aynı zamanda yine tüm kalbimle seviyorum..

Ben sana yaşadığımı söyledim ama sen beni bulmak için çaba bile göstermedin.. Belki de o videoyu izledikten sonra sildin.. Bir korkakça beni aramaktan kaçtın..

Ben sana ben hayattayım dedim ama sen beni terk ettin.. Umursamadın.. Unuttun..

Kendi hayatına devam ettin, ben ölüymüşüm gibi davrandın.

Ölmedim ki ben..

Ama, keşke ölseydim..



DÉCÈS - GAYWhere stories live. Discover now