[4. BÖLÜM]: SAKLAN-KAÇ

Începe de la început
                                    

''Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim. Asrın gelmesin o nolur.'' parmağımla Buray'ı işaret ettiğimde Asrın eliyle Buray'ı durdurdu.

''Ne yaptın iki dakikada kıza?''

''Hiçbir şey yapmadım. Beni görünce korktu sadece.'' sesi kulaklarıma dolunca ellerimle kulaklarımı kapattım.

Buray'a döndü ve ''Korkutup durmasana kızı.'' diye sitem etti. Sonra geri bana doğru döndü, ellerini ellerime koydu ve yavaşça kulaklarımdan çekti.

Buray bana bakarak gülünce daha çok gerildim. Adım adım bana yaklaşırken attığı her adımda kalbim korkuyla çırpınıyordu. Yavaş adımlarla gelip tam önümde durduğunda kulağıma doğru yaklaştı. Nefesini boynum ve kulağım arasında hissedince kasıldım.

''Hrrr'' Yaptığı kaplan taklidinden sonra gözlerimi korkuyla yumdum ve vücudum titredi.

''Gece, sana bir şey yapmayacağım." Kulağıma doğru eğildi ve sadece benim duyacağım bir şekilde, "Yani Asrın buradayken." dedi. 

Yüzündeki sırıtışla geri çekildiğinde maskesini yüzüne öyle güzel geçirmişti ki, dışardan bakıldığında yeni tanışmış 2 insan gibi duruyorduk. Asrın'ın telefonu çaldığında önemli olduğunu söyleyerek yanımızdan ayrıldı. Bende peşinden gitmeye hareketleneceğim sırada Buray kolumu tuttu ve gitmemi engelledi.

"Nereye böyle Gece? Daha karpuz kesecektik." söylediği lafa kahkaha atınca tüylerim yeniden diken diken oldu. 

''Sana benden kaçmanın cezasını ödeteceğimi söylemiştim değil mi?'' Resmen dilim tutulmuştu. Ona bakmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum şu anda.

''Etkilendin mi benden? Dilin tutuldu bi. O kadar mı yakışıklıyım?'' Gözleri koyulaştı. Az önce alaycı halinden eser kalmamıştı. ''Asrın'a senin benim adamım olduğunu söylememi ister misin?'' 

Başımı korkuyla iki yana salladım. Öyle bir şey yaparsa Asrın beni Buray'a teslim ederdi, ya da daha kötüsü Aypare'yi öldürürdü. 

''Hayır.'' döküldü dudaklarımdan. Onunsa yüzünde sinsi bir gülümseme peyda oldu. 

''Çok geç Gece, çünkü ben eski günlerimizi özledim.'' Karşı çıkmaya vakit bulamadan Asrın içeri girdi. Telefon konuşması güzel geçmiş olacak ki keyfi yerinde gibi duruyordu. Bakışları ilk önce Buray'a gitti ardından bana döndü ve gördüğü şeyle kaşlarını çattı. 

''Yüzün neden bembeyaz?'' ben daha cevap veremeden Buray aramıza girdi.

''Beni özlemiş, ondandır.'' Buray'ın bu sözleri üzerine Asrın gülerek bana döndü ve beni baştan aşağı süzdü. 

''Öyle desene.'' Asrın'ın cevabı beni bozguna uğratırken Buray bana döndü. Yüzündeki sırıtış silinmemiş, aksine daha da büyümüştü. 

''Benimle geliyor musun yoksa zorla mı kaçırayım Gece.'' kafamı olumsuz anlamda sağa sola salladım. Bu onu keyiflendirmiş olacak ki eğlendiğini belli eden bir kaç mırıltı çıktı ağzından.

''Peki, avans veriyorum o zaman.'' dedi ve arkasını dönüp elini duvara koydu. Saklambaç oyunundaki 'ebe' gibi saymaya başladı. 

''Bensiz saklambaç oynanmaz.'' Asrın da Buray'ın yanına geçti ve aynı onun gibi arkasını dönüp saymaya başladı. Allah aşkına bunlar ne çeşit bir ruh hastasıydı böyle?

İkisi bir ağızdan saymaya başladığında panikle dış kapıya doğru koştum. Tam kapıyı açıp çıkacağım zaman bir ağızdan ''önüm arkam sağım solum sobe. Saklanmayan ebe!'' diye bağırdı. 

GECE KELEBEĞİUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum