26.Bölüm

1.8K 68 15
                                    


Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.








...



Eve geldiğimizde Sacit önden ben de hemen arkasından içeri girdik.

Sacit hemen üzerindeki paltoyu çıkarıp asmadan öylece salona geçip koltuğun kenarına bıraktı. Kendisini yorgunluğuna yenik düşerek koltuğa bırakıp başını geriye doğru yasladı,gözlerini yumdu.



Zordu yaşadıkları. Her insanın vardır hayatında böyleleri,dışarıdan bakılınca sorun gözükmeyen gayet mâkul şeylerin bile kaç insanın kalbini kırdığını bilemezsiniz. Kaç insanın hikayesinde böyle acı duraklar olduğunu kimse bilemez. İnsan sessizce molasını verir,durur,üzülür ve geçer. Geçmek zorundadır çünkü o dur dese de hayat durmayacaktır.




"Elif."dedi gözlerini açmadan."Bir ağrı kesici daha getirir misin bana?"






"Hep o Ezgi denen kız ağrıttı senin başını,bir samimiyetsiz tavırlar falan."dedim bıkkınlıkla.







"Kızın ne suçu var Elif,saçmalama. Hadi bir ağrı kesici getir, başım çatlayacak."








"Olmaz Sacit,bir tane içtin ya orada. Ard arda içmenin bir faydası olmaz."dedim bende karşısındaki koltuğa yayılırken.






Sinirle biraz mırıldandı,elini şakaklarına götürüp ovalamaya başladı.





"Ne gerek vardı evlenecek sanki, evlenince eline ne geçecek sanki?"diye mırıldanıyordu bir taraftan babasına. İçten içe feryat ediyordu adeta. Artık niyesini sorgulamak için geç kalınmıştı ama sorgulamadan da olmuyordu.




"Yalnızlık."dedim bana bakmasa bile Sacit'e bakarak."Kim yalnız olmak ister ki?Hele de o yaştan sonra,illaki yalnızlığını unuttaracak bir yoldaşa ihtiyacı vardı."



Gözlerini açmadan başı geride eli şakaklarında masajına devam ediyordu usul usul.



"Evli yalnızlar da vardır,evlilik öyle yalnızlık örtbas edici değil yani."dedi bir anda. "Fiziksel olarak bir arada olmak hangi yalnızlığın merhemi?"




Biliyordum ona yaşattıklarım,yaşadıklarımız çok basit şeyler değildi hatta belki de hiç yaşanmaması gereken yanlışlar silsilesiydi. Ama yaptığım her yanlışı şimdi sözleriyle fitil fitil getiriyordu burnumdan. Ben onu ne kadar kırdıysam o da beni aynı şekilde kırıyordu. Canımı yakıyordu,içimi mahvediyordu. Ama bir fark vardı,ben bunu ona bilinçli yapmamıştım. Fakat o alenen damarıma basıyordu,göz göre göre parçalıyordu kalbimi. Pişmanlıklarıma karşın hâlâ umarsızca yok ediyordu beni içten içe.




𝚈𝙰𝙻𝙰𝙽Where stories live. Discover now