[14. BÖLÜM]: KARANLIĞIN KAPLANI

3.8K 273 120
                                    

Şu anda siyah bir arabanın içinde ellerim bağlı bir şekilde yanımda kuzgun, dışarıda tonlarca adamla birlikte bekliyordum. Saat 23.59'du ve Asrın'dan hiçbir haber yoktu. 

''Son 20 saniye fahişe.'' Kuzgun beni tutup dışarı çıkardığında dehşetle etrafa bakıyordum. Tanrım, Asrın yalvarırım gel.

Uzaktan gelen melodiyle bakışlarımı o yöne çevirdim. Bu şarkıyı biliyordum, Oğuzhan Koç-Seni ellere vermem. 

Sevdirdin kendini bana hiç sorma,
Bundan sonra sana gözüm gibi ben bakarım,
Seni hiç kimseler alamaz unutma, 
Kimseler üzemez karşılarına ben çıkarım...

Tüm heybetiyle Asrın Karaca'yı gördüğümde içimden binlerce kez tanrıya dua ettim. Asrın'ın ayakları direksiyonda, kendini üst camdan dışarı çıkarmış, elinde bir mikrofonla şarkı söylüyordu. Gözlerimiz kesiştiğinde bana göz kırpıp şarkıya devam etti. 

''Bana göre sen benim olmalısın,
İçime nefes gibi dolmalısın,
Kaderime yön verecek bir ışık gibi doğmalısın.''

''Ara sıra bazı yok olsan da,
Geceleri üşüdüğüm anlarda,
Yanıma koşarak beni kor gibi yakmalısın.'' 

Gözleri bu kez de Kuzgun'la buluşunca Kuzgun'a kısa bir bakış atıp tekrar bana döndü. ''Ateş güzeli!'' diye bağırdı. ''Unutma,'' dedi ve nakarat kısmını söylemeye başladı. 

''Vermem seni ellere vermem,
Allah şahidim olsun,
Vermem seni ellere vermem,
Söz verdim bir kere dönemem.'' 

Arabayı tam önümüzde durdurduğunda şarkı da durdu. Kuzgun beni yanına çekiştirip, ''Kediciğin de geldi.'' diyerek dalga geçti. Asrın arabadan inip bize doğru yürürken kaşlarını çattı. Gözleri hala benim üzerimdeydi. 

''Az önce bana kedi mi dedi o?'' gülmemek için yanaklarımın içini ısırdım. ''Galiba öyle dedi.'' Bakışları bu sefer de Kuzgun'u buldu ve dudağını büzerek küçük çocuklar gibi konuştu. 

''Aşk olsun Kuzgun, benim nerem kedi?'' dediğiyle kahkaha attığında Kuzgun adamlarının arkasına saklandı ve beni de yanına çekiştirdi. 

''Ne biçim bir piçsin lan sen?'' Sorusundaki bariz şaşkınlıkla Asrın bu kez daha gür bir kahkaha attı. 

Asrın'ın tavırları Kuzgun'u sinirlendirirken beni ilerdi doğru itti ve dizlerimin üstünde yere düştüm. Dizlerimin acısıyla bağırdığımda Asrın derin bir nefes verdi. 

''Ona dokunduğun parmaklarını teker teker kırıp yediririm lan sana!'' Kuzgun Asrın'ın tehditlerini umursamıyormuş gibi güldü. 

''Bana fahişemi ver Kaplan,'' bana kısa bir bakış attı ve devam etti. ''Bende seninkini.'' Duyduklarıyla Asrın'ın boynundaki damarlar belirginleşirken Kuzgun Asrın'ın damarına bastığını anladığında sırıttı. 

''Kuzgun,'' dedi sakince. ''Gece'ye dokunursan karanlığına gömülürsün.'' Ateş kahvesi gözlerinin an be an koyulaşmasını izledim. ''Ve Kuzgun, bu hikayede karanlık bir kaplan.'' 

Etrafı yoğun bir silah sesi kapladığında korkuyla ellerimi kulaklarıma siper edip çığlık attım. Asrın sanki kurşunun ona gelmeyeceğini biliyormuş gibi hiç istifini bozmadan cebinden bir tane sigara çıkardı ve yaktı. O keyifle bizi izlerken Kuzgun beni kolumdan tutup arabanın içine sürükledi. Arabaya bindiğimde Kuzgun da hemen peşimden binip şoföre bağırdı. 

''Sür sür sür!'' Arabanın hareket etmediğini görmemizle benim kaşlarım çatılırken Kuzgun bağırmaya başladı. 

''Sana bunun için para ödüyorum sikik herif! Sür şu lanet arabayı!'' Camdan dışarı baktığımda Asrın ellerini arkasında bağlamış yanımıza geliyordu. Yanımıza gelip biraz eğildi ve bir eliyle cama tıklatıp 'camı aç' işareti yaptı. 

GECE KELEBEĞİWhere stories live. Discover now