İyilik

100 17 13
                                    

Hayatınızda iki şey arasında kararsız olduğunuz durumlar mutlaka olmuştur. Peki bu durumlar sizi bir anda felakete sürükleyebilir miydi? Bazen öyle bir durumla karşı karşıya kalırsınız ki birisi sizi sonsuz ateşe atarken diğeri sizi toprak bir zemine atacaktır. Ancak bazen hiç istemediğiniz bir şeyi seçmek de sizi kurtarabilir. Peki hangisini seçmek daha güvenlidir..?

Soobin'in kalp atışları gittikçe hızlanırken zihninde hep aynı kelime dönüyordu..

Bana bağlan o zaman...

Bana bağlan o zaman...

Bana bağlan o zaman...

Bu kadar kolay mı olurdu herşey? Neredeyse cehennem ateşinde yanacakken gelen bir teklifle kurtulmak bu kadar kolay olur muydu cidden? Bağlanmak kolay olurdu belki ama ayrılmak bağlanmaktan kolay olur muydu ki?

"Ne?" diyerek demek istediğini biraz daha detaylı anlatmasını istemişti Soobin. Ne yapmaya çalıştığını pek anlamamış gibiydi.

Yeonjun, Soobin'in saçlarını yavaşça severken göz yaşının dudaklarına akmasıyla dudaklarını aralamış ve yere düşmesine izin vermişti rahatça.
"Eğer ki doğum gününden sonra birkaç gün daha bekleyip sonradan ayrılırsak sana birşey olmaz öyle değil mi? Nede olsa doğum gününden hemen önce birinden hoşlanman lazım sonrası önemli değil." dediğinde Soobin yavaşça sarılmayı bırakıp birkaç cm uzaklaşmıştı Yeonjun'dan. Kendi gözleriyle karşısındaki bedenin gözlerini yakaladığında gözlerindeki karanlıktan kendini alamamıştı Soobin. Yeonjun fazla zekiydi bu bir gerçekti. Zeki olduğu kadar yakışıklı, cesur ve de düşünceliydi de.

"Halkımız sorarsa neden ayrıldınız diye? O zaman ne diyeceğiz?" diyerek tekrardan endişelenmişti Soobin.
Yeonjun ise gayet sakin bir tavırla cevaplamıştı.
"İlk zamanlar daha çok iyi anlaştığımızı bu yüzden eskisi gibi olmak istediğimizi söyleriz olur biter." demiş ve gülümsemişti Yeonjun. Soobin ise bir anda vücudunu ele geçiren endişenin söndüğünü onun yerine mutluluğun geldiğini fark etmişti.

Soobin "İyi ki varsın Yeonjun" demiş ve yanağına bir öpücük bırakarak ellerini çırpmaya başlamıştı adeta bir bebek gibi. Yeonjun ise elini Soobin'in öptüğü yanağına koyarak dokunmuş ve sonrasında da parmaklarına bakmıştı. "Bu öpücük de neyin nesiydi?" demiş ve şaşırdığını belli ederek tek kaşını kaldırmıştı.

Soobin ise gülerek "Umm şey, alıştırma yapıyorum" demiş ve gülümsemişti. Yeonjun ise Soobin'in kendisiyle oyun oynadığını fark etmiş ve kendisi de bu oyunu biraz ilerletmek istemişti. Yeonjun bir elini aniden Soobin'in ince beline attığında Soobin dengesini kuramayarak Yeonjun'un göğsüne çarpmıştı. Kafasını kaldırdığında ise kendisine bakan bir çift göz ile karşılaşmıştı.
"Napıyorsun?" diyerek sormuştu Soobin. Yeonjun ise "Alıştırma yapıyorum" diyerek gülümsemiş ve kendinden belki 1-2 cm kısa bedene bakarak son kez sarılmıştı sıkıca.

"Aramızdan ayrılmanın düşüncesi bile beni yerle bir ederken seni bırakamazdım Soobin, hiçbirimiz bırakamazdık." demiş ve Soobin'in kollarını omuzlarında hissettiğinde gülümsemişti. Soobin de "Ben de sizi bırakamam Yeonjun, kardeşlerimi, seni, yaşadığımız yeri..beni mutlu eden her ne varsa ben de bırakamam.." demiş ve o da gülümsemişti.

İkili tekrardan geriye dönerken onları en son bıraktıkları yerde bulamamalarıyla birlikte Yeonjun'un kaşları çatılmıştı. "Nerede bunlar?" demiş ve etrafına bakınmış ancak en ufak bir iz bile bulamamıştı. Soobin ise Yeonjun'un aksine daha sakindi.

"Fazla geriyorsunuz kendinizi Vampir Prensi Choi Yeonjun, unutmayınız ki ben bir elfim." demiş ve kendilerine en yakın ağaca elini değdirmişti.

"Bitkilerle konuşabildiğini unutmuşum.." demiş ve ensesini kaşımıştı Yeonjun.

Soobin ise kısa bir gülümseme ile tekrardan odağını ağaca çevirmiş ve sanki karşısında gerçek bir beden varmış gibi konuşmuştu sessizce.
Ağaçtan bir süre sonra gittikleri yeri öğrendiğinde elini geri çekmiş ve gözlerini açmıştı Soobin. Gülümseyerek Yeonjun'a döndüğünde Yeonjun kötü birşey olmadığını anlamıştı.

"Neredelermiş?" diye sorunca Soobin de "Merak etme misafirlerle birlikte saraya gitmişler" demiş ve ikisi birlikte yavaş yavaş saraya doğru yürümüşlerdi. Tabi bu esnada da birbirleriyle sohbet etmeyi hiç unutmamışlardı.

Soobin "Yeonjun biliyor musun? Benden önceki Elf Prensi çok kabaymış, halkına hep kötü davranıp onları hep cezalandırırmış. Ben öyle biri değilim, değil mi?" diyerek orataya bir konu attığında Yeonjun bir anlık durmuş ve kendisinden 1-2 adım öndeki bedene bakakalmıştı?

"Soobin, onların öyle olup olmadığını bilmem ama senin onların tam zıttı olduğundan eminim. Yani doğruları söylemek gerekirse sen...sen çok güzelsin, çok naziksin, çok düşüncelisin, çok iyi birisin, çok dürüst ve aynı zamanda da aklıma daha gelmeyen milyonlarca pozitifliği içinde bulunduran çok çok nadir kişilerdensin. Kendini onlarla karşılaştırman çok saçma.." demiş ve Soobin'in beyaz teninde ufak bir kırmızılığın oluştuğunu fark etmişti Yeonjun. Utanmıştı...ilk defa görüyordu bunu kendisi de.

"Eğer biraz daha devam edersen ilerde şöyle bir haber duyacaksın : Elf Prensi Choi Soobin, Vampir Prens Choi Yeonjun tarafından laflarıyla yerin dibine girmiş ve bir daha bulunamamıştır." diyerek ikisinin de gülmesini sağlamıştı Soobin. Yeonjun ise hayatında ilk defa ikisinin de bu kadar mutlu olduğunu hissetmişti.

"Neyse artık cidden saraya dönsek iyi olur." demişti gözlerindeki mutluluk göz yaşlarını silerken Yeonjun. Bugünün getirdiği heyecan beraberinde sevinci de getirmişti.
İkili saraya dönerken ilk baş bahçeye sonra da sarayın içine girmişti. Uzun koridorun birinde ilerlerken karşılarına çıkan asker ile birlikte ikisi de ne oluyor diye içinden geçirmişti.

Asker yanlarına geldiğinde önlerinde eğilmiş ve saygısını göstermişti.
"Prenslerim, şatomuzda bir haydut yakaladık. Haber vermek için sizi arıyordum bende." demiş ve derin nefesler alıp vermişti.
Soobin ise askere sarayın 2 kat altındaki zindanda bekletilmesini birazdan geleceğini söylemişti. Asker ise tekrardan önlerinde eğildiğinde "Emredersiniz" demiş ve hızlı adımlarla haydutu alıp zindana indirmişti.

"Şu haydutları 59. Yakalayışımız oldu, hala devam ediyorlar." demişti Soobin
Yeonjun ise "60. Gizlice girmeye çalışanı unuttun mu yoksa?" demiş ve Soobin'e dönmüştü. Soobin ise göz devirerek ilerlemeye devam etmişti.
"Ha 59 ha 60 ne fark eder ya? Sen de başladın Taehyun gibi." demişti. Yeonjun ise gülerek hızını arttırmış ve Soobin'in yanında yürümeye devam etmişti.

Yeonjun'un aklına gelen şey gülmesine neden olurken Soobin ne olduğunu anlamamış ve Yeonjun'a garip bakışlar atmıştı.

"Ne gülüyosun be kendi kendine?" demesiyle Yeonjun Soobin'e dönmüş sonra da tekrardan önüne bakmış ve yürümesine devam etmişti.

"Bu sefer kelle alma sırası kimdeydi unuttun mu?" diyerek kendine sorulan soruyu es geçmiş ve kendisi soru yöneltmişti Soobin'e.
Soobin biraz düşündükten sonra kafasını sağa sola sallamıştı.
"Hatırlamıyorum, kimdeydi" demişti Soobin. Yeonjun ise "Uzun zamandır insan kanının tadına uzun uzun bakmamıştım. Bu iyi olacak." demiş ve Soobin'e bakmıştı.
Soobin ise gülmemek için kendini tutuyordu. "Desene adam yanlış kişiye denk geldi." demiş ve sırıtmıştı.

Yeonjun ise "Her türlü yanlış kişiye denk gelecek. Sen sadece daha nazik davranıyorsun. Beomgyu sırayla kemiklerini kırıyor. Taehyun limon gibi suyunu çıkartıyor. Kai adamın zihniyle oynatarak öldürtüyor. Ben damarlarını kopartıp kanını içerek, sense hiç uğraşmamak istermişçesine sadece kafasını kopartıyorsun." demiş ve Soobin'e dönmüştü.

"Haklısın" diyerek yanıtlamıştı Soobin, Yeonjun'u. İkisi de merdivenlerden inerken Yeonjun gözlerini yavaşça siyaha döndürmüş ve kendini yemeğine hazırlamıştı.
"Hazır mısın?" demişti Soobin.
Yeonjun da "Hiç olmadığım kadar" diyerek yanıtlamıştı Soobin'i sonra da ikisi birlikte içeriye girmişti.

.....

Bir sonraki bölüm adam yicek Yeonjun hehehyt.

After Dark | TXT ✓Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum