"Gücendim ama Aras kargo." Aras'ın ayaklanması ile Yaman arkama kaçmıştı. "Hamile benim yengem saldıramazsın!" Koltuğun arkasından boynuma sarılması, hayatı boyunca yaptığı en büyük hataydı sanırım. Zira Aras'tan kaçtığını zannederken mayınlı bölgeye yani Emir Asaf'a yakalanmış bulunmaktaydı. "Karımdan uzaklaşman için bir saniye!"

"O üç değil miydi yaa?!"

"Sıfır!" Yaman hızla kollarını çözerek Feride annemle Mine hanımın arasına oturmuştu. Akşamın geri kalanında da hep birlikte oturmuş ve herkes evlerine gitmişti.

Yorgunlukla yukarıya çıktığımda Yusuf'un odasının önüne geldim. Yusuf uyumuş, Emir Asaf da yanında onu izliyordu. Beni fark edince Yusuf'un saçını öperek yanıma geldi. Kucağına alışına gram sesim çıkmazken odamıza girdik. Kucağında benimle birlikte camın önündeki koltuklardan birine oturdu. Saçımı birkaç defa art arda öpmüştü. "Çok yoruldun bugün." Yattığım göğsünde, kapalı gözlerimle onaylar bir mırıltı çıktı dudaklarımdan. "Konuyu açmak istemiyorum fakat konuşmazsak da olmaz..." Haklılık payı canımı sıkarken gözlerimi açtım. Camın yansımasından birbirimize bakıyorduk. "Geçmişi düzeltmeyecek biliyorum, özür dilerim... Sizi yalnız bıraktığım her saniye için özür dilerim..." Gözümden süzülen yaş usulca yanağıma doğru yol almıştı. "Asaf..."

"Söyle Asaf'ın güzeli..." Yansımamıza bakmayı son vererek kafamı kaldırıp direk yeşillerine baktım. "Geçmişi yâd etmek yerine onu unutturacak kadar güzel bir gelecek yazsak ya..." Yeşilleri parlayarak bakıyordu. Bir şey demesini beklemeden devam ettim. "Hani geçen gün dedin ya sevsene beni diye, seveyim mi seni Emir Asaf?" Dudakları kıvrılırken yüzümüz arasında az bir mesafe bıraktı. "Sev yavrum... Ama bence sana sevilmek de çok yakışır..."

(Ölüyorum merkez!!!)

~~~~~~~~~~~

Dün gece yeni başlangıçlara imza atmıştık. Yazılı olmayan bir sözleşme imzalamış gibiydik.

Bütün gece bir eli saçlarımı, bir eli karnımı okşamış ve öyle uyumuştuk. Günler sonra inanılmaz iyi gelen uykumdan uyandığımda saatin neredeyse öğlen olduğunu gördüm. Havalar iyice bunaltırken sevdiğim elbiselerimden birini giydim.

Saçlarımı da aşağıdan hafif bir topuz yapmış ve aşağıya inmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Saçlarımı da aşağıdan hafif bir topuz yapmış ve aşağıya inmiştim. Salona girdiğimde Emir Asaf bir kolunu oğluna sarmış, diğer elinde de tabletiyle ilgileniyordu. Yusuf ise babasının kolu arasında çizgi film izliyordu. İkisi de oldukça konsantre bir şekildeyken arkalarına dolanıp önce oğlumun, ardından da içimden gelerek Emir Asaf'ın saçını öptüm. İkisinin de bakışı beni bulurken, aynı anda parlamıştı yeşilleri. "Gücel annem."

"Efendim oğlum?" Yanına vurarak konuştu. "Gel buyaya." Dediğini yapıp yanındaki boşluğa oturdum. Anında kucağıma gelmişti. Ellerini yanaklarıma koyup burnumu öptü. "Niye topladın anne?" Mutsuz sesiyle bir eli saçımı bulmuştu. Uzattığı elini tutarak kenara çektim. "Hava çok sıcak bebeğim. Bozma saçımı olur mu?"

"Olmaj! Saçını sevcem anne."

"Akşam seversin birtanem." İsteksiz bir şekilde kafasını sallayıp göğsüme yattı. Bakışlarım Emir Asaf'a döndüğünde o zaten bakar vaziyetteydi. "Ne zaman uyandı?"

"Yediye geliyordu. Yanımıza geldi, ben de alıp aşağıya indim." Erken uyandığı için uykusu gelmiş olmalıydı. Bu yüzden yatmasına ses etmedim. Ağzını açacak gibi olup, Yusuf'a kısa bir bakış atarak ayağa kalktı ve salondan çıktı. Biraz sonra geri gelmişti. Çok geçmeden Hülya masaya yiyecek bir şeyler getiriyordu. "Hülya nane limonu unutmayın."

"Hazırladık Emir Asaf bey." Pekâlâ, yine başlıyordu yemek işkencem... Kucağımda uyuyan Yusuf'u almış ve odasına çıkarmıştı. Geri döndüğünde hâlâ masaya geçmemiş olan bana bakarak elini uzattı. Oflayarak elini tuttum ve kalktım. Sürüklediği masaya oturduğumda o da oturmuştu. "Başımda mı bekleyeceksin her seferinde?"

"Karımın iştahı düzelene kadar evet." Bakışlarıyla gösterdiği yemeklere kısa bir bakış atıp ufak ufak yemeye başladım. "Tırtıklama öyle, çocuk musun sen? Büyük yesene." Sinirli bakışlarım onu bulurken alayla gülüyordu. "Emir Asaf delirtme beni! Bu kadar yediğime şükret."

"Karıcım sana yine sinir yüklemesi gelmiş. Dün kedi gibi inmiyordun kucağımdan, bugün de tırnaklar çıkmış. Yani tırnaklarını seviyorum ama yatak-" Dilek'in salona girmesiyle elimi hızla ağzına kapatmıştım fakat sanırım duymuştu bile. Utanç ve kızgınlıkla Emir Asaf'a döndüğümde gülerek avucumu öpmüştü. Bir de göz kırpması yok muydu...

Çalan zille Dilek salondan çıkmış, ardından kısa bir süre sonra yanında Anıl'la birlikte geri dönmüştü. "Hayırdır Anıl?" Emir Asaf tek kaşı kalkmış sorarken Anıl yanımıza gelip karşıma oturdu. Gözleri bendeyken konuştu. "Yenge..."

"Efendim Anıl?" Yerinde rahatsızca kıpırdandı. "Yardımına ihtiyacım var."

"Karımın ne gibi bir yardımına ihtiyacın var Anıl?" Bir elimi Emir Asaf'ın elinin üzerine koyarak konuştum. "Kıskançlığını sonra yaparsın Asaf'cım. Evet Anıl, seni dinliyorum." Bu lafları Emir Asaf'ın daha sonra çok güzel yedireceğine emindim fakat şu an umrumda değildi. "Ya yengee hani senin şu arkadaşın var ya..." Merakla atıldım. "İpek mi?" Hızla kafasını salladı. "Eee?"

"Şey... Off! Şey işte onun görüştüğü biri var mı?" Sonunda söylemenin verdiği huzurla oh çekmişti. Bense sorduğu sorunun şokundaydım. "Hı?"

Gelin olmuş gidiyorsun İpeeek mdmsmsmsm.

Helal lan Anıl dndksks.

Bu sıralar yine yoğunum şekerlerim o yüzden bölüm sıklığı hakkında bir şey diyemiyorum.

Bölüm nasıldı?

Emir Asaf ve Hira'nın temiz bir sayfa açma fikrini nasıl buldunuz?

Bence artık adım atma zamanları gelmişti. Sizce?

Bu arada canlarım hayatıma dair güncel paylaşımlar yaptığım, kendimce bir blog hesabım var. Takip ederek destek olursanız beni çok mutlu edersiniz. Hesabım: tugbaff_

Yeni bölümde görüşmek üzere 💕

Bî- misâl HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin