Gerçek Savaş

61 9 21
                                    

Kai'nin gitmesinden dakikalar geçerken, Soobin dışında herkes Felix ve Minho'yu sakinleştirmeye ve dediklerini pür dikkat dinlemeye çalışıyordu. Soobin ise duvara yaslanmış ve başına giren ağrıyı dindirmeye çalışıyordu. Durduk yere girmesindeki tek nedenin elmas olduğu ortadaydı. Chris yine Soobin'in zihniyle oynuyordu.
Bir süre sonra gözleri kapanmış ve zihninde bulanık bir konuşma duymuştu.

"Kai'ye veda et, Prens Choi Soobin.."

Zihninde yankılanan ses Soobin'in endişelerini onaylarken Jongho, Soobin'in yanına eğilmişti. "Hyung, iyi misin? Çok terlemişsin.." dediğinde Soobin gözlerini açmış ve Jongo'nun gözlerinin içine bakarak ciddi bir konu olduğunu anlatmaya başlamıştı.

"Jongho...Kai'yi de kaçırmış..elması kullanarak bana söyledi onu kurtarmamız lazım.." dediğinde Yeosang da yanlarına gelmişti.

"Jongho, neler oluyor?" dediğinde Yeosang'ın yüksek çıkan sesine karşılık bütün bakışlar ikiliye dönmüştü. Soobin "Kai, kaçırılmış.." demişti. Taehyun ise kucağında uyuyan Felix'le beraber havalanmış ve Soobin'e birkaç adım atmıştı.

"Bunu da nereden çıkardın?"

Soobin "Az önce, başıma bi ağrı girdi. Dinlenmek için gözlerimi kapattığımda birisi sanki bana uyarı yapar gibi Kai'ye veda et, Prens Soobin.. diye birşeyler fısıldadı. Taehyun..hepsi tehlikede..Yeonjun, Beomgyu ve Kai..hepsini kaçırmış Chris." demiş ve gözlerindeki doluluğa engel olamamıştı.

Sağ taraftan duydukları ses ile Seonghwa'nın birşey söylemek istediklerini anlamışlardı.
"Hyung, ama onlar Prens değil mi?" dediğinde bu sefer de Yunho konuşmuştu.
"Prens olmaları kandırılmayacakları anlamına gelmiyor. Yeonjun ve Beomgyu'nun koku duyuları çok gelişmiş. Herhangi bir koku yaratıp tuzağa çekebilirler. Kai'nin uçarken yere indiği bir zamanda herhangi bir aletle yakalayabilir ya da bayıltabilirler. Taehyun'un bitkilerden güvenli bir ger yaptığını düşünelim. Ateş ile yakıp kapana kıstırabilirler. Soobin Hyung'u ise...bunu hiç söylemek istemiyorum ama..Soobin Hyung'a ait olan elması kullanarak ona istediklerini yaptırabilirler. Duygu karmaşası gibi.." dediğinde Wooyoung arkadan seslenmişti.

"Başka zaman başka bir konuda haklı olsaydın ne olurdu sanki?" demişti.

"Gidicem.."
Soobin'in kurduğu amansız kelime ile bakışlar bu sefer de Soobin'e dönmüştü.
"Hyung bak büyüğümsün diye birşey demiyorum ama, oraya gidip kendini öldürmek mi istiyorsun. Üstelik daha tören yapılmadı bile! Sıradan bir Elf olup daha sonradan ateşler içinde yanarak ölmek mi istiyorsun cidden?!" dediğinde Yeosang'ın kafası karışmıştı.

"Bir dakika. Sıradan elfe dönüşmek mi? Hyung, bunu daha önce hiç anlatmamıştın bana?" dediğinde Soobin ayağa kalkmış ve Yeosang'ın omuzlarından tutmuştu. "Söz veriyorum, diğerlerini bulalım herşeyi anlatacağım Yeo, tamam mı?" dediğinde Yeosang başını sallamıştı.
"Taehyun ve ben Darkfıle'e gidicez. Siz burada kalacaksınız." demiş ve gözlerindeki yaşların hepsini silmişti.

"Hey, biz ne güne duruyoruz burada?" Yeosang'ın sözüne karşılık kardeşleri ve Jongho onaylamıştı.
San " O haklı Hyung, biz buraya sizi elimizden geldiğince korumaya ve savunmaya gelmişken, bize burada kalmamızı söylemeyin lütfen." demişti.

"San, haklısın ama sizin de zarar görmenizi istemiyorum. Oraya gittiğinizde kaç bin belki milyon kişiyle karşı karşıya geleceğiz. O yüzden istemiyorum.." demiş ve tam gidecekken Yeosang, Soobin'in kolundan tutmuştu.
"Kusura bakma ama, ben teyzeme söz vermiştim Hyung. O ölmeden önce senden yaşça küçük olsam da seni koruyacağıma birinin seni öldürmesine izin vermeyeceğimi söylemiştim. Şu hayatta kimse benim kanımı akıtmadan sana dokunamaz. Küçükken hep sen beni korurdun. Şimdi sıra bende, izin istemiyorum senden. Geleceğiz dediysem geleceğiz." demişti.

Taehyun kucağındaki bedeni Minho'ya verdiğinde Soobin'in karşısına geçmişti. "Birindeki savaşçı ruhu kimse yenemez Soobin. Savaşmak çok cesurca ve zekice bir iştir ki, onların sevgi ve intikam hırsıyla beraber bu tamamen Gerçek bir Savaş oluşturur. O yüzden onları engelleme. Bırak..gelsinler" dediğinde Hongjoong cevaplamıştı.
"Hyung, bizim sarayımızda bizi korumak için de savaştırmak için de fazladan askerlerimiz var. İsterseniz onları da yanımızda savaşa götürebiliriz." dediğinde Soobin yerine Taehyun konuşmuştu.

"Çok güzel olur Hongjoong, ancak askerlerin kadın, yaşlı, çocuk olmaması çok önemli." demişti. Hongjoong kafasını sallamış ve kapının önünde duran ikiliye dönmüşlerdi.
"Yeosang, eğer ki savaşta kılına zarar gelsin, orada ölmezsen ben seni öldürürüm." dediğinde ikisi birlikte gülümsemişti.

"Hazır mıyız!" Soobin'in bağırmasıyla herkes onaylamış ve Taehyun'un en kuvvetli mührüyle zırhlarını mühürlemeden önce askerlere savaşabilecek durumda olan herkesi toplamalarını emretmişlerdi.
"X-56M mührü şuana kadar bütün büyücüler arasında sadece benim yapabileceğim bir mühürdür. Bıçak, silah,ok ya da bunlar gibi keskin şeyler geçirmez. Buna garanti verebilirim." dediğinde Soobin "Bunu duyduğuma sevindim" demişti.

Savaşa gitmeden önce bahçede toplanmışlardı. Saraydaki kendileri dışında herkesin dışarı çıkması yasaktı. O yüzden Soobin'in aklı sarayda kalmayacaktı. Hongjoong "Hyung askerler yolda geliyorlar.." dediğinde Soobin karanlık bulutlara gözünü dikmişti.

"Asıl savaş şimdi başlıyor çocuklar..."

....

Heheyt.

After Dark | TXT ✓Where stories live. Discover now