Atalay Günışık'ın anlatımından;

Kendimi zor bela bir depoya atmıştım. Kolumdan vurulmuştum. Galiba herkesi halletmiştik. Dayım görüş alanımdaydı, ablam da öyle.

"Atalay, iyi misin?"ablamın gelip beni yerden kaldırmasıyla kafamı salladım "Kolumda ufak bir şey var sadece. Sıkıntı yok. Sen iyi misin?"

"Yaralanmadan atlattım ben. Dayımda iki kurşun yarası var. Biri sağ omzunda diğeri sol bacağında. Sefa'nın yanına götürsek iyi olacak. Tıbbi müdahale yapabilir diye düşünüyorum. O kadar tıp okumuş"

"Halleder. " Aklım Peri'deydi.

"Abla sen dayımı götür. Ben Peri'yi almaya gidiyorum"

"Tamam bir şey olursa kulaklıklar hala aktif. Haber ver" kafamı sallayıp ayağa kalktım. Deponun arkasından dolaşıp motoruma bindim. Gergindim. İçimde bir şeyler kopmuş gibi hissediyordum. Umarım Peri iyidir.

Kulaklık bağlantısı çalışmıyordu.

Biraz endişem de ondan kaynaklıydı.

Derin nefes alıp otoparkın en üstüne kadar motor ile çıktım. Çatıya çıkan yere baktığımda yerlerde kan izi görmem ile yutkunmuştum. Hayır... Hayır...

Hızlıca kendimi yukarı çektim. Yoktu... Tüfekler hala oradaydı ama Peri yoktu...

"Alev,Peri yok" ablama adıyla seslendiğimi bile fark edememiş olmam endişemdendi. "Nasıl yok!?"

"Ye-yerde kan var"

"Hassiktir!" Ablamın kulaklık bağlantısı bir anda kesilince çatıya tam çıkıp etrafa bakındım. Bir anda susturuculu silah ile ateş edilen mermi başımı teğet geçmesiyle kendimi yere attım. Kulaklığa iki defa tıklayıp ablamı aradım. Saniyeler içerisinde açarken "Gelme! Çıkma yerinden. Çatıyı ablukalaya almışlar. Kurtulabilirsem kurtulmaya çalışacağım. Bir keskin nişancı beni görüyor. Görüş alanımda Peri'nin tüfeği ve silahı var." Derin nefes aldım. Peri'yi burda tek bırakmamalıydım.

"Sakin ol Atalay! Ordan sağ salim çıkıp sığınağa geliyorsun!" Aldığım nefesi geri verirken ellerim titriyordu. Peri benim hayattaki yegane şeylerimden biriydi ve onun saçının teline zarar gelmesini istemiyordum...

"Tamam" diyebileceğim tek şey buydu. Hala susturucu ile atılan mermilerin sekme sesini duyabiliyordum.

Zor bela telefonumu çıkartıp gördüğüm şeylerin yatarak da olsa fotoğrafını çektim. Ardından da videoya aldım.

Hızlıca kendimi çatıya çıktığım yerden atıp direkt motora binecektim ki karşımda beş kişi görmem ile silahımı çıkarmam bir olmuştu.

"Beşe teksin genç adam. Leşinin taşınmasını istemiyor isen sende o güzel kız gibi-"

"Kes sesini Orospu çocuğu" kes sesini Atalay... Anlık Peri gözümün önüne gelmesiyle cebimden yavaş hareketlerle çakıyı çıkartıp 5 kişiden birine sapladım. Ama saplamam ile birisi bacağıma sıkmıştı. Dizimin üstüne düşerken inlememe engel olamamıştım.

"Tek olduğunu kim söyledi?" Ablamın sesini duymam ile bir anda taramalıyla herkesin yere düşmesi bir olmuştu. O an yanında Hilal'i de görmüştüm.

"Bir kere başını kurtarmasam şaşardım Ata" bacağımdan kan akışını hissederken Alev ve Hilal koluma girmişti.

"Gelmeyin demiştim"

"Ablamı kaybettik gözden, bir de seni mi kaybedelim Atalay. Gerizekalı mısın sen!?"

"Hilal sakin ol. Konuşuruz sığınağa geçince." Hilal'in ve Alev'in motorunu görmem ile derin nefes verdim. "Hilal sen önden git. Kontrol et. Bizde arkadan geliyoruz" ablam kendi motorunda arkasına oturmam için gösterince bacağımdan sızan kanı gösterdim. Kolum da kanıyordu ama onu önemseyemiyordum.

Peri Kızı |yarı texting|Where stories live. Discover now