50- O Küçük Bir Canavar

411 52 1
                                    

Ön bahçeye gelmeden önce, Hei Xin'in endişeyle bağırdığını çoktan duymuştu,

"Küçük usta, kar soğuk. Oynamayı bırak. "

Wu Ruo gülümsedi.

Çocuk uyanmıştı!

Ön bahçede eğleniyordu. Onun kıkırdamasından anlayabilmişti.

Çocuğun bir gecede iki yaşında bir çocuk kadar büyümesinin o kadar da kötü bir şey olmadığını düşünmeye başlamıştı çünkü kendi başına koşup oynayabilmesi iyiydi.

Ön bahçede ki yeşim taşı kapısından girdiği anda, beyaz bir kar topu ona doğru atılıyordu. O, Shiyi ve Shijiu bir hamle yapmadan önce, kar topu doğrudan Wu Ruo'nun burnuna çarptı ve sonra yavaşça yere kayarak parçalara ayrıldı.

Shiyi aceleyle Wu Ruo'nun burnundaki karı onun için sildi, "Leydim, iyi misiniz?"

Wu Ruo o anda burnunu hissedemiyordu. Büyük acıdan dolayı gözlerinde bile yaş vardı.

Burnundan kan fışkırarak Shiyi'ye döndü, "Sence iyi görünüyor muyum?"

"Leydim, kanaman var." Shiyi onun için kanı bir mendille sildi.

Hei Xin koştu ve endişeyle sordu. "Leydim, iyi misiniz?"

Wu Ruo ona cevap vermeden kıkırdayan çocuğa gözlerini dikti.

Kırmızı pamuklu bir palto giymişti, bu parlak ve porselen tenini ortaya çıkarıyordu. Saçları düz bir saçakla küçük bir topuzla bağlanmıştı. Gözleri iri ve parlaktı, kıkırdadığında hilal şeklini almıştı. Şimdiye kadarki gördüğü en tatlı çocuktu.

Yanındaki dev kuşun parmakları yoktu ama kanatlarıyla kartopu yapabiliyordu. Çocuğa kartopu sunmaya devam etti, böylece çocuk, bahçede yürüyen hizmetkarlara atacak kadar kartopu toplayabiliyordu.

Hizmetçilerin çoğu kar taneleri ile kaplıydı. Çocuk çok eğleniyordu. Ama Wu Ruo'nun burnunun kanadığını görünce kendini suçlu hissetti. Aceleyle dev kuşun arkasına saklandı ve kuşun arkasına tırmandı ve Wu Ruo konuşmak için ağzını açmadan kuş uçup gitti.

Wu Ruo,"...."

Ondan çok mu korkmuştu? Onu görünce neden kaçtı?

"Küçük usta Eggie, nereye gidiyorsun?" Hei Xin aceleyle arkasından takip etti.

Wu Ruo'nun devasa vücudu nedeniyle çocukla başa çıkacak enerjisi yoktu. Bu nedenle, işi Hei Xin'e bıraktı.

Koridora gitti ve oturduğu anda Numu odanın arkasında kükreyerek onu ürküttü.

"Ah! Seni küçük züppe! Benim özenle beslediğim solucanları yok etmeye nasıl cüret edersin! Onları yiyemezsin. " Numu peşinden koştu ve "A-Ruo, oğlunu terbiye et!" diye bağırdı.

Hei Xin ondan özür diledi ve sonra o da bağırdı, "Küçük usta, o solucanları yiyemezsin. Babanı rahatsız etme. Büyülü silahlar yapıyor. Hei Gan, dikkat et! "

Sonraki an Wu Ruo, suya düşen birinin sesini duydu. Gözleri seğirdi. Çocuk tamamen küçük bir canavardı, özellikle buradaki herkese işkence etmek için buradaymış gibiydi.

Çok geçmeden, vücudunun her yeri ıslanmış olan Hei Gan çocuğu elinde tutarak içeri girdi, ardından ıslak dev bir kuş, saçları dağınık olan Numu ve endişeli bir yüz ifadesi ile Hei Xin de ardından içeri girdi.

Eggie, Wu Ruo'yu görür görmez kıkırdadı ve iri masum gözleriyle ona acınası bir bakış attı. Ona bağırmak gerçekten zordu.

Bu bakışı 'cezanın beni durdurabileceğini düşünüyor musun?" bakışıydı.

Numu çocuğu öne doğru çekti.

Hei Xin, Eggie'ye sarıldı, "Efendim, o hala bir çocuk. Cahil ve öğrenecek çok şeyi var. Lütfen onu affedin."

Eggie hemen Numu'yla yüzleşti.

Numu. "..."

Çocuk yeterince büyük olsaydı, kesinlikle onu pataklardı.

Wu Ruo bu sahne karşısında alnını ovaladı.

Gelecekteki hayatının kesinlikle "eğlence" ile dolu olacağına dair güçlü bir his zaten içinde vardı.

O anda bir hizmetçi salona girdi,

"Leydim, yan bahçedeki bir konuk sizi görmek istiyor."

.
.
.

Comeback of the Abandoned Wife [BL Novel]Where stories live. Discover now