0.4

267 43 42
                                    

Sabah erkenden dükkan sahibi tarafından kaldırıldı Felix.

" Saat beş kalkacak mısın?"

"Hmm."

" Kalk o zaman!"

" Tamam ya."

" Kahya bana saat beşte kaldırmamı yedide hazır olman gerektiğini söyledi."

"Tamamdır, teşekkürler!"

Erken saatlerde kalkmak normaldi onun için. Evde bir kahvaltı saati vardı. O saati kaçırmamak için saat yedide masada olmalıydılar. Bu yüzden herkes saat altı buçukta kalkardı ama şu an saat beşti. Felaket derecede düzgün uyku düzenine karşı koyup bir buçuk saat erken kalkmak zordu. Kahvaltısını yaptı. Ayakkabılarını temizledi, dişlerini fırçaladı, üzerini giyindi. Hediyesini paketlettirip bir sandığa yerleştirdi ve saat çoktan yedi olmuştu.

Doğum günü için yola çıktı. Kaleye yaklaştığında fark etti ki: Şimdiye kadar kimsenin umursamadığı dükün oğlu için şimdi kalenin bütün bahçesini atlar dolduruyordu. Gelenlerin bir kısmı iyi ilişkiler kurmak amacıyla gelmiş, bir kısmı ise kızlarını Lewis'e beğendirip dük ile akraba olabilme ihtimali üzerine gelmişti. Herkes hediyeler getirmişti. Birçoğunun hediyesi bir kısmı altın ya da gümüş olan hediyelerdi. Felix ise Lewis'in kitaplara ilgisi olduğunu öğrendiğinden sandığa gümüş bir iğne ile dört tane kitap yerleştirmişti. Sandığın menteşeleri de altından yapılmıştı. Atını kahyaya bırakarak herkes gibi kaleye girdi. Tanıdığı bazı burjuvalar da oradaydı. Lewis'in tam olarak nasıl göründüğünü bilmiyordu. Ona siyah saçlı kendisinden kısa bir genç olduğu bilgisi verilmişti. Bir şekilde kendini belli ederdi nasıl olsa, doğum günü ona aitti.

Kaleye girdiğinde ilginin toplandığı bir kişi yoktu. Bunun yerine en genci yirmi altı yaşında olan tüccarlar masaya kurulup sohbet ediyor. Ayakta durup bir kısmı kızlarla sohbet etmeye çalışan genç erkekler merkezde küçük gruplar hâlinde duruyordu. Evlilik yaşına gelmiş olup kızları süzen erkekler ve en cürretkârlarının ancak omuzlarını sergileyebildiği kıyafetler giyen birbiriyle gülüşerek sohbet genç kızlar genelde duvarlara yakın yerlere doluşmuştu. Sadece yemeklere odaklanmış olan gençler uzun masadan, kendilerince gizli bir biçimde, atıştırmalık aşırıyorlardı. Herkes ayıktı ancak gece sarhoş olanlar olacaktı. Herkes hediyelerini yanında tutuyor. Hediyeyi bizzat vererek dükün beğenisini kazanmaya niyetleniyordu. Birkaç adım ilerlediğinde oturan burjuvalardan birinin sesini duydu:

" Hey!" Sesle birlikte kendisine seslenilip seslenilmediğini anlamak için sese doğru kafasını çevirdi.

" Felix, değil mi? Ah evlat büyümüşsün. En son gördüğümde on beş yaşındaydın, değil mi? Gel hadi!" Felix yanına gittiginde adam konuşmaya devam etti. " Bakın bu gencin ağzı iyi laf yapar. Babasının başarılı bir tüccar olmasından dolayı olmalı. Nasılsın oğlum?"

" İyiyim efendim."

" Hediyen mi? Sandık bile hoş duruyor."

" Evet."

" Ah seni ihtiyar sohbetleriyle yoruyorum değil mi? Şimdi birkaç kız tavlamak istiyorsundur. Gerçi on beşken çok usluydun ama babana bağlıyorum onu."

" Kadınlarla pek ilgilendigim söylenemez."

" O baban seni eve falan mı kilitliyor? Daha önce bir kızı öpmemişsindir bile sen. Ah gencecik yasta neleri kaçırmışsın. Ağabeyin Gabrielle'i öptüğunde kaç yaşındaydı? Zavallı kız utanıp bir daha derse gelmemişti. Minho ondan küçüktü tabi. Kaç yaş vardı aralarında? Kadınlar kendinden küçüklere pek sevgili gözüyle bakmaz. Güzel piano çalıyordu ama. Ah Gabrielle güzel kızım... Ağabeyinin ilk öpücüğüydü değil mi?"

Suç- ChanglixWhere stories live. Discover now