14.BÖLÜM: YORGUN RUHLAR

50 10 0
                                    

Bölüm şarkısı- Barış Diri- Derinden

14. Bölüm: YORGUN RUHLAR

Saat gece yarısını geçeli çok olmuştu, gözlerim ise bu saatlere rağmen direnmeyi tercih etmişti. Kollarım kafamın altında, gece lambasının aydınlatığı odanın tavanını izliyordum.

En ufak uyku hissi bile yoktu içimde. Ellerim kafamın altında uyuşmaya başladığını hissettiğimde ellerimi oradan çekip yan döndüm. Bu sefer gözlerim komodinin üzerinde ki mutlu(!) aile tablosuna kaymıştı.

Annemden gelen sıcacık gülümsemeler içimi ısıtırken, geçmişinden bihaber olduğum babamın gülümsemesi huzursuzluk veriyordu. "Ne yaptın baba? Ne yaptın da bu haldeyiz şimdi biz?" İçimden geçirdiğim sorulara yanıt alamazken kafam allak bullak bir haldeydi.

Eğlenceli geçen pikniğin ardından hep beraber mahalleye geri dönmüştük. Aras, tekrardan onlarda kalmam için çok ısrar etmiş fakat daha fazla birinde kalmak istememiştim. O sırada mahallenin başında görünen Kemal amca bizi fark edince gülümseyerek yanımıza gelmişti. Kemal amcanın, "Dayın uzunca bir süre artık eve uğramaz," demesiyle eve gitmem kesinleşmişti.

Kemal amcaya bunu nereden bildiğini sorsam da, lafı dolandırıp başka yerlere çekmişti ve ben kendimi evde bulmuştum. Eve gelir gelmez içimi huzursuzluk kaplasa bile, bu hissi göz ardı etmiştim. Kısa bir duş alıp mayışan vücudumla uyuya kalmıştım. Günün yorgunluğunu atan beynim, gözlerim ve bedenim şuan cin gibiydi.

Kalktığımda aç olmayan karnımla abur cubur alıp kendime film açmıştım. Uzun zaman sonra film izlemenin verdiği hazzı parmak uçlarıma kadar hissetmiştim. Sonra ise geç olduğunu düşündüğüm saatlerde ise kendimi yatağa atmış ama bir türlü uyuyamamıştım.

Kafamda dönüp duran düşünceler gözlerimi açık tutmamı kolaylaştırıyordu. Anıl'ın tahmini ve duyduğu şeyleri düşünmeden duramıyordum zaten.

Dayım cidden bu kadar iğrençleşmiş olabilir miydi? Bu ihtimal beni ölesiye korkutuyordu. Onun gibi biriyle aynı evde kalmak tüm kanımın çekilmesine sebep oluyordu resmen. Bunca yıldır onun yanındaydım, bana o kadar şiddet uygulamıştı, kalbimi defalarca paramparça etmiş, bir defa bile benden özür dilememişti. Bunlara bile katlanabilmiştim ama böyle bir gerçeğe katlanabilir miydim? Orasını bende bilmiyordum. Ama cevabından emin olmadığım bir şey için hemen karara varmayacaktım.

Bakışlarımı babamın resminden çekip etrafta gezdirdim. Ne gariptir ki Aras'ın mavi ışıklı odasında bulduğum huzuru bu oda da hissedemiyordum. Gözlerim kapanırken ilk başta karanlıkla buluştum ama ardından cam gibi parlayan yeşiller belirdi. Bu görüntü karşısında iç çekerken dudaklarım benden izinsiz kıvrılmıştı, kalbim çarparken neler olduğuna anlam veremiyordum.

Neden böyle hissettirir ki bir çift yeşil göz? İçinde goncaları barındırdığı için mi? Şans mı getirecekti bana? Yeni sıcacık bir dost mu olacaktı? Belki de ailesini paylaşacaktı? Ya da kalbini mi verecekti bana? Verir miydi ki kalbini? peki ben yapar mıydım bunu?

Neler düşündüğümün farkına varınca gözlerim hızla açıldı, göğüs kafesime çarpan kalp atışlarıma doğru gitti elim. Sakin olmasını umarak kısa bir süre öylece bekledim. Saçma sapan şeyler düşünüp kafamı bulandırmaktan başka bir şey yapmıyordum.

Yatağımdan doğrulup ayaklarımı sarkıttım, soğuk zeminle buluşan ayak tabanlarımla ilk önce titresem de, sonra vücudum alıştı. Öylece etrafı süzerken geçenlerde Aras'ın sigara içmesi aklıma geldi. Burnuma hayali bir şekilde dolan sigara kokusuyla canım çekmişti. Evde bulundurmadığım ve bu saate açık bakkal bulmak için çabalamayacağım için sigara içemeyecektim. Ve tekrardan başlamayacaktım. Bu durum hoşuma gitse de canım çekmişti işte.

MAVİ IŞIK ALTINDA|BXBWhere stories live. Discover now