XXVIII

63 16 2
                                    

Can'ı telefonu açmasıyla nefes verirken hiç beklemediğim birinin sesini duymamla olduğum yere çivilendim.

"Tuna?" Dedim sorarcasına.

Kahkaha attı. "Ta kendisi. Uzun zaman olmuştu konuşmayalı Barkan."

Can'ın telefonunun onda neden olduğunu merak ediyordum. Ama şu an tek istediğim bir şey vardı yüzünü göremesem de sırıttığını biliyodum. O yüzden sırıtan yüzüne bir yumruk indirmekti. Sinirle konuşmaya başladım.

"İt herif ne işi var lan Can'ın telefonunun senin elinde?"

"Onu ben değil arkadaşın daha iyi açıklar. Can konuşmak ister misin? Aa pardon yorgunsundur daha fazla yormayalım."

"Ne diyorsun lan sen?"

Histerik bir kahkaha attı. "Demem o ki arkadaşın sözde benden hesap sormak için geldi ama şu an yarı baygın."

Dediklerini duymamla hissetmediğim kadar öfke doluydum. Özellikle Can'a karşı. O şerefsizin yanına gidiyordu ve bana söylemiyordu. Ama bu en son düşünmem gereken şeydi. O Tuna'yı elime geçirdiğim zaman benden yalvarıcaktı.

"Neyden bahsediyorsun lan sen? Can'a ver telefonu!"

"Galiba anlama kıtlığın var. Anlıyacağın dilden söyleyeyim. Arkadaşın dayak yemekten bayıldı."

"Nerdesin sen puşt?! Söylesene götün yemiyor mu?"

"Hıh! Duymamış olayım. Senin gibilerden mi korkucağım? Eğer sen de dayak yemek istiyorsan her zaman ki buluştuğumuz fırının arkasındaki arsaya gel."

O kadar sinirlenmiştim ki sanki kulaklarımdan duman çıkıyormuş gibi hissediyordum. Gecikmeden cevapladım.

"Bekle puşt kim kimi sikiyor bakalım." Deyip telefonu suratına kapattım.

Bahsettiği yer 20 dakikalık bir mesafe uzaklığındaydı. Ama araba olsaydı dakikalar içinde gidebilirim. Şansıma arabayı almamıştım. Son kez başımı kaldırıp pencereye baktığım zaman ışık hala açıktı. Büyük ihtimalle Can'ı bekliyordu.

Zaman kaybetmeden hızla koşmaya başladım. Can'ı o şerefsizin yanında daha fazla kalamazdı. Eminim ki Tuna'nın yanında kendi gibi itler de vardı. Son günlerde elim zaten kaşınıyordu. Kimse onları elimden alamazdı.

Yaklaşık 10 dakika da bahsettiği yere gelmiştim. Durup nefesimi düzenledikten sonra yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Bir yandan da etrafa bakıyordum.

Birden sırtıma tekme atılmasıyla afalladım ama düşmedim. Ardından hemen eğilip tekme atının bacağından tutup çevirdim ve kasığına tekme geçirdim. O yere acıyla düşerken, arkamdan başka adım sesi gelmesiyle hemen kenara çekilip kolunu sırtına kilitledim. Ve elinin üzerine tekme attım.

O sıra başıma bir sopayla vurulmasıyla başımı tutup yere düştüm. Vurana baktığım zaman Tuna'yı görmem bir oldu. Sırıtarak yüzüme bakıyordu.

"Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli değil mi Barkan?"

Tekrardan vuracağı zaman kenara yuvarlandım ve yerden kalktım. Sopayla rastgele vurmaya çalışırken birden sopayı alıp beklemediği bir şekilde vurdum. O yere düşerken daha demin yerdeki kasıklarını tutun kalktı. Cebinden bıçak çıkardığı zaman bana sallamaya başladı. Birden eline gelen tekmeyle bıçak başka bir tarafa gitti, oise elini tuttu. Baktığım zaman Can'ı görmem bir oldu.

Dudağı, kaşı patlamıştı. Gözaltı, yanağı morarmıştı.

Can'a "Seninle sonra hesaplaşıcağız." Deyip Tuna'ya doğru ilerledim. Can ise öbürlerini hallediyordu. Elimdeki sopayı uzağa fırlattım. Onu yumruklamak istiyordum.

Gümüşservi /Texting Where stories live. Discover now