10. Bölüm | Ela Gözlerin Geçmişi

60 36 9
                                    

"Ellerimiz Bolatlı, Ellerimiz!"

"Çabuk odama gel!" Korkarak müdüreyi takip ettim. Odasına girdiğimizde yanağıma sertçe bir tokat yapıştırdı. Göz yaşlarım akmaya şimdiden başlamıştı. "Okulda kavga etmek ha?! Kızı dövdüğün gibi döveyim mi senide?!"

"H-ayır, l-ütfen." Saçlarımı tutarak aşağıya kadar çekti.

"Yetimsin diye ailesi olan kıza duyduğun kıskançlık yüzünden kavga ettin değil mi?! O parayı da çantana koydun değil mi?"

"Hayır! Canım yanıyor!"

"Bana sesini yükseltemezsin!" Saçlarımı bıraktı ve karnımı sıkarak gözlerimin içine baktı. "Kavga edersen bir daha, yemin ederim seni öldürürüm. Ağlama bebek gibi! İğrenç yaratık."

Titriyordum ve gözyaşlarıma engel olamıyordum. Küçücük bir çocuktum ve iğrenç olmak için henüz ne yaptığımı bile bilmiyordum. Pis mi kokuyordum? Sanmıyordum çünkü yeni yıkanmıştım...

Ben iğrenç bir yaratıktım ve yaşamayı bile hâk etmiyordum. Kızın parasını almamıştım ama ailem olmadığı için bana suç atmışlardı.

Sınıfta ne yapılırsa her şeyi benim üstüme atıyorlardı ve her yurda adım attığım da bir tokat yiyip, yerde tekmelenene kadar dayak yiyordum.

Bir sonra ki gün okula gidemeyecek hâle geliyordum fakat küçücükken kendimden nefret ederek ölmek için yalvarıyordum...

Bir tokat daha ve gözlerim kıpkırmızı oluyordu. Bir kere gözlerimi oymayı bile deneyecekti ama korku ile elimi yüzüme kapattığımda parmaklarımı kırmıştı.

O gün ağladığım gibi hiçbir zaman ağlamamıştım. Bir daha yazı yazamayacağım diye korkarak yaşamaya başlamıştım, iyileşene kadar.

Birkaç ay sonra, sınıfın en zekisiyim diye benden kopya çekmeye çalışmıştı biri fakat onu da benim üstüme atmıştı. Yahu en önde ki çocuk nasıl kopya çeksin?! Diye haykırmak istiyordum müdüre ama yalnızca ağlayarak bir suçum yok diyordum...

Çocukluğum şiddetle mâruz geçmişti ve hayatım; Okuldan yurda dönüp dayak yemek olarak kısır döngüye girmişti...

Öğle yemeğinden döneli yaklaşık üç saat olmuştu ve yeniden masama oturmuştum. Gözlerim bir açılıyor, bir kapanıyordu. En sonunda bedenim iflas etmiş olmalı ki başım masaya düştü...

Gözlerimi açtığımda geri kapatmam çok uzun sürmedi, yeniden açtığımda panikle ayağa kalktım ve derin bir nefes alarak ayakkabılarımı ayağıma geçirerek odadan çıktım. Neresiydi burası?

Merdivenlerden inmeye başladığımda rüyamda ki gibi olmasın diye dua ederken buldum kendimi. Yanan bir ışığı takip ettim ve kendimi mutfakta buldum. Ada tezgahta, açık bir bilgisayarın önünde biri oturuyordu. Hafifçe o kişiyi görmek için bir adım attığımda bilgisayarından başını kaldırıp bana baktı.

Ortağım olduğunu görünce derin bir nefes aldım. "Kaçırıldım sandım!" Rahatlama ile tezgaha yaslandım.

Güldüğünü duydum. "Seni kaçıracak kişi başına bela almamak için vazgeçer."

KAİSAWhere stories live. Discover now