0.3

278 44 16
                                    

Arkalarına bakmadan kaçtılar. Peter'in ayağı Sam'e takıldı. Sam düştü. Üzerine Peter düştü. Az önce kavga etmemiş gibi gülüştüler. Minho kırgın ama sert bir havayla gülüşünü bastırarak söze girdi:

" Ne olacak şimdi?" dedi Minho.

" Evleneceğim ve bu nedenle gazete işinde yer alamayacağım."

" Gazetenin sanat kısmını sen alacaktın ama..." dedi Peter.

" Kalsın."

"Peki ya Van Gogh ünlenemeden ölürse..."

" Bizim gazetemiz nasıl o tablolardan daha ünlü olabilme ihtimaline sahip olabilir?"

" Bilmiyorum ama bu işi sensiz yapmak istemiyorum."

Bir daha gazete konusu açılmadı...

Doğum günü için iki gün kalmıştı. Felix Minho'yu kıyafet ve hediye konusunda bunaltmıştı. Babasını hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. Dükün oğlu Lewis'in dikkatini çekerse sohbet etmesi daha kolay olurdu. Felix'in şikayetleri artık Minho'nun başını şişirmişti. Buluştukları sırada Felix tekrar konuyu abisine açınca Minho bağırdı:

" Felix'e bir terzi önersene Sam!"

" Babanın terzisi yok muydu?"

" Felix beğenmiyor o adamı."

" Aman be! Neyse yarın götürürüm seni." dedi Felix'e.

Ertesi gün erken saatlerde Felix'i götürdü Sam. Saat dokuzdan önce işleri bitirip eskrim dersine katılacak. Sonrasında da dükün kızıyla buluşmayı planlamıştı. Dükün kızı Sam'i beğeniyordu zaten düklükteki herkesin dikkatini çeken bir beyfendiydi Sam. Nazikti, sanatla uğraşırdı, eskrimde ve okçulukta iyiydi, temizdi, dansta mükemmeldi, yakışıklıydı, iyi bir ağabey ve okulda da başarılı bir öğrenciydi. Diğer erkekler gibi aptal güç gösterilerine katılmak yerine resim çizmeye vakit ayırırdı. Gençlerin ağzından düşmeyen "Kadınlar giyinmesini bilmeli."  "Uyuşturucuyu az kullandığın sürece sorun yoktur." "Bir göğüsleri var görmelisin!" gibi sözleri ondan duyamazdınız. O " Kadınlar fazla kısıtlanıyor." derdi. Feminist ayaklanma yapmaya hazır kız kardeşine hiçbir kötü söz söylemezdi. Uyuşturucuyu hiç denememişti. Daha önce yalnız bir sevgilisi olmuştu ancak bakirdi. Bazıları onun bir aziz olduğunu bile düşünürdü. Alman protestan Fransa'ya gelen tüccarlar bile bu katolik genci severdi. Bu tarz bir gencin de dükün kızı tarafından eş olarak kabul edilmesi gayet normaldi.

Felix ile yaptığı terzi planı Sam'in beklediği gibi geçmedi. Bir türlü kıyafet beğenmeyen Felix'e dört dükkanda da hiçbir terzi özel dikim için kumaş bile beğendirememişti. Sam Felix'in ne tarz bir kıyafet istediğini bile anlamamış, ona her bir öneriyi beğendirmek için debelenip durmuşlardı. Sam'in eskrim dersi çoktan geçmişti. Beşinci dükkana girdiklerinde kıyafet için terziyle konuşan genç kadın yanında bekleyen Sam'i görünce yanındaki kardeşini dürttü. Sam anlamıştı. Kadın açıkça kardeşiyle Sam'in beraber olmasını istiyordu. Görmezden gelip Felix için kıyafet istediğini söyledi. Terzi nasıl bir kıyafet istediğini sordugunda Felix artık ezbere söylediği betimlemeyi sıraladı.
" Zarif bir şey istiyorum. Klasik ciddi balo takımlarından olmasın. Sade bir ceket istiyorum ancak siyah, gri ya da mavi gibi soğuk renkler ya da kırmızı olmasın. Gömlek için beyaz smokin gömlek istiyorum. Ama düğme etrafı yakanın abartılmayacak derecede fırfırlı olanlarından olsun. Ceketimi de Macoron stili bir şey istemiyorum."

" Bir bakalım açık kahve rengine ne dersin?"

" Olur."

" Balon kol gömlek?"

" Ceket giymeyecek miyim?"

" Ceket istiyor musun?"

" Bilmiyorum."

" Çizme."

" O lastik ve parlak deri ayakkabılardan iyidir."

" Tamamdır. Peki pantolon? Klasiklerden mi istiyorsun?"

" Fazla darlar."

" Eldiven eklemiyorum. Onun yerine sana yüzük öneririm."

" Tamam."

" Takım elbise yeleği koyacağım. Ceket olmayacak. Kemer de seçmen gerek. Oradan seç birini. Avcı stili şapkası ister misin?"

" İstemeli miyim?"

" Gazeteci stili şapka da olur aslında."

"Seçtin mi?"

" Evet!"

" Siyah bu."

" Tokası hoş."

" Daha kalın bir kemer seç."

" Tamam."

" İkinci katta istediğin gibi bir gömlek var. Onu da al. Ceketini ve pantalonu dikmek için kumaş seçelim, tamam mı?"

Ceket ve pantolonun kumaşı ve tasarımi hakkinda kesin kararlar verildiğinde saat on biri geçmişti. Sam Felix'e " Aptal velet." şeklinde hitap ederek " Niye hiçbir şeyi begenmiyorsun ki sen?" diye söylenerek evine bıraktı. " Bilsem atı alırdım." diye söylendiğinde " Sam yeter!" diyebildi Felix. Ardından evine girdi. Sam de evine döndü. Yakında piano dersi başlardı.

Akşam Estouteville düklüğünün varisi Lewis'in doğum günü için hazırlandı Felix. Önce terziye gidecekti. Yorucu bir yol olacaktı. Yaklaşık on sekiz saatlik bir at yolculuğu sonrası Estouteville'e ulaşabilirdi. Atların molası buna dahildi. Sonrasında oralarda babasının tanıdığı olan bir dükkan sahibinin evinde kalıp Lewis'in doğum gününde kaleye gidecekti.

" O çocukla iyi anlaşmaya çalış." dedi babası. Felix'i tanıyordu. Diğer erkeklerle farklı zevkleri olurdu Felix'in. Kadınlara ve siyasete ilgi duymazdı. Psikoloji, sanat, mutfak işleri gibi ilgi alanları vardı. İnsanlarla iletişiminin iyi olması ve nabza göre şerbet vermesiyle insanları etkiler yanında tutardı. Bir çok kişi de ona karşı koyamazdı. Minho ise sevmediği insanlarla iyi iletişim kuramaz. Birinin tavırlarından rahatsız oluyorsa bunu istemsizce belli eder. Yalnızca saygısını korurdu. Biraz da buna dayanarak Felix bu iş için daha uygun görülmüştü.
"Elimden geleni yapacağım baba." dedi atına atlarken. Kahyanın ardından atını sürdü.

Gece saatlerinde Estouteville'e varmışlardı. Felix dükkan sahibinin kapısına ard arda vurmasıyla gecelik kıyafetleriylr babasının arkadaşı kapıyı açtı.
" Kimsiniz?"
" Ben Lee Felix ve kahyam."
" Mösyö Lee'nin küçük oğlu değil mi?" 
" Buyurun! Odan hazır üst katta."
" Teşekkürler."
" Kahyanın odası da yan tarafta izninizle uyumaya gidiyorum."
" Kusura bakmayın rahatsız etmişiz gibi gözüküyor."
" Hayır evlat. Sadece fazla yorgunum."
" Teşekkürler efendim."

Suç- ChanglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin