10🍂

1.1K 82 76
                                    

Önceden ona karşı hiçbir şey hissetmiyorken, şimdi içimde ona kusma isteği uyandıran sadece nefret vardı.

"Acımasız.."

Zorla mırıldandığım sözlerden sonra benim haberim olmadan boynuna giden ellerim havada asılı kalmış ve havada tutmaya çalıştığım başım koluna düşmüştü.Karanlık beni hapsedince ben de onun tutsağı olmayı kabul etmiştim.

Başımdaki ağrıyla gözlerimi zorlukla açmaya çalıştım.Bulanık gözlerle etrafa bakınırken bu sefer yine farklı bir odada olduğumu fark ettim.Sadece dekor farklıydı, geri kalan her şey, yani eşyalar, son uyandığım odaya benziyordu.Bu eve geldiğimden beri hayatım bir oyuna dönüşmüştü.Uyandığımda belli bir bölgede hayatını kaybeden ve başka bir bölgede gözlerini açan bir oyuncu gibiydim.Benimle iradem olmadan oyuncak gibi oynuyor, tüm hayatımı kontrol ediyordular.

Odada yalnız olduğuma şükrederek ayağa kalktım.Yoongi bana iyi davranmıştı, belki ondan yardım isteyebilirdim.Beni o odadan kurtarmaya gelen birinin bu evden çıkmama izin vereceğine inanıyordum.En başından beri bu evden gitmek istememin en büyük ve tek sebebi annemi yalnız bırakmamaktı.Ve şimdi korkum beni bulmuş, babam annemi döverken eve gidememiştim.Ona bir şey olursa yıkılırdım.

Baş dönmesine aldırış etmeden kapının altın kulpunu yavaşça indirdim ve kapıyı açtım.Koridora ilk adımımı atarken hızlıca etrafa baktım, bu sefer başka bir koridordaydım.Başından beri söylediğim gibi bu evin benim gözümde bir labirentten farkı yoktu.Sayısız oda, bu odalara giden sayısız farklı koridor..
Bir insanın yolunu kaybetmesine neden olacak kadar çoktu.

Diğer odadan elinde takım elbiseli bir kadın çıkmış ve beni görür görmez endişeyle etrafına bakınmaya başlamıştı.Ben hala uykulu bir şekilde etrafa bakarken, "Bay Kim'e uyandığınızı haber vereceğim," demiş eğilerek ve sonra büyük adımlarla uzaklaşmıştı.

Cezanın devamı için mi uyanmamı bekliyordu?
Cezadan korkmuyordum, annemi görmeme izin verseydi her cezayı kendim kabul ederdim.Sadece annemi görmem ve rahatlamam gerekiyordu.O kadar büyük bir şey istemiyordum, buna hakkım vardı.

Nereye gittiğimi bilmeden yolda yürümeye başladım.Gözlerim yorgun ve her an uykuya dalmaya hazırken ayakta durmak çok zordu.Bu eve geldiğimden beri iki kez bayılmıştım, sonum nereye varacaktı gerçekten merak ediyordum.Kim bilir bana daha neler yapacaklardı.Hatta bu evde bir adam öldürmüştüm ve sanki duyularım ölmüş gibi korku hissetmemiştim. Ben bu tür bir insan değildim..

Koridorda karşılaştığım sağa ve sola dönüşle, hizmetçinin az önce gittiği yoldan değil, diğer dönüşe döndüm.Çünkü onun izlediği yolun nefret etmeye başladığım kişiye ulaştığı bilinen bir gerçekti.Bırak yüzünü görmek, sesini bile duymak istemiyordum.Nefesinden zalimlik yağıyordu.

Döndüğüm koridorda duvarlara yaslanmış görevliler vardı.Strese girdiğimde beni durduracaklarını ve gitmeme izin vermeyeceklerini düşündüm.Ama tam tersine hiç hareket etmiyorlar, hatta nefeslerini tutuyor gibiydiler.Bütün gün hiçbir şey yapmadan öylece dikilip durmaktan gerçekten sıkılmıyorlar mıydı?
Onların yerinde olsam, ev denen bu cehennemden çoktan kaçardım.

Koridorun sonu merdivenlerdeydi.Tüm koridorlarda yer alan kırmızı halının yumuşacık ipeklerine basıp merdivenlere adım attım.Halının aksine merdivenler soğuktu.

Aşağı inmeye karar verdim, evde asansör olmasına rağmen binmeye cesaret edememiş, merdivenlerden aşağı inmiştim.Hangi katta olduğumu bile bilmiyor, aşağı inmeye devam ediyordum.Bir an önce Yoongi'ye, mutfağa gitmeliydim.Önce onun benim için cezalandırılmadığını öğrenmem, sonra kendi acıma çare bulmam gerekiyordu.

FOR DEBT || ~TAEKOOK~ Where stories live. Discover now