Medya: Devran Günışık ve evlatları (temsili)

"Sen uyu kızım sadece rüyaydı."

"Hm hm" üstündeki şeyi giydirmiş olmalı ki Devran abi dönmem için seslenmişti. "Yalnız Sefa keşke önce damar yolunu çıkaraydın. Hiç söylemiyorsun. Nasıl çıkarayım ben şimdi tişörtü" aklıma gelmemişti. Kafa mı kalmıştı?

"O zaman ben hemen çıkarayım serumu" kafasını sallayınca üstünde spor atletinin olduğunu farkettiğim Peri uyumaya devam ediyordu. Çok zor bir dönemden geçiyordu...

Hızlıca serum setini damar yolundan çıkarıp damar yolunun kapağını kapatmıştım.

"Şunu çıkarmayacak mısın?"

"Tekrar serum yapmam gerekebilir. Canının tekrar tekrar yanmasına gerek yok" beni onaylayınca kolunda kalan tişörtü çıkarmıştı. Bende odada durmamak amacıyla koridora çıktım.

"Gel benimle" birkaç dakikanın ardından Devran abi odadan çıkmış ve koridorda ilerlemeye başlamıştı, koridorun sonundaki siyah kapılı odaya girerken bende kendisini takip etmiştim. Odaya girmem ile geriye sendelemem bir olmuştu. Duvarlar bilgisayarlarla kaplıydı. "Bu odaya ölen karımdan ve ablamdan sonra giren ilk kişisin Sefa. Ayağını denk al. Hayatını tekte alırım"

"Yo yo her sözünüz benim için bir emirdir. Asla yüzünüzü yere eğdirmeyeceğime yemin ediyorum" sondaki cümle yanlış olmuştu...Bu babama verdiğim yemin sözüydü...

"Ben diktatör değilim Sefa. Sana güvenip kızımı emanet ettim. Kızlarım bu hayatta her şeyden daha önemli. Bu odayı kimseye anlatamayacağını biliyorum. Sana güveniyorum" masasına dolanmış oturmam için işaret etmişti.

Sana güvenip...

Sana güveniyorum...

"Ben ne diyeceğimi bilmi-"

"Bir şey de, diye söylemedim. Güvenimi boşa çıkarırsan sana güvendiğim için ben suçlu olurum. O yüzden evlat" masanın üstüne ellerini bir anda dayamış ve yüzüme bakmıştı. "Güvenimi boşa çıkarma"

"Ta-tamam" kekelemiştim...

"Şimdi oturalım. Soğuk bir şeyler içer misin?" Sandalyesine oturmuş ve kendisini geri itmişti. Mini buzdolabı olsa gerek.

"Yok-"

"Ne utangaçsın sıpa. Al" kutu birayı bir anda atmasıyla yakaladım. Kendisi de bir kutu birayı açmış ve kafasına dikmişti bile. Ben elimde tutuyordum durup dururken içki içen tiplerden değildim. Akli dengemin olmadığı zamanları sevmiyordum. Bu yüzden içmeyi çok tercih etmiyordum.

"Anlat"

"Ne anlatayım?" Gözlerimi ayağa kalkan Devran abiye dikmiş, onun tepki vermesini beklemiştim. "Arkanda beş bilgisayar açık ve beş bilgisayarın beşinde de sen dahil aile üyelerinin fotoğrafları ve bilgileri mevcut. TC'sinden dün gittikleri yere kadar." Yutkunmuş ve arkama dönmüştüm. Babam, annem, Resul, ben ve Aden...

"Aden'den başlıyorum"

"15 yaşlarında kan kanseri sebebiyle hayatını kaybetti. Hastanede yanında duran ne annen ne de babandı. Resul ve sen baktınız." Başımı yere eğmiştim.

"Babanın umrunda bile olmadı, annen kafayı yedi"

"Bunları biliyorum zaten"

"Ben sana anlatıyorum. Dinle"

"Sen..."derin bir nefes almış elini kafama koymuştu. "Bazen diyorum ki iyi ki Aden senin ve abinin çektiklerini çekmedi..."bunu bende diyordum...

Peri Kızı |yarı texting|Where stories live. Discover now