26🎈Güneş

1.8K 181 29
                                    

bölüm atlamayın cok hızlı gidiyom bugün final bile yapabilirim

26| Güneş

"Çok yoruldum, odama çıkıp uyuyacağım. Gelmek ister misin?" dedi Eymen malikaneden içeri girerken.

"Duş alıp sana eşlik edebilirim..." dedim ve kulağına yaklaşıp kısık sesle devam ettim "...ya da sen bana duş alırken eşlik edebilirsin."

"Salaksın." diyerek yüzümü ittirerek yüzünden uzaklaştırdı. Açılan kapıyla içeri girmiştik.

Reyhan "İzninizle ben odama çıkıyorum." dedi Eymen'e.

Eymen başını sallayarak onaylarken Reyhan hızla merdivenlere yöneldi. O sırada bize yaklaşan İrem'i fark ettim. Birkaç saniye yukarı çıkan Reyhan'a baksa da hemen ardından bize döndü. "Hazar abi, misafirin var."

Şaşırıp bana bakan Eymen'e 'bilmiyorum' anlamında dudaklarımı büzüp İrem'e döndüm. "Kimseyi beklemiyordum ben, kimmiş?"

İrem gülümseyip "Kendin gör. Oturma odasında." dedi.

O mutfağa ilerlerken biz Eymen'le oturma odasına geçtik. Kapıyı açıp içeri girdiğimizde gerçekten hiç beklemediğim bir manzarayla karşı karşıyaydım. Mehmet buradaydı. Koltukta oturmuş karşısındaki Selami'yle tavla atıyordu. Ve yaklaşık 10-15 kişi de onları izleyip yorumlar yapıyorlardı. Ben ağzım açık onlara bakarken Mehmet tavlayı Selami'nin koltuk altına sokuşturdu. Herkes kahkahalarla gülerken boğazımı temizleyip geldiğimi belirttim.

Mehmet başını kaldırıp bana baktı. "Ne işin var abim senin burada?"

Oturduğu yerden kalkıp bize doğru yürüdü. "Seninle konuşmak istedim." dedi.

Siyah uzun saçlarını karıştırıp "E ben cumartesi gelecektim zaten." dedim.

Başını sallayıp beni onayladı. "Biliyorum. Ama geldiğinde hiç yalnız kalamıyoruz. Bir de bu durum biraz acildi."

Mehmet'in omzuna kolumu atıp Eymen'e döndüm. "Eymen Bey izninizle-"

Eymen sözümü bitirmemi beklemeden "Tabi. Ben odamdayım." dedi ve Mehmet'e göz kırpıp odadan çıktı.

Onun gidişiyle Selami'ye dönüp "Yuh lan 15 yaşında çocuğa mı yenildin?" dedim gülerek.

Ortamda yine bir yaygara oluşurken Mehmet'i alıp bahçeye çıktım. Koltuğa oturduğumuzda Mehmet İrem'in yaptığı limonatayı içiyor bende onu izliyordum. "Sen uzamış mısın bakayım?"

Elindeki bardağı sehpaya bırakıp gülümseyerek "Gürcan abimi geçtim, sıra Meriç abide." dedi.

Gülüşüne eşlik edip "Anlat bakalım, bir sorun mu var?" dedim.

"Bir sorun mu bilmiyorum. Öğrenmek için geldim sana abi." dedi.

Oturduğum yerde tamamen ona dönüp "Odaklandım, dinliyorum." dedim.

O da aynı şekilde bana döndü. "Biliyorsun liseye başlayalı neredeyse iki ay olacak." Başımı sallayarak onayladığımda devam etti. "Yeni bir sınıf, yeni arkadaşlar ve yeni ortam beni biraz gerdi. Kendimi çok yabancı ve yalnız hissettim. Normalde yalnız olmayı sevdiğimi de biliyorsun ama... açıklayamıyorum işte tuhaf bir his. Kimseyi tanımıyorum, kimseyle anlaşamıyorum falan."

"Abim bunlar hemen olacak şeyler değil ki." dedim "Henüz iki ay oldu. Alışamamış olman çok normal, kimseyi doğru düzgün tanımıyorsun. Belki de hiç beklemediğin kişiyle çok iyi anlaşırsın, şimdiden bilemeyiz ki bunu."

Kaşlarını çatıp "Ya zaten biliyorum bunları. Konu bu değil." dedi.

"Ne o zaman?"

"Sınıfta biri var. Böyle benim gibi sessiz, yalnız, kavgacı. Neredeyse hiç konuşmuyor ama konuştuğunda da sözünü esirgemiyor. Hiç altta kalmıyor, savunuyor güzelce. Başlarda öyle benzediğimizi belki arkadaş olabileceğimizi düşündüm." derken bir anda yükseldi "Ama yok imkansız olamıyoruz."

"Neden olamıyorsunuz?" dedim onun limonatasını yudumlarken.

Bana göz devirip devam etti. "Ben ne dersem tam tersini diyor. İnatlaşıyor benimle. Hayır ben kendimi biliyorum, sabrım yoktur benim elime koluma hakim olamam. Ama artık onu da biliyorum, onunda sabrı yok eline koluna hakimiyeti yok. Birbirimize gireceğiz."

Pipeti dudaklarımdan uzaklaştırıp "Aman Mehmet. Sakın bak abim istemiyorum kavga falan. Madem anlaşamıyorsunuz uzak dur. Etmeyin kavga." dedim.

Oflayıp "Edemem abi zaten." dedi. "Narin küçücük bir şey. Neyine güvenip artistleniyor anlamıyorum zaten. Sınıfın kabadayılarına dikleniyor ama gör onların yarısı kadar. Hem uzak durmayı bende düşündüm herhalde." derken gözlerini kaçırdı. "Ben ondan uzak durmak istedikçe bir şekilde yakınlaşıyoruz. Hoca yanıma oturttu onu. Sonra tüm sınıfa ödev verip gruplarken ikimizi grup yaptı. Geçen hafta bizim yan binaya taşındı. Şimdi de kardeşleri bizim kızlarla arkadaş olduğu için sürekli aynı ortamda bulunmak zorunda kalıyoruz."

Yavaştan derdini anlamaya başladığım için sırıtarak kolunu dürtükledim. "Sen uzak durmak istiyorsun da evren sizi birleştiriyor yani."

"Yani... Uzak durmak istedim. Aklıma o geldi yani. Duramadım ama. Duramıyorum. Bir şey dediğinde laf atasım onunla uğraşasım geliyor. Derste uyurken falan gözüm takılıyor bazen, izliyorum öyle."

Kardeşimin kızaran yanaklarına bakıp gülümsedim. Piknikte de Eymen'e muhtemelen bu kişiden bahsetmişti. "Adı neymiş o kişinin?"

"Güneş." dedi elleriyle oynarken.

"Eğer ona karşı hislerin varsa, ki sanıyorum ki var, uzak durmana gerek yok. Zıt kutuplar birbirini çeker, inatlaşsanız da uzaklaşamazsınız." dedim ciddiyetle.

Başını ellerinden kaldırıp "Yani kaçma diyorsun öyle mi abi?" dedi.

"Hmhm. Hem merak ettim, tanıştır beni de o kızla." dedim.

Kaşlarını çattı. "Kız mı?"

"Ha?"

"Ne kızı abi?"

"Güneş demedin mi lan?"

Oflayıp "Abi ben endüstrideyim ya hani, kız yok ya hani okulda?" dedi.

"Hassiktir..." dedim kendi kendime nasıl unutmuştum ben bunu "...unutmuşum abim ya, akıl mı kaldı."

Elini havada salladı 'önemli değil' gibisinden. "Ne düşünüyorsun?"

Sorusuyla kardeşimin bir erkekten hoşlandığını idrak etmiştim. Kesinlikle sorun değildi. Sadece şaşırtıcıydı. "Nasıl evdeki bütün erkeklerin eşcinsel olabildiğini düşünüyorum."

.

bi bölüm daha atıyom atlayanı tten

Say Yes To Me | bxbWhere stories live. Discover now