27. Bölüm | Kanatları Kanlı Melek

Start from the beginning
                                    

Devam etmemi ister gibi elini salladı. "Ya da?"

Omuz silktim. "Sadece bana takıntılı birisi."

Tam arkamda çukura gireceğimi anladım ve hafifçe arkamı dönüp düz yola doğru adımladım. Hâlâ çeviktim, harika!

Ona yeniden döndüğümde bana gülümseyerek bakıyordu. "Az önce ki sokakta eğlenen binlerce insanların arasında somurturken, benimle bu ıssız sokakta daha mutlusun. Diğer insanlardan farklı olmamızın sebebi deli olmamız mı sence?"

"Belki de ortak. Ayrıca seninle ıssız bir sokakta ya da gürültüden seslerimizin bize ulaşamadığı sokakta da mutlu olurum. Önemli olan yanında ki kişi Ortak."

Yağmur durmuştu.

Zihnimde ki düşünceler bir bir sıraya dizilmişti. Ailemin evinde bulunan insan kolu ve diğer detayları. O girmediğim kapalı oda. Anahtarı özellikle saklanmış oda. Şüpheli kimsenin olmaması...

Bir anda dengem bozulduğunda beni hızla kolumdan kavradı ve kendine çekti. Eli belimi sararak bana yukarıdan bir bakış attı. "Sen iyi misin? Ne düşünüyordunda düşecek gibi oldun?"

Elimi havada öylesine bir şeymiş gibi salladım. "Saçma sapan düşünceler. Biliyorsun deliler her zaman saçma düşücelerle doludurlar." Kaşları çatılmıştı ancak bunu umursamadım. "Sokağın sonunda karadut satan bir kadın var. Kapanmadan oraya uğrayalım."

Ondan uzaklaştım ve yürümeye başladım. Adım sesleri kulaklarıma doluyordu. Onun yanı sıra yan sokakta çalan şarkının sözleri de kulağımı tırmalıyordu.

'Bebeğim, karanlıkta dans ediyorum.'
-Baby, I'm dancing in the dark.-

Kulaklarıma dolan sözler nefesimi durdurdu. O şarkı çalıyordu, hayatımın depresif dönemlerinde dinlediğim o şarkı.

Birkaç sözleri sonunda arkamdan mırıldanan sözler kaşlarımı çatmamı sağlamıştı.

"Gördüğüme inancım var,"
-I have faith in what I see,-

"Şimdi şahsen bir melekle tanıştığımı biliyorum,"
-Now I know I have met an angel in person,-

Ona doğru döndüğümde elleri cebinde biraz ileriye bakıyordu. Az önce duran yağmur yeniden çiselemeye başlamıştı. Alnından kirpiklerine akan yağmur damlasıyla ıslanan gözleri bana çevrildi.

Yeşil gözleri boş, karanlık sokakta ışık yayıyordu.

Aynadan korkuyordu ancak gözleri cam yeşiliydi.

Gözlerimin içine daha derin baktı sanki.

"Ve mükemmel görünüyor"
-And she looks perfect,-

"Bunu hak etmiyorum"
-I don't deserve this,-

"Bu gece mükemmel görünüyorsun."
-You look perfect tonight.-*

Öylesine yan sokakta ki şarkıya eşlik ediyormuş gibiydi ancak şarkının bu son sözlerini ondan duymak... Çılgıncaydı. İngilizce aksanı şarkının ritimlerini daha çok hissettiriyordu ve tüylerimin diken diken olduğunu hissediyordum.

Tanrı'm bir daha o şarkı söylerken onu dinlememeliydim. Yürüyen adımları bana yetişmişti ve bende onunla adımlamaya başladım. Şarkının son sözleri zaten başlı başına can alıcıyken o daha büyük bir darbe vurmuştu.

Sokağın sonuna vardığımızda sol tarafta kalan manava doğru döndüm. Hemen dışarıdaki tezgahtan orta büyüklükte bir karadut kutusu aldım ve içeriye girdim. Kısa bir sürede ücretini ödeyip çıktığımda kenarda sigara içiyordu. Beni görmesi ile yerinden kımıldadı ve karşıya geçmek için fırsat kolladık.

KAİSAWhere stories live. Discover now