[20. BÖLÜM]: KARANLIK YOLLARIN AYDINLIĞI

3.1K 235 1.1K
                                    

Niyet ettim 5K+ kelime yazmaya...

Buray elindeki poşetle kapıdan içeri girdiğinde göz göze geldik. Beni görmesiyle birlikte saniyesinde kaşları çatılırken elindeki poşeti küçük tekli koltuğa fırlatıp yanım koştu. ''Gece iyi misin bir şey mi oldu? Bir yerin felan mı acıyor?'' Buray dehşetle yüzüme bakarken ben yavaşça bakışlarımı duvardan çekip Buray'a sabitledim ve tebessüm etmeye çalışarak konuştum.

''İyiyim, aklıma Asrın geldi de.'' Buray acıyla tebessüm ettiğinde yataktan kalktım ve koltuktaki poşeti alıp tekrar sedyeye oturdum. Sandviç ve çilekli sütü çıkarıp masaya koyduğumda mırıldanarak kendi kendime konuşurken buldum kendimi.

''Soğuk sandviç ve çilekli süt mü? Nasıl bir damak zevkin var?'' Sonra kendi dediğime cevap verdim. ''Seninkinden çok daha iyi.'' Gözyaşlarım bir bir akmaya başlarken hızlıca yemeğimi bitirdim ve yediklerimin kabını poşetle birlikte kenardaki çöpe attım. Ben yemeğimi bitirene kadar sessizce beni izleyen Buray tekrar konuştu.

''İyi değilim. Biliyorum kimse değil ama hiç iyi değilim.'' Babasını kaybetmiş bir çocuğun çaresizliğiyle yüzüme baktı. ''Gece ben abimsiz ne yapacağım?''

''Ölmemiştir,'' dedim umutla. ''Kaplan o, kaplanlar kimseyi yarı yolda bırakmaz unuttun mu?''

12 Kasım 2019

Kaldığım odanın kapısının hızlıca açılmasıyla adeta yerimde sıçradım. Ürkek gözlerle gelen kişiye baktığımda Buray'ı görmemle derince bir nefes verdim.

''Korktun mu?'' Büyük bir ima içeren sorusunu cevapsız bıraktığımda güldü. ''Seni korkutmanın bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim.'' Yavaş yavaş üzerime gelmeye başladı. ''Ben daha farklı yöntemler kullanmayı planlıyordum.'' O bana yaklaşırken bende geri geri ilerliyordum. Sırtım soğuk duvara değdiğinde vücudum baştan başa kasıldı. Buray birkaç adımda yanıma geldiğinde elini yavaşça yanağıma sürttü. Ben ürkek gözlerle ona bakarken kapının açılmasıyla birlikte içimden binlerce kez şükrettim.

Buray istifini bozmadan dururken ben göz ucuyla kapıdaki kişiye baktım. Gözlerim bir çift ateş kahvesiyle kesiştiğinde korkum iki kat arttı. ''Senin ben zamanlamanı sikeyim Asrın.'' Buray sinirle abisine sitem ettiğinde bu fırsattan yararlanıp hızlıca Buray'ı ittim, yatağımın üstündeki oyuncak ayıyı sanki beni koruyabilecekmiş gibi ellerimin arasına aldım ve Buray'dan en uzak köşeye çekildim.

Buray bu yaptığıma gülerken Asrın da sırıtarak gözlerini devirdi. ''Oyuncak ayı mı koruyacak seni benden?'' Sustuğumda daha çok güldüler.

''Geldiler mi?'' Buray'ın sorusuyla Asrın kafa salladığında ikisi de bana döndü. ''Hadi hazırlan.'' yerimden kıpırdamadığımı gördüklerinde ikisi de gözlerini devirdi.

''Gece, bir şey yapmayacağız odada sıkıldığını biliyoruz o yüzden şimdi hazırlan bi'an önce çıkalım, yoksa geç kalacağız ve ben geç kalmaktan nefret ederim. 2 dakikan var.'' Asrın başka bir şey söylemeden dışarı çıktığında Buray da onu takip etti. Elimdeki oyuncak ayıyı rasgele fırlatıp dolaptan elime ilk gelen kıyafeti aldım. Siyah paraşüt model bir pantolon ve üstünde kelebek deseni olan bir crop giydiğimde aynanın önünde hızlıca sade bir makyaj yaptım ve üzerime de deri bir ceket alıp koşar adımlarla odadan çıktım.

Dış kapının önünde beni bekleyen Asrın ve Buray'ı görmemle kaşlarım havalandı. İkisinin de üstünde siyah bir gömlek ve ona uygun siyah bir pantolon vardı. Asrın'ın üstünde aynı benimki gibi bir ceket vardı. Dışardan bakıldığında oldukça uyumlu görünüyorduk. Asrın'la gözlerimiz keşistiğinde beni baştan aşağı süzdü ve uzun, imalı bir ıslık çaldı.

GECE KELEBEĞİWhere stories live. Discover now