33- Beleşe Öğle Yemeği Yoktur

472 66 11
                                    


Gazinocu Yu kaşlarını çattı, Wu Ruo'nun hiçbir ruhsal gücü olmadığını ve bu bedenle hızlı hareket edemediğini düşünüyordu. Ona zarar verme şansı olmayacaktı. Yani korkacak hiçbir şey yoktu. Tereddüt etti ama yine de Wu Ruo'ya doğru hareket etti.

Wu Ruo'nun önüne gelir gelmez hizmetçi öne çıktı ve ona baskı yaptı. Dizlerinin arkasında bir tekme atarak anında Wu Ruo'nun önüne diz çökmesine neden oldu.

"Ne... ne yapıyorsun?" Gazinocu Yu mücadele etti.

Shijiu, Wu Ruo'dan önce onu sıkıca tuttu.

Wu Ruo parmağını ısırdı ve Gazinocu Yunun alnına bir damla kan damlattı. Kan derisinin içine emildiğinde Wu Ruo yukardan mırıldandı,

"Benim taşra hizmetçim olursun, alacağın kazanç budur."

"Sen..." Dükkâncı Yu ona baktı. Sözleşmenin ne anlama geldiğini tam olarak bilmese de, hizmetçinin ne anlama geldiğinden oldukça emindi. Kumarhanenin sahibi olarak, Wu ailesinden daha yüksek veya daha güçlü biri değildi, ama yine de Gaoling Kasabasında iyi bir namı vardı. Nasıl hizmetçi olabilirdi?

Birisinin hizmetkarı olsa bile, böyle bir eziğin değil, Wu Bufang gibi birinin hizmetçisi olmalıydı.

Gazinocu Yu böyle şeyler düşünüyordu ancak, vücudu gittikçe yanıyor ve acı çekiyordu. Sadece merhamet için yalvardı,

"Genç Efendi Wu, hizmetkar olmak isterim. Lütfen beni bağışla. Beni bağışla."

"Kalbin beni iterken nasıl sana güvenip öylece seni bırakabilirim?"

Dükkâncı Yu, Wu ailesinin her türlü manevi varlığı kontrol edebileceği söylentisini hatırladı. Onları büzdükten sonra kontrol edebiliyorlardı. Manevi varlıklar itaat etmez ise, sözleşme yürürlüğe giriyor ve onları cezalandırıyordu.

Wu ailesinin sadece kötü canavarları ve hayaletleri kontrol ettiğini ve Wu Ruo'nun ruhsal bir gücü olmadığını söylemişlerdi? Fakat durum böyleyse Wu Ruo insanları nasıl mühürleyebiliyordu?

Acı, Yu'nun daha fazla düşünmesini engelledi. Wu Ruo'yu fazla kışkırtmamaya çalıştı ve bir süre sonra acısı yavaş yavaş kayboldu.

Wu Ruo, yerde nefes nefese kalan Gazinocu Yu ile dalga geçti, "Görünüşe göre anlaştık. O zaman daha fazla tükürük boşa harcamam gerekmiyor. Shijiu, onu geri gönder. "

"Tamam." Shijiu oldukça güçlüydü. Yu'yu bir eliyle kaldırdı. Tam kapıdan çıkacakken Hei Xuanyi'nin kapıda durduğunu görünce durdu,"Lordum."

Wu Ruo, Hei Xuanyi'yi görünce kaşlarını çattı. Hei Xuanyi'nin orada ne kadar süre durduğunu bilmiyordu. Sadece ...

Düşüncelerini hemen kesti ve kendi kendine güldü. Neden Hei Xuanyi'nin duygularını önemsiyordu?

Wu Ruo daha fazla düşünmeden, "İşini bitirdin mi?" diye sordu.

"Evet." Hei Xuanyi yanındaki sandalyeye oturdu.

"Babamdan atıştırmalıklar aldım. Tatmak ister misin? " diye sordu Wu Ruo.

Shiyuan, yemek çubukları ve yemekleri hazırladı, manevi güçle ısıtılan çok katmanlı yemek kutusunu açtı ve daha sonra altı sıcak dim sum yemeğini çıkardı ve Hei Xuanyi'nin önüne yerleştirdi.
( dim sum : çin mantısı.)

Hei Xuanyi et dolgulu bir taro kek aldı ve incelikle bir ısırık aldı.

"Yani? Ne dersin? Tadı iyi mi?" Wu Ruo,soğuk gözlerine gergin bir şekilde baktı.

"Hmm." Hei Xuanyi başka bir ısırık aldı.

Wu Ruo gülümsedi, "Beğendiğin iyi. Diğerlerini de deneyebilirsin. Haydi dene."

Comeback of the Abandoned Wife [BL Novel]Where stories live. Discover now