365 Gün

662 10 0
                                    

Babama İrem ile yaptığımız küçük plandan bahsetmeden önce Banu teyze ile bu konuyu konuşmaya karar verdim onu eve çağırdım

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Babama İrem ile yaptığımız küçük plandan bahsetmeden önce Banu teyze ile bu konuyu konuşmaya karar verdim onu eve çağırdım.

"Canım kızım nasılsın?" Onun geldiğini bildiğim için kapıyı ben açmıştım. Bana annemmiş gibi sıcak davranmasını çok seviyordum. Ona içtenlikle sarılıp içeriye aldım.

Biraz sohbet ettikten sonra doğruca konuş girdim.

"Banu teyze son zamanlarda çok fazla şey yaşadım bunu sen de biliyorsun. Onur ile olan durumu da biliyorsun. Bana ondan vazgeçmemi söylemiştin ama geçemedim. Geçemiyorum da."

Gözleri korku dolu bir şekilde derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Afra lütfen bana onunla hala görüştüğünü söyleme."

"Hayır görüşmüyorum. Ama görüşmek istiyorum. Sorun da bu." Kafası karışmıştı. Gözlerini söylediklerimi anlamaya çalışır gibi kıstı.

"Ne demek istiyorsun?"

"Ben ona aşık oldum." Elini başına götürüp ağrı çekiyormuş gibi ovalamaya başladı.

"Onunla aranda bir şey olamaz. O aileyle artık bir ilişkimiz olamaz Afra." Başını iki yana acı acı salladı.

"Eğer bu duygulardan kurtulamamı istiyorsan bana yardım etmen gerekiyor." Uzanıp ellerini avucumun içine aldım.

"Ne yapmamı istiyorsun?" Meraklı bir şekilde sordu.

"İrem ile okulu dondurup Bali'ye gitmek istiyoruz. Buraya bir ara vermenin bana iyi geleceğine inanıyorum."

"Duygularından kaçmak istiyorsun. Peki oraya gitsen de bunu başarabileceğine emin misin?" Kaçınılmaz soruyu sormuştu. Bunu ben de dünden beri kendime sorup duruyordum. Ne yazık ki net bir cevabı yoktu.

"Değilim ama denemem gerek. Çok zorlanıyorum. Onsuz nefes alamıyorum. Onu hem seviyorum, hem de nefret ediyorum. Ama tek düşündüğüm o, o, o... Sadece kendimi düşündüğüm hayatımı özledim."

"Babanı ikna etmek kolay olmayacak ama sana yardım edeceğim." Kollarımı boynuna dolayıp ona sıkıca sarıldım. Bana inandığı için mutlu olmuştum.

"Aslında söylediklerin bana da mantıklı geliyor. Ayrıca hep çok çalıştın. Üniversite öncesi 1 sene boşluk bırakıp kendini tanımaya çalışman güzel bir deneyim olacaktır. Babana da bu şekilde söyleyelim." Kafamı mutlulukla salladım. Banu teyze bana inandığına göre gitme ihtimalim oldukça yüksekti.

"Banu teyze ne kadar şanslısın sen sevdiğin insanla birliktesin ve mutlusun."

Gözlerinin içi gülerek cevap verdi. "Evet öyleyim Afracığım. Sen de bir gün o kişiyi bulacaksın ve çok mutlu olacaksın." O kişinin Onur olduğuna inanmıştım, ama yanılmışım...

"Siz evlenmeyi düşünmüyor musunuz? İkiniz güzel bir törenle birbirinize evet deseniz ve biz de mutlu gününüze eşlik etsek."

"Afra maalesef ülkemizde bu mümkün değil." Az önceki gülümsemesi yok oldu.

"İlla resmi olmak zorunda değil. Babam nikah memuru olur ve ben de şahidiniz olurum. Yalnızca yakınlarımızı çağırırız." Heyecanla aklımdan geçenleri söyledim.

"Aslında bu çok iyi bir fikir." Gözleri tekrar mutlulukla parladı.

"Yaz bitmeden ve ben gitmeden bunu yapabilir miyiz? Organizasyonla ilgili her şeyi ben üstleniyorum." Organizasyon için İrem'den yardım almayı düşünüyordum.

"Tamam olur. Yine başkalarını mutlu edecek bir şey buldun. Bu halini özlemişim. O eski depresif Afra lütfen bir daha geri gelmesin." Banu teyze de İrem de haklıydı. Annemden sonra çok büyük bir depresyon atlatmıştım ve bu yaz Onur toksik davranışları ile beni tekrar o kurtulduğum duruma defalarca geri sokmuştu.

Ertesi gün Arzu abladan babamla yemekte önemli bir şey konuşacağım için onun en sevdiği yemekleri yapmasını rica ettim. O da konuştuğumuz gibi bir masa hazırladı. Babamın eve geldiğini haber verdiğinde sanki bir iş toplantısına gidiyor gibi siyah bir etek ve üzerine uygun bir gömlek giyerek yemeğe indim.

"Prensesim ne kadar hanım hanımcık olmuşsun böyle bu akşam."

"Teşekkürler babacağım. Seninle konuşmam gereken bir konu var." Birbirimize sarıldıktan sonra birlikte yemeğe geçtik.

"Evet haberim var Banu ile konuştuk bugün." Sesi oldukça sakin geliyordu. Banu teyze onu çoktan ikna etmiş olabilir miydi?

"Hangi konudan haberin var? Seni Banu teyzelerin töreninde nikah memuru yapacağımdan mı yoksa diğerinden mi?" Direkt konuya girmeden önce ne kadar bildiğini anlamak için ağzını aradım.

"İkisinden de haberim var Afra. Ama önce senden dinlemek istiyorum. Neden okulu dondurmak istiyorsun? En çok istediğin şeyin okumak olduğunu sanıyordum."

"Evet öyleydi. Yani hala da öyle. Ama bu yaz nişanlanmak benim hayatta başka şeyler de olduğunu anlamamı sağladı." Aslında tamamen yanlış bir ifade değildi. Nişanlanma olayı sayesinde Onur'u tanımıştım ve bu sayede aşık olarak hayatta derslerden başka şeyler olduğunu da anlamıştım.

"Devam et lütfen." Yemeğinden bir çatal alıp çiğnemeye başladı.

"Kendimi tanımak ve ne istediğime karar vermek için İrem ile birlikte Bali'ye gitmek istiyorum."

"Kendini yeterince tanımıyor musun? Orada ne olacak da kendini tanıyacaksın?" Klasik ebeveyn soruları sormaya başlamıştı. Ona oradaki doğal yaşamdan ve katılmayı düşündüğüm kişisel gelişim atölyelerinden bahsettim. Hatta bir sessizlik inzivasına katılmak istiyordum, onu da detaylıca anlattım. Söylediklerim büyük ihtimalle ona anlamsız ve saçma geliyordu. Babam hiç bir zaman kişisel gelişime inanan bir insan değildi. Ben terapi alırken terapistim babamın da terapi almasını önermişti ama babam buna bile şiddetle karşı çıkmıştı.

"Tamam izin vereceğim ama tabi ki şartlarım var." Onu ikna edebildiğim için çok sevinmiştim. Şartları ne olursa olsun kabul edecektim çünkü gerçekten gitmek istiyordum.

"İlk şartım oraya gitmen için gerekli uçak biletinin parasını ben öderim ama orada harcaman için sana beş kuruş para vermeyeceğim. Kendi ayaklarının üzerinde durmak eminim sana daha fazla şey öğretecektir." Başta parasız kalmak beni korkutsa bile bununla yaşayabilirdim. Orada bir iş bulup geçimimi sağlarım diye düşündüm.

"İkincisi buraya döndüğünde seni evlendireceğim. Okulunu da evli bir kadın olarak okursun." Bu duymayı beklediğim bir şey değildi.

"Belki parasızlık kocanın değerini de anlamanı sağlar ne dersin? Sana işime yarayacak akıllı ve zengin bir koca bulacağım 1 sene içinde. Bence iyi bir anlaşma." Gülümseyerek yemeğine devam etti.

Bu olamaz... Ya bana yine çok kötü birini seçerse?

"Baba ben böyle bir şey demeni beklemiyordum." Bakışlarımı aşağıya eğip bana acımasını bekledim.

"Bütün yaz nişan olayından sonra senin gönlünü hoş tutmakla geçirdim. Sen bilirsin seçim senin. Gitsen de gitmesen de bu şekilde olacak."

"Nasıl yani gitmezsem de beni gelecek yıl evlendirecek misin?"

"Evet." Sesi net ve kararlıydı.

"Ya önceki anlaşmamız? Okulumu bitirmeden beni evlendirmeyecektin."

"O anlaşmanın işime yaramadığına karar verdim. Yine de insaflı davranıp sana 1 yıl veriyorum. İster burada geçir, ister arkadaşınla dünyanın öbür ucunda beş parasız gez. Tercih senin." Babam her zamanki gibi aldığım kararlardan en kazançlı çıkan kişi olmayı başarmıştı. Ondan ne zaman bir şey istesem her zaman kendine en yarayacak duruma zemin oluşturabiliyordu. Buna şaşırmama bile gerek yoktu.

AfrâDove le storie prendono vita. Scoprilo ora