[8. BÖLÜM]: ÖLMEK İÇİN ÇOK ERKEN YAŞAMAK İÇİN ÇOK GEÇ

5K 279 96
                                    

3 MAYIS 2019

''Ne zamandır odada?'' kapının önünden gelen sesle bakışlarım kapıyı bulurken hızlıca gözyaşlarımı sildim. Kimsenin beni ağlarken görmesini istemiyordum, bana göre ağlamak güçsüzlüktü ve ben güçlü olmak zorundaydım. Ailem beni bulmaya gelmeyecekti bunu biliyordum. Belki de çoktan beni unutmuşlardı. Belki de onlar göndermişti beni buraya. Artık umrumda değildi. Buradan kaçmak için güçlü olmak zorundaydım. Ve bir gün kaçacaktım. Ne pahasına olursa olsun bir gün bu cehennemden kurtulacaktım.  

''2 haftadır efendim. Hiçbir şekilde yemek yemiyor. Yakında açlıktan ölecek, bunu bilmesine rağmen asla yemek yemiyor.''

''Tamam, sen çık.'' Kapımın açılmasıyla boş gözlerle gelen adama baktım. Buray denen adama çok benziyordu fakat Buray'ın aksine karşımdaki adam kumraldı ve ateşe benzeyen kahverengi gözleri vardı. Buray'dan maksimum 1 ya da 2 yaş büyüktü. Hiçbir şey söylemeden yatağımın kenarına oturduğunda onu görmezden gelerek elimdeki resim defterine kelebek denemeleri yapmaya devam ettim. Gerçek hayatta hiç kelebek görmediğim için bir kelebeğin neye benzediğini bilmiyordum. 5 yaşlarındayken evden kaçmış, sokakta ağlarken yanıma benim yaşlarımda bir çocuk gelmişti ve baş ve işaret parmağımın arasına bir resim çizmişti. Ona çizdiği şeyin adını sorunca 'kelebek' diyerek bana kısaca açıklama yapmıştı. 

Sadece çizim olarak gördüğüm bir hayvanı çizmek zor olsa da anlamsızca kelebek çizmek için o kadar hırs yapmıştım ki bir süre sonra bu vakit geçirmekten çıkmıştı benim için. Fakat her denememde başarısız olmak beni hem üzüyor hem de sinirlendiriyordu. 

''Kelebeğin kanatları gövdesine göre çok küçük kalmış.'' ben daha bir şey diyemeden elimdeki kalemi aldı ve çizimlerimin yanındaki boş sayfaya bir kelebek çizdi. Benim belki de yüzlerce kez çizmeye uğraştığım şeyi o 1 dakika içerisinde çizmişti. Ayrıca bu çizim bana garip şekilde tanıdık gelmişti. Çizdiği kelebeğe mest olmuş gibi baktığımı görünce dudaklarının kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı. 

''Daha önce hiç kelebek görmedin mi?'' bakışlarımı çizdiği kelebekten çekip ona yönelttiğimde başımı 'hayır' anlamında sağa sola salladım. Bir an afallasa da hemen kendine çeki düzen verdi. 

''Peki, görmek ister misin?'' kocaman açtığım gözlerimle ona bakarken hevesle ''gerçekten mi?'' diye sordum. Dudağının kenarı tatmin olmuş şekilde tekrar yukarı kıvrılırken başını aşağı yukarı salladı. 

''Tek şartla,'' yataktan kalkıp masamın üstünde duran yemek tepsisini doğru ilerlerken ''Yemeğini yediğin sürece sana kelebekleri gösteririm.'' dedi. Tepsiyi alıp önüme koydu ve karşımdaki masanın sandalyesine oturup beni izlemeye başladı. Kelebek görmenin hevesiyle tabağımdakileri hızlıca yemeye başladım. Fazla hızlı yediğimi görünce, ''Biraz nefes almayı dene, o kadar hızlı yiyorsun ki kelebekleri görmeden boğulacaksın.'' dediğinde ona göz devirip ağzımdaki son lokmayı da hızlıca yuttum. Ayağa kalkıp tepsiyi yine masaya koydu ve bu sefer de giysi dolabına yöneldi. Kapağı açıp içinden beyaz çiçekli bir elbise çıkardı ve elime tutuşturdu. Hızlıca banyoya gidip elbiseyi giyince tekrardan odaya döndüm. Karşımda durmuş beni süzdükten sonra yavaş adımlarla yanıma gelip topuz olan saçlarımı açtı ve belimden aşağı yüzülmesine izin verdi. 

''Böyle daha güzel oldu, kırmızı başlıklı kız.'' deyip kapıya doğru yürüyünce bende peşinden ilerledim. Depoya benzeyen yerden çıktığımızda karşımda Buray'ı görmemle yanımdaki adamın arkasına saklandım. 16 yaşında olabilirdim ama hala Buray'dan ölesiye korkuyordum. Beni görmesiyle Buray'ın dudakları yukarı kıvrılırken önümde duran adama döndü bakışları. 

GECE KELEBEĞİWhere stories live. Discover now