35

3.9K 388 258
                                    

Bölümü beğenip yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler ve iyi okumalar 🌿

35. Bölüm
Toprağına Gelmişsin

Selin Hamza'nın da Esma'nın da tahmin ettiklerinden, hatta korktuklarından çok daha sıcak yaklaşmıştı aileye. Güleryüzlü, tatlı, herkesin kafasında kendi hâlinde bir kız fikri yaratmıştı. Yemek için yere serilen sofraya geçerken bile yüzünü buruşturmamış, her önüne gelenin tadına bakmıştı. Çok az konuşup sorulan her soruya tebessüm ederek cevap vermişti. Hatta yarın yapılacak nişan alışverişinde eşlik etmek istediğini söylemişti. Ne Hatice için ne de Esma için sorun olmazdı Selin'in varlığı, o yüzden kabul ettiler.

Çaylar dağıtılıp herkes bir konuda sohbete dalmışken Esma Hamza'yı izliyordu. Oğlan da ara ara kıza bakıyor ancak hemen dibinde oturan Mustafa yüzünden yeniden bulunduğu konuşmaya dönmek zorunda kalıyordu. Esma Hamza'yı bir yerde kıstırma, kapabilirse bir öpücük almayı planlıyordu. Fırsat kolluyor ama bir türlü bulamıyordu. Çayları tazelemek için Gülsüm mutfağa gitmişken Esma da peşinden kalktı. Kapının eşiğinden adama kaş göz etti gelmesi için. Hamza daha fazla bu uğultuya tahammül edemeyeceğini düşünerek elinde tuttuğu çay bardağını yanına bırakıp ayaklandı. Sedirden yere indiği an Mustafa kolundan tutup durdurdu.

"Nereye?"

"Tuvalete kardeşim. Geldiğimden beri çay dayıyorsun gitmeyim bir yere diye ama ben de insanım. Tuvalete gidiyorum müsadenle." dedi tekrar kalkarken.

"İyi." Kendi kendine mırıldandıktan sonra yanında oturan karısına döndü Mustafa. "Esma nerde?" Bacısı ortalıkta yoktu, oğlan da kalkmıştı, kesin buluşacaklardı kıyıda köşede.

"Elinin köründe. Sana ne? İç hadi çayını da gidelim, uykum geldi." diye konuştu Hümeyra ters ters. Hem kocasının durmadan bacısını kontrol edip Hamza'yı yerinden bile oynatmamasına sinir olmuş hem de gerçekten uykusu gelmişti. Saat henüz erkendi ama bu hamilelikten midir nedir birkaç gündür uyku basıyordu genç kadını.

"Tamam fındığım." Mustafa karısının aksine sakin bir tonda konuştu. "Sinirlenme sen. Hemen içip kalkalım." Bir yudum aldı çayından. Ağzı yanmıştı. "Çok sıcak, soğusun da öyle." Birkaç üfleyip tekrar içti.

Hamza balkonun kapısında kendini bekleyen kızı gördü. Esma arkasını dönüp kapıdan çıktı. Sessiz adımlarla balkonun ilerisine, odaların ve sokak lambasının ışığının düşmediği daha karanlık yere yürüdü. Hamza hemen arkasında onu takip ediyordu. Daha fazla ilerlemesine gerek olmadığını düşünüp uzandı ve Esma'yı kolundan yakaladı. Kendine çevirip diğer koluyla sardı belini. Genç kızın beklediği buydu belli ki. Ne irkildi ne şaşırdı. Sözleşmiş gibi yönü oğlana döner dönmez kollarını boynuna sarıp başını omzuna yasladı.

"Çok özledim seni, biliyor musun?" diye konuştu.

"Biliyorum. İçeride alamadın gözlerini benden." Hamza gülerek konuşsa da kendisi de farklı değildi Esma'dan.

"Diyene bak. Sen de şaşı olacaktın nerdeyse bana bakmaktan." Demek fark etmişti Esma da Hamza'nın sürekli kendisini görme çabasını. Fark edilmeyecek gibi de değildi aslında. Saniye kadın bile bir ara gözlerinin odanın köşesinde olduğunu görmüş ama yaşlı kadın Esma'yı izlediğini anlamamış hayırdır diye sormuştu. Hatice'ye eğilip oğlanın gözünde şaşılık mı var demişti "Sen de özledin değil mi?"

"Çok özledim. Tahmin bile edemezsin."

"O zaman seni öpebilir miyim?" Esma başını yasladığı yerden kaldırıp oğlanın yüzüne baktı. Başı aşağıda kalıyor, parmak uçlarına yükselmesi gerekiyordu. Bu çabasıyla bile göz hizasına yetişemiyor ancak Hamza başını eğerse yaklaşabiliyordu. Eğer oğlan başını kaldırırsa değil öpmek bakışlarını görmek bile imkânsız hale geliyordu. Bu yüzdendi kızın izin istemesi. Hamza'nın başını eğip öpülesi her zerresini kıza sunması gerekiyordu.

Elma Ağacının AltındaWhere stories live. Discover now