XXXIV

67 14 9
                                    

Son birkaç gündür kendimi boşluktaymış gibi hissediyorum. Sanki sadece bedenen vardım, ruhen olarak yoktum. Ne düşüneniliyordum doğru dürüst ne de bir şey yapabiliyordum. Tek yaptığım şey saatlerce karşımdaki duvarı izlemekti.

2 gün önce doktor kontrolüne gittim.  İlaçlarımı artık düzenli içiyordum. İçimdeki ses iyileşeceğimi söylüyordu. Ama birden göğsümde bir sıkışma oldu. Normalde oluyordu ama bu kadar ağır olmuyordu. O zamana azıcık bile bir umudum vardı iyileşeceğime. Ama o umut doktor kontrolüne gittiğim zaman kayboldu.

Çünkü artık durumum ciddileşmişti. İlaçlar bile işe yaramıyordu. Spora gitmem yasaklanmıştı. Çünkü yoruluyordum. Et ürünlerini asla tüketmemem lazımdı. Neredeyse gerekli olmadıkça yürememem lazımdı.

Bu kadar ilerlediği öğrendikten sonra hastaneden çıkıp bir sahil kenarına gittim. Ve bir banka oturdum. Sabah saati olduğu için fazla kalabalık değildi. Cebimden telefonumu çıkartıp komple kapatmıştım. Şu an için kimsenin bana ulaşmasını istemiyordum. Biraz bile olsa kendimle baş başa kalmak istiyordum.

Bu hastalığa yakalandığım zaman pek fazla umursamamıştım. Çünkü o sıralar hayatımda tutunacak bir şeyim yoktu. Ailemle aram bozuk,  arkadaşlarım yok. Beni önemseyen kimse olmadığı için ben de kendime değer vermemiştim.

Çünkü kimse bana, kendime değer vermem gerektiğini öğretmemişti. Kendime bir şey olması önemli değildi. Ne de olsa önemseyen kişiler yoktu.

Ailemle beraber öğrenmiştim. Doğum günümü bile bilmeyen annem ve babam benim yanımdan ayrılmaz olmuşlardı. O zaman görmediğim kadar ilgi görmüştüm. Bir yanım bu durumdan memnundu. Ama diğer yanım alışık değildi ve artık onların ilgisini istemediğimi de farketmiştim.

Hastalık zamanla engele dönüşmüştü benim için. Aslında engel hastalık değildi. Ailemin bir şey yapacağım zaman hastalığımı öne sürüp beni engellemesiydi.

Bu durumdan kurtulamayacağımı kabullenmiştim ta ki üniversitesi sınavına kadar. Eğer farklı bir şehire gidersem arkamdan gelmezlerdi. Çünkü işlerini tehlikeye atamazlardı. O zaman tekrardan işleri benden önemli olurdu. Bu da benim işime yarardı.

Sınava gerçekten gece gündüz çalışmıştım. Sınav için değil evden gitmek için. Ve başarmıştım da İzmir'i tutturmuştum. İlk başta karşı çıkmışlardı ama bir şekilde İzmir'e gelmiştim. Bana ev, araba almışlardı. Bu durum için onlara teşekkür etmedim. Çünkü beni hastalığımı kullanarak tehdit etmişlerdi. Hastaymışım, oralarda yapamazmışım.

Ama ben onları şaşırtarak işe bile girmiştim. Yarı zamanlı çalışıyordum. İşten 3 ay önce çıkmıştım. Çünkü o sıralar kontrollerim fazlaydı ve patron ha bire izin almamdan bıkmıştı. Ben de o kovmadan çıkmıştım.

Ailemin gönderdiği paralarla ihtiyaçlarımı karşılıyordum. Daha sonra üniversitede Can ve Tuna ile  tanışmıştım. Kafeteryada tek başıma otururken ikisi yanıma gelmişti. Onlar daha önceden tanışıyorlardı. O gün baya bir kaynaşmıştık. Can'ı kendime daha yakın hissediyordum.

Bir gün bana gelmişti ve ben ilaçlarımı kaldırmayı unutmuştum. O zaman öğrenmişti. Benim umursamadığımı görünce çok kızmıştı. Ama ben mutlu olmuştum. Çünkü biri beni önemsiyordu. O gün ona sarılıp ağlamıştım. Daha sonra hiç yaşanmamış gibi pes atmıştık.

O günden sonra hayata tutunmaya başlamıştım. İlaçlarımı düzenli alıyordum. Beni önemseyen kişiler vardı. Okul hayatım iyiydi. Ama daha sonra Tuna bize ihanet etmişti. Yapmadığım şeyleri yaptığımı gösteriyordu ve bunu öyle bir şekilde yapıyordu ki en son şüphelenceğim kişi o oluyordu. Ama onun yaptığı ortaya çıkınca Can'la onu bir güzel dövmüştük. Ve o günden sonra bir daha görüşmedik ta ki 2 hafta önceye kadar.

Birden hayatıma Senar girdi. Onu ilk Can'ın evinde görmüştüm. Başta Can'ın sevgilisi sanmıştım. Ama öyle olmadığını öğrenince nedensizce rahatlamıştım. Ben ona bakınca gözlerini kaçırması, sıkıldığı zaman saçlarıyla oynaması, şaşırdığında da göz bebeklerinin büyümesi ve daha birçok şeyini ezberlemiştim. Gecelerce aklımdan çıkmaz olmuştu. Tek düşündüğüm o olmuştu.

Daha sonra onunla saatlerce vakit geçirmek istemeye başlamıştım, her saniye kahveye karışık ela gözlerini görmek istemiştim, önüne gelen saçlarını kulağının arkasına koymasını izlemek istemiştim. Ama izleyebilir miyim bilmiyorum.

Gözlerimden akan yaşı silmedim. Çünkü rahatlamak istiyordum. Oturduğum yerde ağlamaya başlamıştım. Kendim için ağlıyordum. Kendimi artık önemsediğim için ağlıyordum. Bir şey olucağı için ağlıyordum. Ve en çok Senar'ı bir daha görememe korkusuyla ağlıyordum.

Ne kadar ağladım bilmiyorum ama güneşin tepede olduğunu görünce saatin baya bir geçtiğini gördüm. Akan yaşları sildim. Eminim ki gözlerim şişmiş ve kızarmıştı. Ama şu an önemseyeceğim bir durum değildi.

Telefonumun açma düğmesine basılı tutup açılmasını bekledim. O sırada uçan martılara bakıyordum. Yanımdaki banklarda doluşmuştu. Telefonum açıldığı zaman interneti açtım. Can 2 defa aramıştı. Aramasına sonra dönerdim. Gelen mesajla kimden geldiğine baktığım zaman Senar'dan gelmişti.

Senar: Buluşalım mı?



🕸️

Bölüm nasıldı?

Galiba ağlıyorum.

Instagram hesabım: passsionatekisss

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn.^^

Gümüşservi /Texting Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora