XXXV

56 12 4
                                    

Senar: Buluşalım mı? (15.43)

Barkan: Sahilin oradayım.

Senar: Geliyorum.

Senar'ın mesajıyla gülümsedim. Farkında olmasa bile bana iyi geliyordu. Telefonun ekranından kendime baktığım zaman gözlerimin etrafının kızarık olduğunu gördüm. Yanımdaki şu şişesini açıp biraz avucuma şu döktüm ve yüzüme yıkadım. Şimdi daha iyi hissediyordum en azından.

Karnımın guruldamasıyla rahatsızca kıpırdandım. Kahvaltı bile yapmamıştim ve öğleni bile geçmişti saat. Biraz uzağımda simit ayran satılıyordu. Almaya karar verdim. Hem fazlaca acıkmıştım hem Senar'ın yanında karnımın guruldamasını istemiyordum. O yüzden kalkıp ilerledim. Simitçinin önüne geldiğim zaman oradaki amcadan bir simit ve ayran istedim.

"Simit ve ayran alabilir miyim?"

"Hemen veriyorum."

Simitlerin olduğu bölmeyi açıp simiti kağıda sarıp, ayran ve pipet alıp bana uzattı. Ben de o sırada paramı çıkartıp uzattım.

"Teşekkürler, kolay gelsin."

"Sağ ol. İyi günler."

Para üstümü de alıp oturduğum banka doğru ilerledim ve oturdum. Kağıda sarılı olan simiti çıkarıp bir ısırık aldım. Ayranı birkaç kez çalkalayıp pipeti batırdım. Ve bir yudum içtim.

Daha küçükken annemin yaptığı yemekler yemek isterdim. Okuldan eve geldiğim zaman evin içini dolduran yemek kokusu olsun isterdim. Ama geldiğim de gördüğüm şey etrafa saçılmış dosyalar, kağıtlar olurdu. Çoğunlukla ya dışardan sipariş ederlerdi ya da haftada 2,3 kez gelen abla yemek yapar dolaba koyardı. Annemin yaptığı tek şey onları ısıtıp servis etmekti. Biliyorum çok çalışıyordu bazen vakti bile kalmıyordu ama bir ekere yemek yapsa bir şey kaybetmezdi.

Okuldan çıkıp eve gitmeden önce arada sırada gittiğim ev yemekleri yapılan bir mekan vardı. O kadar güzel bir yerdi ki sanki dükkân da  değil bir evde yemek yiyiyordum. Sıcacık, aile hissi veren bir yerdi. Evde bulamadığım o nefis yemek kokuları dükkana daha girmeden burnuma geliyordu ve bu his mükemmeldi.

Elimdeki simit ayrana bakıp gülümsedim. Bu simit ayran annemin kendi yapmış gibi gösterdiği ama sadece ısıttığı yemeklere bin basardı. Bana sıcaklığı hissettiriyordu. Son parçayı da yiyip, ayranı da bitirdikten sonra yanımdaki çöp kutusuna çöpleri attım.

Birinin yanıma oturduğunu hissettiğim zaman başımı çevirip baktığımda Senar olduğunu fark ettim. Gülümseyerek bakıyordu. Ben de ona saf saf gülümsemeye başladım.  Gülüşü dünyalara bedelde. O kadar güzel gülüyordu ki saatlerce onu seyretmek istedim. Gülünce o kısılan gözleri, utanıp gülüşünü elleriyle kapatması.

"Selam, nasılsın?" Sesiyle kendime geldiğim zaman gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım.

"İyiyim, sen nasılsın?" Daha demin hiç ağlamamış gibi.

"Ben de iyiyim."

"Bir şey mi oldu?"

Hafif şaşırarak "Niye ki?"

"Birden buluşalım mı diyince bir şey oldu sandım."

"Bir şey olmadı. Evde canım sıkıldı. Ve belki buluşuruz diye düşünmüştüm. Seni rahatsız mı ettim yoksa?" Dedi sonlara doğru çekinerek.

"Olur mu hiç öyle? Şey sadece yazmanla biraz şaşırmıştım."

"Biliyor musun? Sana diyecektim ki sahilde buluşalım mı, sen zaten sahildeymişsin kalp kalbe karşıymış."

Gümüşservi /Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin