18.BÖLÜM: ANİ DEĞİŞEN RUH HALİ HAVA DURUMU SUNAR...

25 1 0
                                    

ASRIN'DAN,

Tuhaftı. Çok tuhaftı.

Haftalar önce yaşadığımız olaylar ve karıştığını öğrendiğimiz yerine bizim karışan gerçek kız kardeşimiz gelmişti.

Sıla bende büyük bir travma bıraktıktan sonra gitmiş. Sadece bana da değil kardeşlerime de travmalar bırakmıştı. Oğuz abim ki hiçbir olayda kolay kolay sinirlenip, kırılıp üzülmezken onu bile kırmış, üzmüştü. Yalın abimden bahsetmek bile istemiyorum. Ondan bir parçasını alıp gitmişti. Yine de ona karşı içimizde sevgi vardı. Ama bunu hak ediyor muydu derseniz hayır, hiç hak etmiyordu.

Veda gelmişti onun yerine... fazla sakin ve kendi köşesinde takılan tuhaf bir kız. Babam ve Savaş abimin karışımı kız kardeşimiz. Onu kabullenmek çok zordu. Onca şeyden sonra bunu yapmak imkânsız geliyordu. Sıla kadar gaddar olabileceğini ister istemez düşünürken buluyordum kendimi. Yine de geçen onca zaman diliminde hiç zararı dokunmadı, iletişime bile girmiyordu bizimle. O da bizi istemiyordu. Sürekli gitmek istediğini söyleyip duruyordu.

Ona karşı önyargım hiç olmadı aksine korku vardı içimde. Bir kez daha aynı şey olur korkusu...

Yanlışlıkla ona vurduğumda geçirmişti ilk atağını. Beni ne ilgidendirir kendi sorunlarını, diye düşünmüştüm. Çünkü daha önce de kendisini ilgi odağı yapmak için rol yapan veya yaralayan biri olmuştu. Korkuyorduk ondan, kendisiyle birlikte bize de zarar veren mazoşist birinden sonra ona inanmak ilk etapta zor gelmişti. Bende artık ona sataşmak yerine tıpkı onun yaptığı gibi konuşmuyor, muhatap olmuyordum. Ta ki bir saat önce odama gelip Barış'ın yaralandığını söylediği ana kadar.

Gözlerindeki korku ve çaresizliği gördüğüm an afalladım, çünkü bu telaşı benim kardeşimeydi. Sıla Barış'a bilerek eziyet edip zerre üzüntü göstermezken daha dün gelen bir kızın endişesi inandırıcı gelmemişti. Ama korkmuştu işte, canı yanan kardeşimin elini güven vermek istercesine tutmuş ve pansumanı bitene kadar bırakmamıştı. Ta ki atağı başlayana kadar.

Bastırdığı duygular yüzünden ve yaşadığı her neyse Barış'ın yaralanmasından da etkilenmiş olduğu barizdi. Koşarak odadan çıkınca bir terslik olduğunu anlayıp peşinden gitmesem belki de çoktan ölmüştü. Tıpkı Yaren ablam gibi bizi bırakacaktı...

Girdiği transtan çıkana kadar nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. Bana sarıldığı an tüm duvarlarım yıkıldı çünkü o da kolay şeyler yaşamamıştı. Ona aldığımız tavrın sebebini bile bilmiyordu. Savunmasız bir kız çocuğundan farkı olmadığını, yalnızlık çektiğini iliklerime kadar hissetmiştim.

Abisiydim, büyüğüydüm ama onun da dediği gibi şımarık bir ergen gibi davranmıştım. Umarım beni affedebilirdi çünkü ona olan tavrımdan it gibi pişmandım.

Başı dizlerimde huzursuzca uyuması içimi cız etmişti. Atak geçirdikten sonra bayılmıştı ve babam eve doktor çağırmıştı. Atağı için sakinleştirici bir solüsyon hazırlamıştı. Yarım saat öncesine kadar da kesik kesik nefesler alırken şu an iyiydi. İyi de olacaktı. Bunu sağlamak için elimden geleni yapacaktım. Bir kayıp daha yaşamayı ne ben kaldırabilirdim ne de ailemiz. Üstelik yıllar sonra bize gelmişken.

Pamuk gibi yumuşak saçları arasında dolaşan parmaklarım hem onu hem de beni rahatlatıyordu. Bu duruma tebessüm ettim. Daha birkaç saat önce temasından nefret ederken şu an ona dokunuyor ve bundan rahatsızlık duymak yerine rahatlıyordum.

"Baba, Açelya iyi olacak mı?" diyen, Arda'ya kaydı bakışlarım. Açelya'ya, geleli daha 1 ay olmadan alışan Arda, onun bu durumuna çok üzülmüştü. O bizim saf kalpli kardeşimizdi.

AÇELYA VEDA- GERÇEK AİLEMWhere stories live. Discover now