13 | Yeşil Dinozor

232 38 160
                                    

Hayattaki sürprizler her daim hazır bir şekilde bize ulaşmaz.

Bazen, onun için çabalamamız gerekir.

- Hayalet Yazar

_________________________

Bölüm şarkısı: Waiting for love - Avicii
__________________________

İradenin olduğu yerde güzel türden bir yol vardır
Ve her gecenin sabahı var, büyüleyici
Ve bu hayatta aşk varsa engel yoktur
_________________________

"Ayla... Ben seni zaten uzun bir süredir dokunmadan seviyorum... Beraber çalıştığımızda... Yemek yaptığımızda... Kitap okuduğumuzda... Piyano çaldığımızda... Sana her çiçek aldığımda... Senin hastalığın için geceleri uykuya dalana dek makale okuduğumda... Bisiklet sürdüğümüzde... Parkta piknik yaptığımızda... Seninle gece yürüyüşlerine çıkarak ayı seyrettiğimizde ben seni sevmek için çabaladım... Bu anların hepsinde ben seni sevdim... Senin haberin olmasa da sevdim... Ben, seni sevmenin yüzlerce yolunu daha keşfedebilirim... Senden istediğim tek şey, bunu benden istemen Ayla... Seni sevmemi iste... Bir kez olsun kendini düşünen biri ol ve bana seni bu şekilde sevmemi istediğini söyle... Seni bu halinle sevmemi istediğini söyle... Seni, sana en yakın uzaktan sevmeme izin ver... Ve sana, sende hiçbir sorun olmadığını göstermeme izin ver."

Yiğit ve Ayla'nın, ayın altında yaptıkları konuşmanın ardından üç gün geçmişti. Bunlar, rutine bağlanmış haftaiçi günlerinden farksızdı. Sabahları kalkıyor, beraber kahvaltı yapıyor ve öğle arasına dek çalışma odasında çalışıyorlardı. Öğle arasından sonra Ayla genellikle yorulmuş olduğundan çalışmaya ara veriyor salondaki kanepelerde uyukluyordu. Yine böyle bir günün öğleden sonrasında Yiğit, Ayla'nın odaya gelmediğini görünce onun salonda uyumuş olduğu sonucuna varmış ve salonda çalışmak üzere ekipmanını tek seferde indirmeye çalışırken başına tatsız olaylar gelmişti.

Ayla, duyduğu yüksek sesle irkilerek uyanırken sesin kaynağını bulmak üzere kanepede doğrulmuştu. Yiğit'i merdivenlerin sonunda yerde görünce koşarak yanına ulaştı.

"Yiğit, iyi misin?"

Yiğit ise hararetle, düşürmüş olduğu dizüstü bilgisayarın açılıp açılmadığını kontrol ediyordu. Zira saatlerdir yazdığı kodu bir merdiven taklasına feda edemezdi. Üstelik henüz kodun yanlış satırını bulamamıştı. Bilgisayar, saniyeler sonra açılırken Yiğit yumruk yaptığı elini hava kaldırarak "Evet be!" diye bağırdı.

Bu sırada Ayla onun iyi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Yiğit'in bakışları önce Ayla'ya, ardından onun baktığı yöne, yani bacağına çevrilmişti ki dizinin bir karış altında gördüğü yarayla bir anlığına gözünün karardığını hissetti. Adrenalin nedeniyle ilk etapta bu darbenin acısını tam olarak hissedememişti ama şu an kesinlikle her bir zerresinde hissediyordu. Sakince bir elini ağzına bir elini gözlerine kapattıktan sonra ağzının üzerindeki elini ısırarak bağırmıştı.

"Ya, Yiğit iyi misin? Ambulans çağırayım mı? Annenlere haber vereyim mi?"

Yiğit başını olumsuz anlamda sallarken elini ısırmaya devam ediyordu.

"Yiğit bir şey söyle, kırılmış olabilir mi?"

Yiğit, duyduğu kırılma olasılığıyla gözlerindeki elini korkuyla açarken yarasına bir kez daha bakmıştı. Bu hareketiyle midesindeki öğle yemeği yemek borusuna yükselmiş olsa da neyse ki kemiği hala yerli yerinde duruyordu.

Dokunmak YasakWhere stories live. Discover now