39

3.5K 321 63
                                    

Bölümü beğenip yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler ve iyi okumalar 🌿

39. Bölüm
Ana Babadan Kalan Boşluk

Esma masasında oturuyor önündeki kitaba bakıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Esma masasında oturuyor önündeki kitaba bakıyordu. Bakıyordu ama okumuyordu. Hâlbuki az evvel gözleri satırlarda hızla kayıyor, harfler bütünleşip anlamlı kelimeler oluşturuyordu. Şimdiyse sadece bakıyor mümkün değil görmüyordu. Anlaşılabilir sözler var edemiyor, her harf başına buyruk boşlukta dolanıyordu. Onu bu hâle getiren okuduğu birkaç satır cümleydi.

"Aşk, inan bana çocuğum, sadece yanılmaktır. Anadan babadan eksik kalan yanı, bedenindeki ve ruhundaki o boşluğu başkasıyla dolduracağını sanmaktır. Olduramayınca da yaşayacağın, iliklerine, her hücrene kadar hissedeceğin pişmanlık ve yalnızlıktır. Her aşkın sonu böyledir."

Yutkunmuş başını avcuna yaslayıp masanın üzerine eğilmişti.

Anadan babadan kalan boşluk...

İçinde hissettiği o yakan acıyı tarif etmek istese bundan başkasını yazamazdı, dilinden fazlası dökülmezdi heralde. Burnundan yavaş ve derin nefesler alırken hiç çıkamadığı dipsiz, karanlık dehlizlere kaydı ayağı. Tepetaklak oldu, baş aşağı yuvarlandı oralara. İnsan çocuğunu eksik bırakır mıydı? O çocuk büyüyüp yetişkin olsa dahi, tamamlayamaz hatta tamamlanamaz mıydı? Ailesinin bıraktığı yarım duyguları başkası tam edemez miydi? Ömrü öyle geçer, sevilmeye ve değer görmeye hep yabancı mı kalırdı?

"Oy sana kurban olurum." Hatice kadın Gülsüm'ü kendine çekip kolları arasında öpe koklaya severken kapı ağzındaki Esma'yı sonradan gördü. Başı yere eğik bekliyordu. Kapının pervazına tutunmuştu, sanki tutunmasa düşüp kalacaktı. On yedi yaşındaydı. On yedi yaşındaki genç kız ablasını kıskanır mı? Yada o bakışlarındaki koyu renk kıskançlık mı, hüzün mü? Annesiyle gözgöze geldi. İstedi ki kadın diğer kolunu ona açsın, gel bakayım sen de sol yanıma desin. Onun yerine sadece bakakaldılar birbirlerine. Yoktu Esma'ya bir yer. Bunu bir yutkunmayla, boğazını yakıp geçen bir korla kabullendi genç kız. Geriye dönüp balkona çıktı.

Fazlayım, dedi içinden. Ben bu eve fazlayım. Anneme fazlayım. Onun kalbine, merhametine ve sevgisine fazlayım.

On yedi yaşındaydı ama ilk defa o zaman gerçekten kaçmak istedi o evden. Hem de hiç istemediği kadar. Annesinin gözlerinde gördüğü parıltı ona ait değildi. Kendisine bakarken sadece tepkisiz kalmıştı. Annesiyle arasındaki ilişki buydu işte. Tepkisizlik. Mesafe ve boşluk.

Ağlamak istediğini fark etti Esma. Elini kolunu çok rahat hareket ettirebiliyor, gözlerini çevirip masanın üzerindeki papatyalara bakabiliyor, hatta yutkunup nefes alabiliyordu ama asla ağlayamıyordu. Oysa şimdi, şu an, gözyaşlarını akıtabilmeyi ne çok isterdi. Tıpkı o gün annesinin kendisine kucak açmasını istediği gibi isterdi.

Elma Ağacının AltındaWhere stories live. Discover now