-1-

1.8K 29 59
                                    

Yalın ayaklarıyla bastığı ıslak çimenleri ezerek bedenini muhafaza etmeye çalışıyordu kendince. Giyindiği kabanını çıkarıp elleri arasından bırakırken başını kaldırıp çiseleyen bulutlara baktı.

Sükut-u bu şehrin gazabı, kendi ise kendi düşmanlığının müsteşarıydı. Elini açıp önüne doğru uzatmış yağmaya yeni başlayan yağmur damlalarını avucuna esir etmişti. Gözleri hissettiği huzuruna orantılı kapanıp kendi sessizliğine itaat ederken arkadan duyduğu çocuk sesleri, gözlerini gerisin geri açmasına neden olmuş, buradaki kaybetmek üzere olduğu huzuruna karşı ayakkabılarını giyinmiş kabanını alarak oradan uzaklaşmıştı.

Giyindiği ayakkabılardan çıkan tok ses yanından geçtiği insanların odak noktası olurken şeffaf kemik gözlüklerini düzeltmiş, elindeki şeffaf şemsiyeyi açmıştı. İlerlediği yoldaki insanlar yanlarından geçen tehlikenin farkında olmadan ona herhangi biriymiş gibi bakıyor, bazıları yakışıklılığı karşısında hayranlıkla izliyordu onu.

Gözleri kalabalık arasında dolaşırken gözüne kestirdiği ara sokağa ilerlemiş ruhların dahi terk edeceği türden olan bu sokakta ayakkabılarından çıkan sert sesin yankısıyla ilerlemeye devam etmişti. Sola sapacağı yolda aniden ona çarpan sert bedenle kalakalmıştı. Kendisine göre kısa olan beden tökezlerken sertçe dirseğinden yakalamış olan büyük beden sayesinde ayakta kalabilmişti. Uzamış kahkülleri yüzünü kaplarken o da sahip olduğu şeffaf kemik gözlüğünü düzeltmişti.

Karşısında gördüğü soğuk bakış ve gerilmiş çenesiyle ona bakan bu adam, ürkmesine neden olmuştu.

Büyük olan sınırlarına giren bu küçük tehdide karşı kaşlarını hiddetle çatmıştı.

"Buralarda dolanmamalısın küçük."

Boğuk, sert, ve tehditkâr sesi; kızı içten içe titretirken kolunu çekerek hızla onun yanından geçerek sokağın çıkışına ilerlemişti. Oysa arkasından acıyası bir şekilde sırıtarak yolunadevam etmişti.

Korkaklardan nefret ederdi.

Çıkmaz sokağın sonundaki evine girerken kapı sessizce kapanmış, onun her zamanki hâline eşlik etmişti.

Kabanını askıya asıp tişörtünü banyodaki kirliye atmıştı. Atletindeki kanlara aynada bir süre baktıktan sonra onuda çıkarıp kirliye atmış pantolonu ve iç çamaşırını da peşinden yollamıştı.

Güzel bir duş aldıktan sonra kanlardan tamamen arındığına emin olmuş duşakabinden çıkmıştı. Havlusunu beline sarıp küçük havluyla saçlarını kurulayarak odasına gitmiş üzerini giyinmişti. Bir şeyler atıştırdıktan sonra içkisini alarak salona geçmiş haberleri açıp keyifle sırıtmıştı.

Kendi şaheserinin çoktan ekranlardaki yerini aldığını gördüğünde keyifli bir kıkırtı bırakmıştı sükut-un hakim olduğu salona.

Onların 'cinayet' olarak adlandırdıkları bu şeye yeni bir özel ekip kurulduğu açıklanmıştı.

Bu özel ekibin başındaki kişinin kadın olduğunu duyan büyük beden içindeki kahkahaya engel olamamıştı. Tüm salonu onun alaycı kahkahası kaplarken haberlere bakıp başını iki yana sallamıştı.

"Küçük ahmaklar."

O bir şey yapmıyordu.
Keyfi cinayet işlemiyordu.
Bu sözde 'ülkeyi koruyan' bir takım aptalın beceriksizliğinden dolayı kendi koruyordu ülkesini.
Sonu müebbet dahi olsa kendi yaşadığı hayatı bir başka çocuk yaşamasın diye katlanırdı her şeye...

Jeon Jungkook | KS1Where stories live. Discover now