8. AY PARÇASI OPERASYONU

16.6K 1.8K 1.2K
                                    

Tommee Profitt, SVRCİNA - Tomorrow We Fight

Tommee Profitt, SVRCİNA - Tomorrow We Fight

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.

Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

8. AY PARÇASI OPERASYONU

Ölümden korkmuyordum.

Küçükken bir ağacın tepesine tırmanıp dut toplarken düşmekten korkmamıştım. Çok koştuğumda terleyip soğuk su içip hastalanmaktan korkmamıştım. Kendimden büyük çocuklarla kavga ettiğimde yaralanmaktan korkmamıştım.

Ama... Adımın, soyadımın lekelenmesinden korkuyordum.

Ben her ne kadar bir tümgeneral kızı olsam da bunu asla kullanmayı kabul etmemiştim. Hep kendim okumuş, çalışmıştım. Öğrenciyken babamdan tek kuruş almamak için iki işte birden çalışırdım. Gündüzleri kasiyerlik, geceleri editörlük ve çevirmenlik yapardım. Babama bile eğmemiştim ben başımı.

Hilal Uluant adını ben kendim yaratmıştım, babam değil.

Sektörün en çok teklif alan, en önemli işlerinin verildiği gazetecilerinin başını çekiyordum ben ve bunu sadece kendime, cesaretime, azmime borçluydum. Adı bile geldiğinde herkesin ürktüğü, asla gitmek istemediği bölgelerde aylarca yaşamıştım bu iş için. Bomba ve çığlık sesleriyle uyanmıştım geceleri, ambulansın o iç acıtan sesi asla dinmemişti, şehirlerde her daim savaş sinyali olan o ses yankılanmıştı.

Ölümden korkmuyordum.

Ölümden sonra kötü anılmaktan korkuyordum.

Şu an burada ölsem beni hain sanmalarından korkuyordum. Benden sonra babamın sorgulanmasından korkuyordum.

Yanımdaki maskeli ve kara gözlü adam, "Sana bir şey yaptılar mı?" diye sordu bozuk Rusçasıyla.

"Hayır." Dudaklarımı ıslattım. "Hangi dili iyi biliyorsun? Rusçan berbat!"

"İngilizce, Ermenice, Arapça, İtalyanca, İspanyolca, Türkçe. Rusça'yı geliştirmeye çalışıyorum."

"Türkçe konuşalım," diye mırıldandım. "İstihbaratçısın o zaman sen? Bir asker bu kadar dil bilmez."

"Şu an burada seninle kariyerim hakkında konuşurken alnımın ortasından kurşun yemek istemiyorum."

Gözlerim belerdi. "Ne güzel konuştun be!" Gülümsedim. "Türkçe konuşmak çok güzel değil mi? Övsene memleketimin dilini!"

"Yürü," dedi sadece. "Arkamda dur."

"Korkmana gerek yok," dedim rahatça. "Ruslar en çaylak ajanlarını göndermiş beni almaları için. Abartmıyorum! Saçma sapan sorular sordular, birkaç tekme attılar. O kadar."

FELAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin