[9. BÖLÜM]: PRENSİN PRENSESİ

4.8K 257 254
                                    

Oylayıp yorum yaptıysanız bölüme geçelim ve lütfen oylamayı unutmayın:)

...

Gece 02.49

Ters şeritten son sürat ilerliyorduk. Karşıdan gelen tırı görmemle ''Asrın!'' diye çığlık attım. Asrın üstümüze gelen tırı gördü ve direksiyonu sola doğru kırdı. Araba dengesini kaybedip şarampole yuvarlanmaya başladı.

...

''Gece, Gece uyan kabus gördün. Gece!'' Birinin beni sarsmasıyla bağırarak yatakta doğrulduğumda bana seslenene kişinin Buray  olduğunu gördüm. Korkuyla ondan bir iki adım uzaklaşıncs Buray, sıkıntıyla derin bir nefes verdi. 

''Gece korkma, rüyaydı sadece. Bak, bitti gitti. Burdayım, burdasın, kabustu sadece. Lütfen bu gece korkma benden.'' bana yaklaşacağı sıra ben biraz daha uzaklaştım ve korkuyla,

''Asrın!  Asrın nerde?'' diye sordum. 

''Bir telefon geldi ve gitmek zorunda kaldı.'' gözlerini kaçırarak konuşması beni şüpheye düşürürken bunun üzerinde çok fazla durmak istemedim. Kalbim hala hızlı atarken sakinleşmek için derin derin nefes almaya başladım. Buray, yatağın kenarında duran komidinin üstündeki sürahinden bir bardak doldurup bana uzattığında titreyen elimle bardağı aldım ve tek dikişte bitirdim. Bana yaklaşınca korkumu kenara bırakıp ona sarıldığımda saçımı okşamaya başladı. 

''Geçti, hadi gel seni yatıralım.'' benden uzaklaşıp yorganı açtı ve yatağa yatmamı bekledi. Yatağa yattığımda alnımdan öptü ve kenardaki tekli koltuklardan birini yatağın başına çekip oturdu. Kalbimin hızı yavaş yavaş normale dönmeye başladığında çekinerek Buray'a seslendim. 

''Bu-buray'' gözlerini halıdan çekip bana baktığında gözlerimi kaçırarak ''Şey ben yani bana-'' diyordum ki lafımı bölerek, ''Okurum.'' dedi. ''Masal okurum.'' 

 ''İsmi Prensin Prensesi'' çattığım kaşlarımla yorganı üstümden biraz attım ve ona baktım. Ona baktığımı görünce eliyle saçlarımı dağıttı. 

''Bu masal uyuman için, bana meraklı meraklı bakman için değil küçük cadı.'' yorganı tekrar üstüme örttü ve anlatmaya başladı. 

''Evvel zaman içinde çok meşhur bir kral varmış, bu kralı bütün herkes tanırmış. Ama kralın herkesten gözü gibi sakındığı bir kızı varmış. Kral, kızına asla iyi davranmazmış. Onu hep döver, hep aç bırakır, hep aşağılarmış. Kral, bunları kızının iyiliği için yaptığını söylese de genç prenses babasının ona olan bu tavrından hiç memnun değilmiş. Sürekli kendisini suçlar, hatta ara ara kendine zarar vermeyi bile düşünürmüş.'' kapalı gözlerimin ardından bir iki damla yaş düştüğünde Buray, saçlarımı okşayarak devam etti. 

''Bir gün kral muhafızları çağırmış ve 'Bana ülkenin en iyi prensi çağırın!' diye emretmiş. Muhafızlar düşünmüş, taşınmış ama en iyi prensin kim olduğunu bir türlü bulamamışlar. Bütün krallıkları tek tek gezmeye karar verip ertesi sabah erkenden yola çıkmışlar. Nereye giderlerse gitsinler en iyi prensi bulamamışlar. Sıkıntıyla kaleye geri dönerlerken birden önlerini simsiyah atıyla genç bir oğlan kesmiş. 'Siz de kimsiniz?' diye sormuş fakat muhafızlar o kadar bitkinmiş ki kimse cevap vermemiş. Muhafızların aç ve susuz olduğunu gören genç oğlan onlara yanındaki yiyeceklerin hepsini vermiş. Muhafızlar tekrardan kendilerine geldiklerinde genç oğlanı da alıp kralın huzuruna çıkmışlar.''

''Kral muhafızların yanındaki genç oğlanı yanına çağırmış ve 'Sen de kimsin?' diye sormuş. Genç oğlan kraldan korkmak bir yana dursun, onun bu tavrı karşısında kaşlarını çatmış. 'Düşman krallığınızın prensiyim.' demiş sakin tavrını koruyarak. Kral, genç oğlanın söyledikleriyle kaşlarını çatmış. Kızını düşmanının oğluna emanet etmek istememiş ama başka çaresi de kalmamış çünkü kralın aksine eşi kızını artık istemiyormuş.'' duyduklarımla gözyaşlarım kendini bırakırken ağzımdan ufak bir hıçkırık kaçtı. Buray bu halimi görünce zorlanarak da olsa derin bir nefes alıp kaldığı yerden devam etti. 

GECE KELEBEĞİWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu