Duruşma Günü

800 117 80
                                    

Harry, tamamen düzgün giyinmişti. Siyah resmi cüppesi en kaliteli kumaştandı. Saçlarını özenle karıştırmıştı, olabildiğince karman çorman bir hale getirmişti. Ayakkabısı tertemiz, parlak ve hafif topukluydu. Büyük Salon'daki kahvaltıda herkesin gözleri onun ve profesör masasında oturan misafirin, Remus Lupin'in, üstündeydi. Hepsi de o ikilinin orada öyle şık ve resmi giyinmelerinin amacını biliyordu.

Sirius Black'in duruşması yapılacaktı, bunu koskoca sihirli Britanya'da bilmeyen kalmamıştı. Seherbazların ikiliyi almak için gelmesine çok az kalmıştı. Draco da heyecanla bekliyordu. Aslında, tüm Slytherin evi merakla bekliyorlardı. Çünkü onlar ölümyiyenlerin varisleri olarak kimin ne olduğunu zaten biliyorlardı. Tabii ki Sirius'un ölümyiyen olmadığını biliyorlardı. Ancak, adam bir Black'ti. İntikam hırsı ve ırsi delilikleri bir araya gelerek gerçek bir katile, psikopata dönüşmüştü, diye düşünüyorlardı.

Tabi ki Harry Potter onların tüm doğrularını yıkmak için gelmişti. Her zamanki gibi, bu konuda da mümkün olmayan ama inanılmaz derecede uyumlu ve mantıklı noktalara değinerek adama bir dava açtırmayı başarmıştı.

Bu duruşmanın sonucu pek çok şeyi belirleyecekti.

Remus çok gergin ve heyecanlıydı. Yıllar sonra ilk kez dostunu görecekti. Hain olarak bildiği dostunu... Gerçekten, Harry çok garipti. Çocuk tüm o gerçekleri kimden, nasıl öğrenebilmişti? Peki Peter'den bilgileri alma şekli? O büyüleri nereden öğrenmişti ve nasıl oluyordu da hiç acımadan, düşünmeden işkence yapabiliyordu?

Harry hakkında düşününce istemsiz olarak gözleri çocuğa kaydı. Gerçekten... Kendisi burada gerginlikten ve heyecandan kudurmak üzereydi. Neredeyse pençelerini çıkartıp kurda dönüşecekti. Ama Harry gayet... Normaldi? Nasıl normal olabiliyordu ki?! Çok fazla sakindi! Sanki, sanki duruşmanın sonucu şimdiden belliymiş gibi; duruşmanın kendisi bir zaman kaybıymış, gerçekler çok açıkmış gibi davranıyordu. Sirius'u affetmeme ihtimalleri vardı, hatta Peter'a iftira atma suçuyla kendileri bile ceza alabilirlerdi! Bu çocuk nasıl bu kadar sakin, bu kadar rahat olabiliyordu ki?!

Harry'de gözleri fazla oyalanınca çocuk hissetmiş olacak ki, kendisine baktı. Güven verici şekilde gülümseyip göz kırptı. Karşılık olarak Remus da titrek bir gülümseme verdi.

Remus bir kurt adamdı. Bundan memnun olsa da olmasa da o bir kurt adamdı.

Kurt adam içgüdüleri, Harry'e karşı dikkatli ve tetikte olmasını söylüyordu.

Yeğenini çok seviyordu. Onun şuan bu hayata tutunmasının tek sebebi Harry'di. Ancak ona karşı temkinli olmaktan kendini alıkoyamıyordu bir türlü. Çocukta bir şeyler yanlıştı. Kesinlikle gizlediği bir şey vardı, ama Remus ne olduğunu anlamıyordu. Sanki tüm gerçek gözlerinin önündeydi ama o kaçırıyordu. Sinir bozucu ama sevimli küçük yılan, gerçekten kafasını karıştırıyordu. Sinir bozucu ama sevimli...

Büyük Salon'un kapıları gürültüyle açıldı. İçeriye giren yedi seherbazın da okyanus mavisi resmi cüppeleri vardı. Aynı anda hem kibar hem sert gözükmeyi başaran bir yüz ifadesine sahiplerdi. En öndeki seherbaz yüksek sesle konuştu.

"Sirius Orion Black'in duruşma tanıkları, Remus John Lupin ve Harry Jamison Chester Rain Potter Black'i ve duruşmada yer alması gereken Weasley ailesi üyelerini almak üzere, İngiltere Sihir Bakanlığı tarafından gönderildik. Müsaadeniz var mıdır, müdür Albus Dumbledore?"

Resmi isminin duyurulmasıyla ayağa kalkan Harry, müdüre baktı parıldayan gözlerle. Dumbledore, yanındaki iki yardımcısına döndü. Minerva McGonnagal ve Severus Snape, onun da duruşmaya gideceğini bildikleri için sadece başlarını salladılar. Okulun onlara emanet edildiğinin göstergesiydi bu bakışma ve onaylama anı. Dumbledore sakince ayaklandı.

Kral'ın Son VarisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin