"Anne ölme, anne bizi bırakma." dedim sessizce.

Kalbim hızlı atarak ağıt yakıyordu akan gözyaşlarım yakılan ağıdı bağırarak dile getiriyordu. Haykırışlarımsa yakılan ağıda isyan ediyordu kabullen mi yordu ölüme isyan ediyordu. Ama şöyle bir gerçek vardı ki, istediğin kadar isyan et giden ruh bedene geri dönmüyor, beden tekrardan canlanmıyordu.

Yüzümü gömdüğüm saçlarından ayırdım yüzümü, buz kesmiş yüzüne baktım. Gözleri açıktı ama içinde ki sevgi sönmüştü, dudakları kupkuruydu hafiften kabuk bağlanmıştı. Göz yaşlarım annemin yanağına damlıyordu, yanakları gözyaşlarımla dolmuştu.

"Anne bırakma beni." sesiz dileğim bir isyandı, ben hala isyan ediyordum ölümü kabullen mi yordum.
Boğazımdan çıkan hıçkırık genzime tatsız bir acı bıraktı haykırışlarım boğazımı tahriş etmişti öyle ki dudaklarımı araladığımda bile boğazım acıyla cebelleşiyordu.

"Anne, anne uyanmayacak mısın?" dedim zar zor.

Gözlerimden akan yaşlarla annemin yüzüne baktım donuk bakışları çenemdeydi dudakları hafif aralıklıydı ama konuşmadı, konuşamadı ölmüştü çünkü.
Elimle annemin gür saçlarını canını acıtmayacak şekilde okşadım elimde tuttuğum saç tutamlarını burnuma götürerek derince içime çektim aldığım nefesler annemin kokusuyla sarmalandı.

"Saçların çok güzel kokuyor anne." dedim burkça gülümseyerek.

Annemin saçlarına her iltifat ettiğimde annem mutlulukla gülümser iki yanağımı öpücüklere boğardı ben annemin saçlarına yine iltifat ettim annem mutlulukla gülümsemedi, yanaklarımı öpücüklere boğmadı ölmüştü çünkü, nasıl gülümseyip yanaklarımı öpecekti ki?

"Anne," dedim hıçkırıklarımın arasından.

"Ben ne yapacağım şimdi sensiz? Anne ben nasıl dayanacağım sensizliğe?" dedim sonlara doğru sesimi yükselterek.

Hıçkırıklar eşliğinde ağlayarak yüzümü annemin boynuna gödüm annemin boğazından yayılan mest kokusu her ağladığımda beni sakinleştirdi ama artık sakinleştir mi yordu annem ölmüştü, boğazı kan kokuyordu.
Vücudum ağlamaktan her sarsıldığında bir yük kamyonu daha biniyordu sırtıma vücudumu ağırlaştırıyordu, şimdi ben nasıl kaldıracağım sırtımda ki yükleri? Anne ben nasıl dayanacağım?

Allah'ım bu acıya nasıl dayanılır? Ben nasıl dayanırım?

"Allah'ım ben dayanamam, dayanamam! Benimde canımı al Allah'ım, lütfen al canımı ben annemsiz yaşayamam!"

Dudaklarımdan dökülen dualı ağıt dilime dolanan şarkı gibiydi sürekli tekrar ediyordum.
Yaralardan kabuk tutmuş ellerim annemin boğazındaydı parmak uçlarımla kesilen yeri okşuyordum nasıl acımıştır canımın canı? Kim yaptı anne bunu sana, hangi cani!

"Benimde canımı al Allah'ım!"

Titreyen elimle moraran göz altlarını okşadım, öptüm tekrardan okşadım tekrardan öptüm, öptüm...

Anneler doğum yaparken kırk kemiği aynı anda kırılıyormuş gibi hissediyorlarmış öyle bir acıymış, doğum yapmak üzere bir kadın değilim ama annemin cansız bedenine her baktığımda kırk kemiğim aynı anda kırılıyormuş gibi hissediyorum.

Aşk-ı MardinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin