Anneler, evlatlarını her koşulda severdi. Bu kesinlikle doğruydu. Geri kalan herkes, belirli koşullarda sevebilirdi ama.

Peki, Haris'in annesi neden onu sevmemişti? Bir anne, bir evladını kaybetti diye nasıl diğer evladını hiçe sayardı?

Ben, beni her koşulda sevecek annemi toprağa gömmüştüm.

Haris ablasını toprağa gömmüştü.

Zamir en yakın arkadaşını ve babasını toprağa gömmüştü.

Ölüm, hepimizin ruhundan kocaman bir parça alıp götürmüştü sevdiklerimizle beraber.

Başka bir ölüme daha tahammülümüz olmama sebebi buydu belki de. Çünkü bunun nasıl hissettirdiğini her birimiz biliyorduk. Aras da biliyordu. Hikayesini bilmesem de Aras'ın belki de hepimizden daha çok kaybı olduğu yüzünden belliydi.

"Biliyor musun, Haris? Seninle konuşmak, çok sevdiğim bir kitabı yeniden okumak gibi hissettiriyor."

Başını, başımın üzerine yaslayıp, "Güzel bir tanımdı," dedi gülümseyen bir tonla. "Seninle konuşmak, altını çizdiğim cümleleri yıllar sonra okuduğumda, o andaki duygularımı yeniden yaşamak gibi hissettiriyor."

Gülümsedim. "Bu daha güzel bir tanımdı."

"Güzel kelimesi seni anımsatıyor."

Koluna çimdik attım. "Tatlı olmaya mı çalışıyorsun?"

"Hoşuna gittiyse, başarmışım."

Gözlerimi yumdum ve güzel bir hayal kurdum o an. "Bu savaş bittiğinde seninle karşılıklı kitap okuyalım."

"Kahveler benden," dedi ve ardından sanki hayalini kurduğum anı yaşamaya ihtiyacı varmış gibi derin nefes aldı. "Manzaram senden."

"Ne okuyalım sence?"

"Aşk ve Gurur. Yine ve yeniden okumamız lazım. Çünkü..."

Cümlesini, "Çünkü bu sefer farklı hissedeceğiz," diyerek tamamladım.

"Sayende, Ay Parçası. Sen bana çok farklı şeyler hissettiriyorsun. Bu ürkütücü ama çok güzel..."

"Neden ürkütücü?"

"Çünkü benim hayatta hiçbir zaafım yoktu."

"Artık var mı?"

"Sen varsın," dedi ve ardından parmaklarını parmaklarımın içerisinden geçirerek ellerimizi dizinin üzerinde sabitledi. "Hiçbir korkum, tereddüttüm olmadan yaşardım sana kadar. Kaybedecek bir şeyim yoktu."

"Şimdi?"

"Her şeyimsin," dedi ansızın. "Ve benim artık kaybedecek çok şeyim var."

Elini sıktım var gücümle. "Beni kaybetmeyeceksin."

Elimi nazikçe sıktı. "Seni kaybetmemek için her şeyi göze alırım. Her şeyi."

12 Eylül 2023.

"Hilal?" Alp'in sesiydi bu.

"Tansiyonu düşük," dedi yabancı bir ses. "Serum hazırlıyorum hemen." Ambulans ne zaman gelmişti? Ve stüdyonun arka odasının ışıkları her zaman bu kadar rahatsız edici mi olurdu?

"Telefonlar susmuyor! Çok büyük kaos çıktı, hemen canlı yayında Hilal'in yaşadığını duyurmamız lazım! Hemen!"

Önder Bey'in gür sesi tüm stüdyoyu inletirken o sırada Alp'i çekiştiriyordu Kamil Bey. "Kameranın başına geç, sana ihtiyaç var. Toparlan!"

FELAHWhere stories live. Discover now