Kadim Ve Yüce Ruh Çıkarma Ritüeli

476 88 36
                                    

Büyülerin anlamları bölümün sonunda, belirtilen numaralarla verilmiştir. İyi okumalar dilerim...

Harry ağzındaki kanı yere tükürdü ve elinin tersiyle dudaklarını sildi. Sonrasında düştüğü yerden kalktı ve asasını sıkıca kavrayıp tekrar saldırdı. Hagrid ve onun lanet olası yaratıkları! Karşısındaki yaratığın ne çeşit bir varlık olduğundan bile emin değildi!

Bu adını, türünü, amacını bilmediği ama savaşmak zorunda kaldığı on ikinci yaratıktı. Önceki on bir tanesinin dördünü öldürmüş, ikisini bayıltmış, birini ise ağır yaralamıştı. Kalan dördünden ise kaçmak zorunda kalmıştı.

Şimdi bu garip şey ile uğraşıyordu.

Aslan benzeri pençeleri ve boynuzlu, sert bir kafası vardı. Deli gibi kükrüyordu ve her kükremede Harry kulak zarlarının patlamaya yaklaştığını hissediyordu.

İçgüdüsel olarak kendini korurken bu turnuvanın sonucunu düşünüyordu. Üçüncü görevdeydi. Son görevdi ama açık ara en zorlayıcısı oluyordu. Fleur ve Victor'u uzun süredir görmüyordu. Lanet labirentin her koridorunda ayrı bir canavar vardı.

İnadı inattı, bu görevi tamamlayacaktı.

En sonunda duyduğu kükreme öfke değil acı doluydu. Zavallı yaratığın bacağı resmen parçalanmıştı. Harry bunu yapan kişi olmaktan gurur duymuyordu ama... O bir savaş çocuğuydu. Ölmek mi öldürmek mi dendiğinde, öldürmeyi seçmeye başlayalı çok olmuştu.

Öldürmek zorunda kaldığı tek şeyler hayvanlar değildi.

İlk olmamıştı, son da olmayacaktı.

Harry elini alnına bastırdı ve kendine toparlanmak için bir an tanıdı. Sonrasında tekrar ilerlemeye devam etti. Temkinli bir şekilde yaratığın etrafından dolaştı ve bitkisel koridorun sonuna ilerledi. Sağ ve sol olmak üzere yol ikiye ayrılmıştı.

Bir kez daha gözlerini yumdu ve sihre odaklanmaya çalıştı.

Uzun bir an için hiçbir şey hissetmemişti. Ardından kupanın parlak büyüsünün nabız gibi atışını sağ taraftan hissetti. Gözlerini açmadan o tarafa yöneldi. Sabahtan beri hafif hissettiren kupanın büyüsü, şimdi çok yoğun ve sıcaktı.

Harry gözlerini açma zahmetine girmedi. Görevde on iki yaratık vardı ve tamamıyla karşılaşmıştı. Yani güvendeydi.

Kendisini bekleyen Karanlık Lord Voldemort'u saymazsa... Ancak ilginçtir ki korkmuyordu. Belki de Gaunt ile fazla zaman geçirdiğ içindi. Ancak Voldemort ile karşı karşıya gelmek ona hiç ürkütücü gelmiyordu. Ya da sonunda delirmişti.

Labirentte bir kez daha sola döndü ve gözlerini açtı. Kupa karşısındaydı. Hatırladığı şekildeydi, parlıyor ve büyü yayıyordu. Tek fark Harry'nin bu büyüyü tamamen hissedebilmesiydi. Anahtarın büyüsünü hissedebiliyordu.

İlerledi, asasını kılıfından çıkardı ve sıkıca tuttu. Kendini mide bulandırıcı duyguya hazırlayarak kupayı yakaladı.

Midesi sıkıştı, vücudu bulandı ve buharlaştı. Bedenini tekrar katı halde hissetmeye başladığında karanlık, ağaçlık bir alanın ortasındaydı. Bir ormanın içindeki açıklıkta gibiydi. Duyduğu ses ile arkasını döndü. Hafifçe mırıldandı.

"Voldemort. Lucius mesajımızı iletti mi?"

"İletti Potter. Tüm bunlar sen ve yaşlı Dumbledore'un oyunu çıkmasa iyi olur."

Voldemort hâlâ orada olduğuna inanamıyordu. Ancak yapıyordu.

"Çıkmayacak, Gaunt birazdan burada olacak."

Kral'ın Son VarisiWhere stories live. Discover now