5.BÖLÜM: ELVEDA DİYEMEDEN

85 10 1
                                    

Bölüm şarkısı~ Barış Akarsu - Bir Sevmek Bin Defa Ölmek Demekmiş

5.Bölüm: ELVEDA DİYEMEDEN

(1987 yaz ayları)

Deniz kenarında kayalıkların üstüne oturmuştu iki genç. Gökyüzüne karanlık çökmüş, güneş kendi mahrum bırakmıştı bu iki gençten. Halbuki çok severdi Hasan adındaki genç güneşi. Yanındaki Ali ise tam tersi aşıktı geceye. Romantik bulur, kalbini dinledirir, kafasını toplamasına yardımcı olurdu gece. Yıldızlar sevdiğiceğinin gözlerini hatırlatırdı. Kıvırcık saçlı adamın yanındaki -her şeyiyle tam tersi olan adam- saçlarıyla da tam tersiydi; dümdüz saçları vardı. Kıvırcık saçlı genç kafasını kaldırmış, elindeki bira şişesi ile oynarken buralardan gittiği zaman sevdiceğini çok özleyeceğini düşünüyordu. Onun zıttı olan adam ise derin bir iç çekişle bakıyordu kıvırcığa. Her zamanki gibi derin derin, anlamlı bir şekilde. Belkide herkes çoktan anlamıştı fakat gözlerini ayırmadığı genç anlamamıştı.

Kıvırcık saçlı genç adam, yanındakine bakmadan bir şiir mırıldanmaya başladı.
"Eyvâh..!" diye başlayınca düz saçlı aniden kafasını çevirdi bir şeyler oldu ihtimaliyle. Kıvırcık saçlı umursamaz tavrıyla devam etti.
"Eyvâh..! Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden."

Sadece dört mısrası okunmuş bu şiir, kıvırcığın yanındaki zıttı insanı çok etkilemişti. Kalbine kazınmıştı adeta. Suyun hafızası var derler, bu şiir de şu deniz de ebediyen çınlıyacaktı.Yine derin bir iç çekiş, bu sefer kıvırcık saçlı genç adamdan gelmişti. Bu sessizlik gittikçe rahatsız etmeye başlamıltı düz saçlı adamı. "Abin," dedi birden. "Abinin durumu nasıl?" diyerekten devam ettirdi.

Kafasını usulca çevirdi kıvırcık saçlı adam, sevdiği kızın abisine baktı. "Biliyorsun işte, maphusa düştüğünden beri nasılsa şimdi de aynı," kafasını onaylayarak salladı düz saçlı olan. "Geçen görmeye gittik, dedi ki; 'Benim sonum ölümdür. Çok heveslenmeyin, üzmeyin kendinizi, hazırlanın şimdiden.' Garip anam kahroldu. Kolay değil tabii oğlu gelmiş diyor ki ölümüm kesindir." dedi. Sesi oldukça hüzünlü çıkmıştı. Şu denizin kalbi olsa, onunda kalbi sızlardı bu sese. Diye düşündü düz saçlı.

"Tabii üzülür. Bende üzüldüm, çok severdim Rıfat abiyi." Yüzünde buruk bir gülümseme belirmişti. "Sen," dedi ve devamını getirdi. "Sen nasıl hissediyorsun peki?" Kıvırcık derin nefesler eşliğinde uzunca bir süre durdu ve düşündü. Babası yıllar önce evi terk etmiş, bir kadının peşinden sürüklenmişti. Bir gece ansızın eve dönmüş ve abisi cinnet geçirmişti, gözü dönmüş bir şekilde kıymıştı babasının canına. Babası toprağı boylarken, abisi maphusa düşmüştü. Cinayet ve üstüne bir de solcu olması, ölümünü kesinleştirmişti genç adamın.

"Sorma beni, ruhum sıkışır. Beraber büyüdüğüm, babam yerine koyduğum adam diyor ki; öleceğim." Esen rüzgârla kıvırcık saçları savruldu. "Kapat konuyu kardeşim. Zaten kafam olmuş deniz gibi, ne arasan bulursun." Söylediği örnek ile kara bulutları dağıtmaya çalıştı. Dirseği ile yanındakinin karnına vurdu kıvırcık. "Söyle bakalım, yok mu senin sevdiğin?"

Düz saçlı genç önce dumura uğradı, arından yutkunup arkadaşına döndü. "Var," dedi usulca. Bunu duymayı beklemeyen kıvırcık şaşkınlıkla baygın gözlerini araladı. "Var, var ama onun bundan zerre haberi var mı? Onu sor." dediğinde dikti birasını kafaya.

Kıvırcık iyicene yaklaştı, aldı arkadaşını kolunun altına, sarıp sarmaladı onu. Haberi yoktu dediği gibi düz saçlı gencin. "Takma kafana be kardeşim." dedi. "Kim olduğunu söyle desem de söylemezsim. O yüzden akışına bırak. Yazılmışsa kaderniz ortak, illa ki kesişecektir yollarınız."

MAVİ IŞIK ALTINDA|BXBWhere stories live. Discover now