1/First step

47 2 0
                                    

Cıvıl cıvıl yaz gecesinde etrafta olan tek tük evlerden dolayı ıssız olduğu anlaşılan bu yerde bile yaz mevsiminin o serin akşamı kendi hükmünü sürdürüyordu. Evlerin az olmasından dolayı gökyüzünün kendi işığı etrafa yansıyordu. Yıldızların parlaklığı o kadar belirgindiki, insanlar gözlerini alamıyordu. Böceklerin ve kurbağaların sesleri ve kendi adımlarından dolayı çıkan ot hışırtılarının sesleri bir birine karışmıştı.

Ancak bütün bu sakinliğe tezat karşıda görünen o ürkütücü ve bakımsız evle doğru yere geldiğini anlamıştı. Ancak bir ağaçın nerdeyese içinde yapılan, her tarafının ağaç budakları ve sarmaşıklarla örtülü olduğu, yıkıldı yıkılacak olan bu ev bile hayatında bir çok şey görmüş ve yaşamış olan bu kadının kalbinde bir ürperti bile yaratamadı. İnsanlara kızgın olan, insan olmaktan korkan bu kadının yürüyüşü bile öyle asil ve diktiki, bakışları öyle sert ve koyuyduki sanki kimse ona parmak ucuyla bile dokunamaz gibiydi. Lakin onu bu hale getiren bile onun ruhuna, kalbine, benliğine, kadınlığına, merhametine, bedenine yapılan bir çok dokunuştu.

Bahçesi dahil her tarafı kir ve otlarla kaplı olan, işık almayan eve yakınlaştıkca biraz daha temkinli olmaya başlıyor kucağındaki 2 yaşlı oğlunu ise sımsıkı sarıyordu.

Nihayet eve vardığında kapıyı tıklatmış ve açılmasını beklemişti. Kapı bu ölüm sessizliğinde gıcırtı ile açıldığında bakışlarını yerden alarak karşısındaki beyaz ve ayaklarına kadar uzun ve gür saçlı, yırtık ve kirli kıyafetler içerisindeki yaşlı kadının gözlerine dikti. Yaşlı kadın hiç bir şey demeden donuk ifadesiyle kenara çekilerek karşısındaki genç kadına yol verdiğinde, genç kadın çocuğunu daha da sıkı sararak içeri adımladı. Arkasından gelen yavaş adımlarla bir süre durup yaşlı kadının önüne geçmesini bekledi. Bu ürkütücü ortamdaki ilk cümleler "Korkma. Yemem oğlunu." diyerek yaşlı kadından geldi.

Evin salonu olduğu anlaşılan yere doğru adımladığında genç kadında onu takip ederek "Eskiden büyücülere inanmazdım." diyerek evi incelemeye başladı. Evin her yeri kirli ve bakımsız bile olsa salonu oldukça farklıydı. Ev tahtadan yapılmaydı ve duvarlar oldukça temizdi. Şöminenin ısıttığı bu küçük salon en güzel çiçekler gibi kokuyordu ve etrafa tütsü dumanı olduğu anlaşılan hafif bir duman hakimdi. Türlü türlü küreler, kaplar, otlar, kartlar ve daha bir sürü şey bir kaç masaya dizilmişti. Pencerenin kenarında küçük bir yatak, yatağın üzeri ise mor çarşaflarla örtülüydü. Yerde tam ortada temiz ve yine mor bir halı, halının üzerine dairevi bir masa, masanın etraflarında ise minderler vardı. Masanın üzerinde daire şekilli orta boylu düz bir demir kap, bıçak, bir kaç kağıt ve ölü bir yılan yavrusu bedeni vardı. Demir kabın içerisindeyse bir kaç taş, bir kemik ve bilmediği bir kaç şey daha vardı.

Ev ne kadar temiz olursa olsun büyücü kirliydi. Çok kirliydi.

Yaşlı büyücünün oturduğunu gördüğünde o da onun karşısında mindere oturmuş, oğlunu da kucağına oturtmuştu. 2 yaşındaki oğlu geldiği bu garip yerin baskısıyla sussada artık dayanamayarak minik tedirgin sesler çıkarmaya başlamıştı ve yüzünü annesinin boynuna gömmüştü. Hiç bir sıkıntı olmadığını anlatmak ve rahatlatmak maksatlı oğlunun sırtını okşayan anne onu biraz daha sarmış ve "Şşş, yok bir şey." diyerek saçlarına bir öpücük bırakmıştı.

"Şimdi ne değişti?" diye genç kadının önceki cümlesine hitap ederek soran yaşlı büyücü masadaki kılıcı alarak mendille silmeye başlamıştı.

Asi bakışlarından ödün vermeyen genç anne "Neler gördüğümü tahmin edemezsiniz. Ayrıca sizin hakkınızda farklı şeyler duydum." diyerek bakışlarını büyücüye dikmiş, daha sonra ise temizlediği kılıcına bakmıştı.

Newborn | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin