1.1 Je t'aime

183 32 7
                                    

" Aşık oldum."

" Ne?"

" Abla deliler gibi aşık oldum. Felix'i istiyorum. Bilmiyorum. Nasıl oldu hiçbir fikrim yok. Felix'i istiyorum. Abla Felix'i özlüyorum. Nefes alamıyorum. Sadece yanımda olsun istiyorum. Dokunmasam bile olur. Viski yetmiyor. Kafamı dağıtmayı denedim. Olmuyor. Ben sadece Felix'i yanımda istiyorum. Bugün mektup gönderdim. Yemin ederim gelirse onu bırakmam. Ben onu bırakamam abla."

" Sakin ol!"

" Olamıyorum."

" Nasıl oldu? Sadece iki gündü."

" Bilmiyorum her zaman onu aramışım gibi. Gülüşünü seviyorum. Davranışlarını, bana hesap sormasını, küçük vücudunu, kahve gözlerini, küçük burnunu, küçük ellerini, yeni uyandığında korkutucu derecede kalın olan sesini, çillerini, benimle alay etmesini, bazen bir şeylere boş yere cesaret etmesini seviyorum. Sonra istemediği bir şeyler olduğunda dudağını büzünce çok tatlı görünüyor. Kokusu çok hoş. Kışın bile yazı hissettirebilecek biri Felix. Öpmek istiyorum. O sevimli dudaklarını, çilli yanaklarını, gözlerini... Abla sadece Felix'i istiyorum. Yanımda olsa bile yeter aslında. Ben... nasıl oldu bilmiyorum."

" Gelirse eğer korkutma çocuğu. Üstüne atlayacak gibi konuşuyorsun."

" Bilmiyorum. Kendimi aptal gibi hissediyorum."

" Zaten öyle değil miydin?"

" Abla derdimi anlatıyorum şurada ya!"

" Tamam tamam. Yalnız sen mektubu nasıl gönderdin?"

" Kahyaya verdim o postahaneye götürecekti."

" Aptalsın! Annem okur onu."

" Ben unuttum onu! Aklım yerinde değildi. Ne yapacağım?"

" Ne zaman verdin mektubu?"

" Sana gelmeden hemen önce."

" Git al onu! Koş! Aptal, çocuğu öldürtebilirsin bile!"

" Ne yaptım ben?"

" Aptalsın kardeşim! Aptalsın Lewis!"

Lewis koştu. Merdivenelerdeyken düştü. Ayağa kalktı. İlk gördüğü kahyayı hızla çevirmesiyle kahya elindeki tepsinin dengesini kaybetip üzerine döktü. Lewis aradığı kahyanın o olmadığıni fark edip giderken. Kahya dökülan caydan dolayı yanan bedeni hakkında bir şey yapamayınca en son çığlık attı. Büyük odanın kapısı açılarak Lewis'in babası elindeki gazeteyi kahyanın kafasına attı.

" Bağırma be! Çayım nerede? Çayım yerde! Çayım niye yerde?"

" Efendim ben..."

" Aaa o bana hediye gelen fincan! Lan salak dua et babanla arkadaşım!"

" Efendim oğlunuz döktü!"

" Vah vah beceriksiz olduğu kadar üşütük de! Oğlum benim birden yok mu oluyor? Hem Lewis dökse seni böyle bırakıp gitmez."

" Ama yaptı!"

" Git bir üstünu değiştir baska bir kahya gitsin çayımi getirsin zaten gazetem de ıslandı. At pisliği temizleyeceksin bugün!"

" Ama efendim..."

" Domuzlarınkini de temizlemek istemiyorsan git!"

" E-emredersiniz!"

" Baba Jonathan nerede?"

" Hangi J..."

" Kahya olan!"

" Ha annenin misafirlerinin gitmesini bekliyor. Annen bekletiyor zavallıyı."

" Ha tamam!" Yerdeki gence baktı. "Bu niye yerde ya!" söylene söylene hızlı adımlarla gitti.

Kahya'nın yanına geldiğinde mektubu istedi.
" Efendim anneniz!"

" Ya ben düzelteyim sen göster!"

" İyi tamam."

Zarfı açtığı gibi çıkardığı kağıdın büyük bir kısmını yırttı artık kağitta kalan tek şey tarih ve hitabın altında yer alan 'Lütfen ge..' yazısıydı.

Felix kendine Lewis'ten bir mektup gelince heyecanlandı. Zarfın içindeki yırtık kağıda baktı. Hiçbir şey anlamadı. Sinirlendi ama kağıdı ve zarfı sakladı. Lewis'in odasındaki her şeyle aynı kokuya sahip zarfı çekmecesine koydu. Lewis'in kokusunu özlüyordu. Lewis'i özlüyordu. Kitaplardaki aşk eğer gerçekten aşk ise şu an Lewis'e aşıktı.

" Seni seviyorum, aptal!" dedi.

Sonuç olarak Lewis'in mektubundan hiçbir şey anlamadı da Lewis'in yanına gidemedi de.

Suç- ChanglixWhere stories live. Discover now