32.Bölüm ❝Duyguları açıklamak❞

Start from the beginning
                                    

Alev alev yanan gözlerle griliklerine daldığımda oldukça kararlı duruyordu. Hatta ifadesine öyle duygular vardı ki onu ilk defa böyle görüyordum. Ne isterse alacak gibiydi.

"Üzgünüm ama... Buradan bırakmam Ecrin."

Yine anlamadım ve kaşlarım tekrardan hafifçe yukarı doğru kıvrıldığında sırtını doğrulttu "gel benimle." Beni nazikçe yönlendirerek mutfak masasına oturttuğunda baston yutmuş gibi sırtımı dikleştirdim ve usul adımlarla tezgâha doğru ilerleyip ikimize çay hazırlamasını izledim.

Öyle çok hoş gözüküyordu ki sanki çay hazırlarken böylesine çekici gözükmek için defalarca kez prova yapmış gibiydi.

Yanıma yaklaştığında afallayarak bir suratına, bir de önüme koyduğu beyaz fincana yavaşça doldurduğu çaya baktım. Öylesine nahoş bir ses çıkıyordu ki bardağın pürüzsüz yüzeyine damlayan akışkan sıvıya dalıp gitmiştim.

Akabinde kendisine de doldurduğunda öylesine odaklanmıştı ki sanki başka yapması gereken hiçbir işi yoktu en önemlisi buydu. Yavaşça masanın başına geçip oturduğunda avuçlarımı fincana yapıştırmadan yavaşça etrafına sardığımda en son söylediklerinin gerginliğini yaşıyordum.

"İçsene." Sanki onu bekliyormuşum gibi fincanı dudaklarıma götürdüğümde gereğinden fazla bir yudum aldığım için sıcak gelmişti.

"Ay..." Aceleyle tabağına koyup bir elimi dudaklarıma götürdüğümde sarsılan bardaktan birkaç damla elimin üzerine akmıştı.

"Dikkat et." Çaprazımdan elime uzanarak kurtardığında derim yanıyordu. Aceleyle yerinden kalkıp buz getirdiğinde nazikçe elimi tutuyor, yavaşça üfleyerek bezle sardığı buzu elime değdiriyordu.

Telaşı acımın da ötesine geçtiğinde titreyen kirpiklerle büyük bir titizlikle elime pansuman yapışını izledim ve bu görüntünün benzerlerini daha öncelerde de yaşadığımızı hatırladım.

Her seferinde bunu yapıyordu işte. Ne zaman bir yaram olsa dikkatlice onunla ilgileniyordu. Elim titredikçe şefkatle üflemesi, ilgilenmesi... İçimde belki de üzeri örtülü kalan duygularımın çıkmasına vesile oluyordu.

İyice dalmış bir vaziyette gidiyorken birden başımı onaylamaz anlamda sallayarak anın sıcaklığından sıyrılıp elimi çektim.

"Teşekkür ederim, bu kadarı yeterli olacaktır." Naif bakışlar gözlerimi bulduğunda ilk defa bu kadar filtresiz bir şekilde bakıyordu. Zaten daha öncesinde de kafamı karıştıran hep bakışları olmuştu. Bakışlarına tezat düşen davranışlarından dolayı kimi zaman olayları anlayamamıştım ancak bu ifadesi... Öncekilerden öyle çok fazlaydı ki... Ağır geliyordu.

İçerisinde kendime yakıştıramasam da çok daha kökenli bir aşk görüyordum.

Aklım bunun mümkün olamayacağını söyleyerek gördüklerimden ayrışıyordu.

"Neden?" Dedim ve bakışlarımı kaçıştırarak devam ettim. "Konforumun önemli olduğunu söyleyip sürekli beni rahatsız ettirecek şekilde yaşıyorsun?" Utangaç bir tavırla suratına baktığımda o bu şekilde düşünmüyor olacaktı ki şaşkınlıkla kaşları kıvrıldı.

"Sana böyle düşündüren nedir?"

Suratım ekşidi ve dudaklarımı tiksinircesine birbirine bastırdım. Görüntülü aramada duyduğum sesi tekrardan mı söylemem gerekiyordu? Yine geçiştirecekse rahatsızlığımı paylaşmamın ne önemi vardı ki?

Ya'saklı BahçeWhere stories live. Discover now