31. Bölüm | Üzeri Çizilemeyen Tarih

25 12 0
                                    

ˋˋAlacakaranlık Perdesini İndirdiğinde ve bir Yıldızla Sabitlediğinde bir Arkadaşın Olduğunu Hatırla Çok Uzaklarda Olsa da.ˏˏ

-Lucy Maud Montgomery / Yeşilin Kızı Anne-

Günler önce aslında bir ailemin olduğunu ve tüm bu yaşananların günlüğe öylesine yazılan bir kurgudan ibaret olduğunu düşünüyordum. Bu hikayeyi yazan kişinin kafasında kurduğu bu sahneler bana o kadar acı çektiriyordu ki, neredeyse nefretimin esiri olmaya başlayacaktı. Hayatında ki anlamsız bir yaşantı benimkini anlamlı kıldırmaya çalışıyordu belki de fakat eğer anlam buysa hayır değildi.

Gerçekten bir kurgu içindeysem, mutlu olmam çok mu zordu? Mâdem bütün kaderim onun elindeydi, niçin bu kadar zulüm çekmemi istiyordu? Aşık olmak, iyi bir insan olmak, sadece anı yaşamak bana çok zor geliyordu.

Eğer yaşanan bunca şey sadece bir satırda kalıyorsa, ondan bir şey isteyeceğim: Benim için zor olan o yolları açabilir misin? Belki seninde hayatına artık bir anlam katar bu güzel satırlar.

Sonra gerçekliğe döndüm. Etrafa baktım, batmakta olan güneşi izledim ve bunların kurgu olamayacak kadar değerli anılar olduğunu fark ettim. Ben gerçekten yaşıyordum ve burada ki her şey benim için anlamlıydı, hayatımda ki kişilerde... Güneş doğarken, battıktan sonra çıkan o güzel ay bana yaşadığımı hissettiyordu. Yağmurdan nefret ediyorum belki ama öyle çaresiz anlarım oluyor ki yağan yağmur sanki kurtuluşum gibi hissediyorum, sanki yağmur yağmazsa nefes alamayacak gibi hissediyorum. Sonra mutlu oluyorum ve günün ortasında yağan yağmura yakınıyorum.

Kurtuluşum olan o yağmur, günün sonunda yakarışım oluyordu...

Akşam saatine yaklaşırken araba otelin önünde durmuştu. Şoförüm kapımı açtı ve inmeme yardım etti. Kırmızı halının etrafı, kameranlarla çevriliydi. Her biri bana yaklaşıp sorular sormaya çalışıyordu.

"Merter Poyrazoğlu ile sevgili olduğunuz doğru mu?"

Hayır.

"Neden Merter bey ile gelmediniz?"

Durumumuzdan çok daha önemli işleri var çünkü.

"Neden yalnızsınız?"

Yalnız değilim.

Her birine içimden cevap vererek, korumalarım tarafından zararsız bir şekilde kapıya kadar ilerleyebildim. Kapıdan içeriye girdiğimde derin bir nefes bıraktım. Lansmanın başlamasına çok vardı ancak gazeteciler çoktan gelmişti.

En son burada mal alışverişi için toplantı düzenlemiştik. Bu otel bugünkü lansmana oldukça uyumluydu. Ana salona vardığımda, herkes telaş içindeydi. Merter'in etrafında birkaç kişi ellerinde ki evraklardan bahsediyorlardı. Garsonlar masaları donatırken, organizasyon şirketi son dokunuşları yapıyordu. Kapıdan girer girmez Merter ile göz göze gelmiştim fakat ona bir şeyler anlatmaya devam eden çalışanı dikkatini benden çekmesini sağlamıştı.

Onlara doğru yürümeye başladım. Merter gündelik kıyafetleri ile ortada dolaşıyordu. Tanrı'm, adam çalışanlardan daha çok çalışıyordu! Merter hepsine kısa cevaplar verdiğinde bana döndü. Çalışanlar etrafa dağıldığında ikimiz kalmıştık.

"Erken gelmişsin," saçlarını karıştırırken mırıldandı. "Gerçi gelmeni de beklemiyordum."

Arkamda ki kapıyı işaret ettim. "Gideyim istersen?"

KAİSAWhere stories live. Discover now