final - bazı şeyler, başladığı gibi biter

12.1K 1K 603
                                    

"beni sevdiğini söylediğinde
ve aşkımı kabul ettiğinde,"

Bir süre sonra; devamlı hale gelen her olaya, her tepkiye, sürekliliğini aksatmadan döngü içerisinde ilerleyen her zamana alışmak ve bunun sonucunda bağımlılık geliştirmek insan doğasında bulunan şeylerden biriydi. Bir şeylerin yoksunluğunu çekmek, zamanla tekrarlanan her şeye ihtiyaç duymak, alıştığın şeyin değişmesinden endişelenmek ve yapmamaya çalışmak; her zaman zordu.

Alışkanlık edinmek ne kadar sabır ve zaman istiyorsa, aynı şekilde alışkanlığı bırakmak ve uzaklaşmak da bir o kadar sabır istiyordu. Yeni sezon başlamadan önce, Jungkook'un nasıl çalıştığına, ne kadar zorlandığına şahitlik ettiği anlarda; buna alıştığını, mesleği olarak çoktan kabullendiğini ve etkilenmeyeceğini düşünmeye başlamıştı fakat bazı şeyler, düşündüğünün çok daha ötesindeydi.

Jungkook'un sezonunun ilk maçına çıktığı günden bugüne kaç maç yaptığını artık saymayı bırakmış ve bir an önce bunun bitmesi için sabırsızlanmaya başlamıştı zira Jungkook'u en iyi yaptığı şeyi yaparken izlemek ve başarılarının üstüne koyarak en zirveye tırmanmasına şahitlik etmek her ne kadar zevkli olsa da bu maçların, midesini burkan ve oturduğu yerde kalbinin durmasına neden olan bir yanı da vardı.

Maçların sonunda vücudunun belli başlı noktalarında oluşan çürükler, hareket edemeyecek kadar yorgun düşmesi, el eklemlerinin morarması ve birkaç hafta önce yarılan omzuna atılan dikişten geriye kalan yara izi; onu her seferinde Jungkook'tan daha çok üzüyor, çoğu yerde ağlatıyor ve bazı noktalarda bu mesleği seçtiği için ona fazlasıyla kızmasına neden oluyordu.

Onu her koşulda destekleyeceği ve nereye giderse gitsin yanından hiçbir şekilde ayrılmayacak olması değiştirilemez bir gerçekti fakat, her maçın sonunda Jungkook'un haline istemsizce ağlamaya başlayan Taehyung'u sakinleştirme işi de yine Jungkook'a kalıyordu. Zirveye ulaşan basamakları, adımlarını sağlam atarak sabırlı ve başarılı bir şekilde aşmasına rağmen başarısına mutlu olmanın yanında, onu fiziksel ve zihinsel olarak yoran her şeye istemsizce kin güdüyordu.

Her iki yılda bir yapılan şampiyonaların yeni sezonu, ona işkence gibi gelse de birbirini hızla kovalayan haftalar; göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş ve Jungkook, tekrar, döktüğü her ter damlasına değecek bir şekilde kendini finale kadar taşımayı başarmıştı.

Bu maçın, Taehyung'un ağlayıp sızlandığı ve izlemeyi reddedip yine de gizlice izlediği maçlardan farkı çok büyüktü. Her ne kadar, daha öncesinde, yediği yumrukları ve yüzündeki acı dolu ifadeyi görmemek için bakışlarını Jungkook'tan kaçırıp dursa da, bu maçta bunu yaparken gerçekten zorlanıyordu. Tüm hayatını ve gençliğini buna adayan Jeon Jungkook'un, bir zamanlar elde edemediği birincilik, sadece birkaç raunt ötesinde dururken onun en büyük destekçisi olan Taehyung, tüm benliği ile mücadele eden boksörden daha heyecanlıydı.

İnsanı, insan yapan hislerin her birini fazlasıyla yoğun bir şekilde yaşarken zamanın durduğunu hissediyordu. Kalbi, kontrol edemediği bir şekilde hızlı atıyor ve her seferinde ritimlerini şaşıyordu. Tam olarak ne hissetmesi gerektiğini bilmediği için mi bu haldeydi yoksa içinde bulunduğu ortamın getirileri zaten bu yönde mi olmalıydı, kestiremiyordu. Farkında olmadan nefesini tuttuğunun, stres yaptığı için terlediğinin ve yanında oturan Jimin'in elini sıkarak güç almaya çalıştığının ise farkında değildi.

Genellikle VIP'lerin yahut o koltuklarda oturmak için fazlasıyla ödeme yapan zenginlerin bulunduğu sıraların, en önünde oturuyordu. Başta, Jungkook'un onun için özellikle ayırdığı yerlerde oturmak için heyecan yapıp sabırsızlansa da şimdi, her şeyi bu kadar net izleyebilmesinin akıl sağlığına iyi gelmediğine bir kere daha emin olmuştu. Herhangi bir ters harekette yahut Jungkook'un vazgeçtiğini fark ettiğinde ağlamaya başlayacakmış gibi hissediyordu.

collideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin