19. Bölüm | Karanlığa Boyanan Turuncu

45 31 1
                                    

"Oradan Kurtulsan bile Yaşanan her şey Bedeninde bir İz Bıraktı. Bedeninde ki o İzler Her Zaman Seninle Olacak, Mahkûm Olduğun bu Yaşananlardan kurtulamayacaksın çünkü Sen Artık Oraya Mahkûmsun."

Bir Hafta Sonra:

Piyon rolü üstlenerek gece yarısı parlaklığı ile gözlere yaptığı şovla harikulade bir görünüme sahip Ay'ın aslında bir piyon olduğunu bilmek için bazı araştırmalara başvururuz. Bu araştırma sonucunda aslında gerçek parlaklığını güneşten elde etmesi sonucunda parladığını görürüz.

Güneş onları arka plandan yönetiyordu gece yarısı çöktüğünde... Ay o gün sönük bir hâle gelirse ise sorunun onda olduğunu düşünerek ona bakmaya tenezzül bile etmeyiz ancak güneş yine sabah olduğunda insanların gözdesi olarak gece yarısına kadar gökyüzünde vaktini geçirir.

Güneşin parlaklığını alan ay bir gün piyon olduğunu herkese gösterdiğinde bütün gözler güneşe çevrilecektir. Bunu ay ne kadar istese de güneş ifşa olmayı istemez. Neden istesin ki? Bütün kirli işler piyona atıldığı için ona kimsenin zararı dokunmaz. Ta ki öğrenilene kadar...

Şu bitmek bilmeyen operasyonu bitirip Türkiye'ye dönmek istiyordum. Sanırım bu imkânsızdı...

Caleb dün gece taburcu olmuştu. Kendini gayet iyi hissettiği için operasyona katılmak istediğini söylemişti. Elbette reddedildi ancak o kadar inatçıydı ki Anton'u ikna etmek için elinden gelen her şeyi yaptı. Eh, tatlı Anton'umuzda bunu zorla da olsa kabul etmişti.

Aniden sancı girdiğini gördüğü dünkü akşam yemeğinde kararından pişman olduğu Caleb'a gösterdiği kızgın bakışları, her şeyi açıklıyordu.

Girdiğimiz sanat galerisinde kenarda tabloları inceliyor gibi yapıyordum. Karşısında durduğum bu tablo Leonardo Da Vinci'nin 'Son Akşam Yemeği,' tablosuydu. Yaklaşık ön üç kişinin yer aldığı bir yemek masasını ele almıştı Leonardo Da Vinci.

Ortada oturan İsa, yanındakiler ise havarileriydi.

Yanımıza gelen rehber tabloyu anlatmaya başladı.

"Leonardo Da Vinci'nin 'Son Akşam Yemeği,' tablosu, sanat eserleri arasında en çok bilinen, en çok beğenilen ve tekrar tekrar resmedilmiş bir eserdir. Bu çok kez tekrarlanan eser, dünyada en kolay bulunan sanat eserlerinden biri olmasına rağmen orijinali Milano şehrindeki Santa Maria Delle Grazie Manastırı'nın duvarına yapılmıştır. Tabloda İsa'nın yakalanıp çarmıha gerilmeden önce havarileriyle yediği son yemeğini tasvir eden Leonardo Da Vinci, aslında İsa'nın arkadaşlarından birinin ona ihanet edeceğini açıklamasından hemen sonraki tepkileri göstermek istiyordu. Leonardo da Vinci, tablosuyla ilgili bir yorumunda: "Bu resim, İsa'nın Hıristiyanlar için kutsal sayılan ekmek ve bir kâse şaraba uzandığı Ökaristi'nin (Ekmek-Şarap Ayini) doğuşundan hemen önceki anı resmeder," diyordur. Ünlü ressamın bu eserini yaparken taş üstüne tempera boyası kullanarak kendine has bir teknik icat ederek yaptığı bir resimdir."

"İlgi çekici," diyen yaralı Caleb yanımıza gelmişti. "Satın alsak mı sizce?" Elbette almayacaktık ama konu açılsın diye verdiği uğraşın bir parçasıydı. Rehber yanımızdan ayrıldığında rahatça etrafa bakınmaya başladım. "Ayak üstü bilgilendiğimize göre bizde çarmıha kimleri gereceğimize karar verelim."

Düşünceli bir şekilde etrafa baktım ve birini işaret ettim. "Şu kadın gözüme pek hoşuma gelmedi. Ondan başlayalım mı?"

"O kadın bize lazım o yüzden olmaz. Yanında ki daha ideal." Kısık gözlerim, tabloya ilgiyle bakan gözlere döndü.

KAİSAWhere stories live. Discover now